Yüzük translate Portuguese
3,256 parallel translation
Hayır, parmağında altın yüzük gibi bir şey.
Não, uma argola de ouro no dedo.
Biliyor musun, Lori bir gün bunun içinde bir yüzük olacak.
Sabes, Lori, um dia haverá um anel aí dentro.
Güzel yüzük
Isto faz um belo som.
- Beyaz altın yüzük
Sempre quis um anel de ouro branco.
Çok güzel bir yüzük.
Aqui está um lindo anel.
Bayan Stern, kasım ayında saat satın almış. Bayan Morris, ocak ayında yüzük için ödeme yapmış.
A Sra. Stern comprou um relógio em Novembro, a Sra. Morris comprou um anel em Janeiro.
Bilmiyorum. Yüzük falan takas etmemiz gerekiyor mu?
Não sei, temos de trocar anéis ou coisa parecida?
Bu saat, yüzük, üstündeki kumaş ve elbiselerin de öyle.
E sim, este relógio e este anel e a sua roupa as suas roupas.
Bunu biliyordum ama hâlâ yüzük takıyorsun.
Na realidade, eu sabia isso mas está a usar um anel.
Tabii iyi yönde olursa daha iyi bir yüzük alırsın.
Claro que, se for melhor, vais ter um anel melhor.
Kötü olursa bu yüzük birkaç akşam bizim yemeğimiz olur.
E, se for pior, esse anel vai ser o jantar para algumas noites.
Yüzük!
O anel.
Bende yüzük yok.
Não tenho anel.
Evet, yüzük pek fazla yer kaplamıyor.
É, o anel não ocupa muito espaço.
Bize katıl... Yüzük acını biliyor...
Entrega-te, o anel conhece a tua dor.
Yüzük bakmaya gittim, anlarsın ya. Ve kalbim yerinden çıkacak sandım. Ama yine de yaptım.
Eu procurei um anel e pensei que o meu coração ia pular do meu peito, mas consegui.
Sana az daha yüzük alacak olduğuna inanamıyorum!
Acho que ele vai mudar, Tammy.
- Ona yüzük alacağım.
Vou dar-lhe um anel.
Yüzük süpermiş.
Belo anel.
Yani yüzük seni hayata döndürdü ama seni iyileştirmedi.
Portanto o anel ressuscitou-te mas não te curou.
O vardı bir de bu yüzük beni doğaüstü varlıların elinden olan ölümlerden koruyor.
Isso e este anel, que me protege de morrer às mãos de seres sobrenaturais.
Yüzük insanı yaşlanmaya karşı korumuyor.
Não a protege da idade.
Ölümü aldatmanı sağlayan bir yüzük takıyorsun Ric.
Usas um anel que te permite enganar a morte, Ric.
Hiç kendinden geçtin mi, hatırlayamadığın anlar oldu mu? Ölümü aldatmanı sağlayan bir yüzük takıyorsun Ric.
Usas um anel que te permite enganar a morte, Ric.
Bu yüzük meselesini başlatan şey zaten bir vampiri alt edebileceğimi düşünecek kadar kızgın olmamdı.
O que fez começar tudo isto do anel foi eu ter raiva bastante para pensar que podia dar conta de um vampiro.
" Diğer yüzük sende, seni güçlü kılacak yüzük.
" Tens o outro anel, deixa que o anel te fortaleça.
Ölümü aldatmanı sağlayan bir yüzük takıyorsun Ric.
Usas um anel que te deixa aldrabar a morte.
- İnsanları öldürmemin nedeni o yüzük.
Foi por cauda desse anel que matei pessoas.
Ölümü aldatmanı sağlayan bir yüzük takıyorsun Ric.
Se eu andasse a matar pessoas, saberia! Usas um anel que te permite enganar a morte, Ric.
Mağrur bir dilenci, saat 6 yönündeydi. Onu hesaba katıyorum. Adamın pençelerinde başı sıkışmış gibi elinde bir şey parladı belki de parmağında bir yüzük veya başka bir şey olabilir mi?
Era um tipo alto, para aí com 1,80 m e vi um brilho na mão dele quando ajeitou o chapéu.
- Çünkü bugün yüzük almayı düşünüyordum ama Sully'yle değil.
- Sim. - Ia comprar o anel hoje.
Babası, kızını donanma iskelesinde burnuna yüzük takmış bir serseriyle birlikte gezerken yakalıyor.
O pai apanhou-a no cais da marinha na companhia de um vagabundo com uma argola no nariz.
Yakında yüzük seçmeye gitmemiz gerekecek.
Terei de o levar à procura de um anel em breve.
Elinde parlayan yüzük değil
Não é anel que brilha na mão
Ne yaptığımı fark ettiğimde ve evlilik teklifi için yüzük aldığımda geç kalmıştım.
Quando finalmente me apercebi do que tinha feito e tinha o anel para a pedir em casamento... Era demasiado tarde.
Yüzük bakıyorum.
Estive a procura de anéis.
Yüzük takacaksın, değil mi?
Vais levar um anel, não vais?
- Ayrıca yüzük de kayıp. - Ne?
- Não, também falta um anel.
Evet, bir tane üzerinde "Wild" yazan, iki parmak boğumuna takılan, pirinç bir yüzük.
- Como? Sim, há um anel de dois dedos em metal, com a palavra "selvagem" gravada na parte de cima.
Bana bir iyilik yap. 10 sentlik imitasyon bir yüzük.
Por favor. Era uma imitação de 10 cêntimos.
Bana bir yüzük borçlusun.
- Não, deves-me um anel.
Üzerinde "Wild" yazan, iki parmak boğumuna takılan, pirinç bir yüzük.
Anel de dois dedos em metal com a palavra "selvagem" gravada na parte de cima.
Kayıp yüzük bulundu mu?
O anel apareceu?
Bahsettiğiniz şu yüzük...
Esse anel que desapareceu...
Bu yüzük aracılığıyla, bir şizofreni hastasıyla bağ kurdunuz.
Graças a esse anel desaparecido, interagiu com um esquizofrénico.
Diyorum ki, şu an için kayıp bir yüzük izin belgesi, telefon faturası.
Estou a dizer que, neste momento, trata-se de um anel desaparecido, de uma autorização e de uma conta telefónica.
Evde bir yüzük gördün mü?
Viste um anel cá por casa?
Yüzük bakmaya mı gittin?
Procuraste um anel?
Yüzük.
O anel...
Parmağındaki şey yüzük müydü?
Parece o tipo do fedora, 1968. Isso é... um anel no dedo dele?
Hayır yüzük yanımda.
Tenho aqui o anel.