English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yılmaz

Yılmaz translate Portuguese

646 parallel translation
Gelin olmadan nikah kıyılmaz.
Não pode haver casamento sem a noiva.
Magellan Bevis... 16. yüzyılın yılmaz gezginlerinden.
Magellan Bevis,... um intérpido explorador do século de XVI.
Dikkat çekici yiğitlikleri, yılmaz cesaretleri ve sağlamlıklarından ötürü birer takdirname almaları için, bu gün itibariyle Savaş Bakanlığı'na bir tavsiye yazısı gönderilmiştir
Pela sua notável bravura, destemida coragem e firmeza... nesta data são recomendados ao Secretário da Guerra... para receberem o certificado de mérito.
- Pek yaşlı sayılmaz. Sadece birkaç yıldır kasabada.
Ele não é dos antigos, só anda pela vila há um par de anos.
Bir ayı ömür boyu yalnızdır boyun eğmez, yılmaz, ama daima yalnızdır.
O urso leva uma vida solitária indomável, inconquistável, mas sempre sozinho.
Bir domuz hiç geri çekilmez veya yılmaz.
Um javali nunca se retira nem desiste.
Ama kırk yıl geçince boynuzlanmış sayılmaz.
Não se é cornudo depois de 40 anos
Nerdeyse yırtılmaz postuylayken 2 ton kadar gelen mors, saldırınca, dişleri ışıldar ve "Kuzey Kaplanı" olarak da anılan....... "uk-uk" diye mücadele çığlığı atar.
Pesando quase duas toneladas, protegida por uma pele quase impenetrável, a morsa, ao atacar, faz brilhar suas longas presas e entoa seu canto de guerra "uk-uk". É chamada "o tigre do norte".
Belki inanılmaz ama bununla yüzleşmeliyiz, bununla başa çıkmalıyız.
Inacreditável, talvez, mas temos de enfrentá-lo. Temos que lidar com isso.
İnanılmaz iftiralarla dolu yığınla mektup dışında!
É verdade. Alertam os Homicídios cada vez que passa um limpa-chaminés.
Bu inanılmaz, ülkedeki en gerçekçi kişiyle 11 yıl geçirmek senin iyi insanlar hakkındaki yanlış inancını değiştirmemiş.
É surpreendente como 11 anos de casamento com o melhor advogado do país não tenham mudado as tuas ilusões sobre as pessoas simpáticas.
Ve en inanılmazı da bu 40 50 metrelik bir ağaça dönüşecek. Ve 400 500 yıl yaşayacak
O mais incrível é que se tornará uma árvore de 40 ou 50 metros e viverá 400 ou 500 anos.
Garantili, giyilmez, yırtılmaz, sökülmez.
Garantido, não gasta nem arrebenta.
Fakat ne mutlu, bu yeryüzünün kibirli efendilerine sarsılmaz bir iradeyle karşı koyanlara, devlet adamlarının, hakimlerin giysilerinin altından yırtarcasına çıkan günahları ezerek yok edenlere ne mutlu.
Mas ditoso é aquele, que contra orgulhosos deuses e comandantes desta terra, se mantém firme e inexorável. Que destrói todo o pecado. Nem que o tenha de ir buscar por debaixo das togas de senadores e juizes.
Anlaşılmaz olarak sağduyumu kaybettim. Kendimi toplamalıyım..
Uma vez que é inconcebível que eu tenha perdido a razão, vou esperar até acordar.
Top atsan yıkılmaz.
Não rebenta nem com um canhão.
Kalplerinizde yaşayacak hatıram dışında,... bırakacak tek bir mirasım var, İsrail'in bütünlügü,... 12 kabile şimdi birarada, ayrılırlarsa hepsi bağımsızlık isteyecek,... ama şimdi siz kabilelerin büyükleri önümde yıkılmaz,... bir bütünlük içinde duruyorsunuz.
Excepto a lembrança que viverá nos vossos corações, deixo apenas um legado em meu nome : A unidade de Israel, e o símbolo das 12 tribos. Separadas, lutariam pelo domínio.
Yıkılmaz biri.
Indestrutível.
Tren Marianna Terranova'yı kaçınılmaz hedefıne götürürken... kader onu kaçınılmaza doğru sürükledi.
Por isso, embora o trem levasse a Mariannina Terranova a seu trágico destino embora o trem a levasse irremediavelmente tão irremediável como o destino que a guiava, ela, pequena e pobre criatura do sul enrolada em um antigo chale escuro
Bu günlüğü tutmak belki delilik ama bana inanılmaz bir heyecan veriyor... ve bu mikroskobik yazıyı ancak seven bir eş çözebilir.
Sei que é loucura continuar com este diário, mas sinto uma estranha excitação ao fazê-lo. "Só uma esposa amorosa decifraria a minha escrita microscópica."
- 1980 yılına kadar yapılmaz ve kesin de değil.
- Mas não antes de 1980, nem é definitivo.
Bir yıl geçti ve daha az gezginin bu topraklara uğramasına tüm olumsuzluklara rağmen bu gece size harika, inanılmaz bir sürprizim var.
Um ano passou e apesar de os viajantes surgirem com menos frequência Apesar disso, tenho esta noite uma grande e maravilhosa surpresa!
Benim yıkılmaz kalem!
Meu penedo!
İnanılmaz gelecek ama, beni annelerini onca yıl ihmal etmekle suçluyorlardı.
Embora pareça incrível creio que me culpavam... por abandonar a sua mãe todos estes anos.
Rotasını düzeltemediğimiz için ve Dr McCoy'un hastalığı, Yıldız Filosu Komutasıyla iletişim kurmamızı kaçınılmaz kıldı.
O nosso fracasso em corrigir a sua rota e a doença do Dr. McCoy tornou o contacto com o Comando da Frota imperativo.
Hazırlanması beş yıl süren raporun, ülkenin endüstriyel geleceğini etkilemesi kaçınılmaz.
Demorou cinco anos a preparar e deverá ter impacto no futuro das relações industriais neste país.
O kapı açılır açılmaz içeri yığılır ve gideriz.
Assim que abrir o portão, vamos juntar-nos e partir.
Ve, bu dumanın içinde, bu günden sonra, insanlarım insanoğlunun mahvoluşunun kaçınılmaz günü için çömelecekler, komplo kuracaklar, entrika çevirecekler ve planlayacaklardır, sonunda insanoğlu kendi yıkıcılığından dolayı kendi türüne karşı silahlarını indirdiği gün, gökyüzünde yazılı olan
E, nesse fumo, a partir de hoje, o meu povo irá se agachar e conspirar e armar planos para o inevitável dia da queda do homem. O dia em que, finalmente, para sua auto-destruição, apontará as suas armas aos seus semelhantes. O dia em que se escreverá no céu, quando as suas cidades estiverem enterradas sob um escombro radioactivo.
Menfur Dr Phibes hakkındaki inanılmaz efsaneler, bir kaç yıl önce başladı.
As lendas extraordinárias Abominável Dr. Phibes de... começou há alguns anos atrás.
Bu inanılmaz! Omlar tarafından bu kadar kolaylıkla öldürülecek kadar zayıf mıyız?
Os Traggs estão tão fracos que... até os Oms podem matar-nos tão facilmente?
"Bu nedenle, dayanılmaz olan şeye katlanmalıyız."
Por isso, temos de suportar o insuportável. "
Aslında ben, geri zekalılığım yüzünden hastaneye kaldırılmalıyım, çünkü cinayet saati hakkında aldatıldığımı keşfetmek inanılmaz fazla vaktimi almıştı.
Sou eu quem deveria estar na cama, sou eu quem necessita de cura por ser lento em notar os enganos sobre a hora do assassinato.
İnanılmaz şanslıyız.
Uma sorte inacreditável.
Bu, inanılmaz bir şey geçimini yalnızca babasının dolgun harçlığından sağlayan genç bir kızın 4 yıldan sonra hala, nefretten ıstırap duyması bu, işte benim yapacağım şey.
Esta coisa incrível de uma rapariga cujo pão depende da caridade do pai, que ainda sente ódio após 4 anos, isto é algo que farei.
Dayanılmaz ısı dalgaları aniden Alfa'yı vurmaya başladı.
Alfa foi atingida por insuportáveis ondas de calor.
10 ay önceki inanılmaz başarıyı tekrarlayabilir mi?
Mas será que vai poder repetir a actuação incrível de há 10 meses?
İnanılmaz derecede çok sayıda yıldız mevcut.
Há um enorme número de estrelas.
100 yıl içinde olması neredeyse olanaksız olan bir olayın 100 milyon yıl içinde gerçekleşmesi kaçınılmaz olabilir.
Um acontecimento que seria impensável dentro de cem anos, pode ser inevitável dentro de cem milhões.
Işık hızı oldukça fazla ama uzay boşluğu inanılmaz büyük ve yıldızlar birbirine çok uzak.
A luz desloca-se muito rapidamente, mas o espaço está muito vazio, e as estrelas estão muito afastadas.
İşte burada kaçınılmaz olan,... yıldızların yaşamına etki eden kütle çökmesidir.
Inicia-se aqui o inexorável colapso gravitacional, que domina a vida das estrelas.
Aşılmaz ideoloji farklılıklarını koruyan kuvvetli duvarların yıkılmış olması...
Poderosos muros que mantinham insuperáveis diferenças ideológicas, acabaram por desabar.
Şu gişe hasılatını alıp... sabah açılır açılmaz Vergi Dairesine yetiştirmenin bir yolunu bulmalıyız.
Depois temos de arranjar maneira de juntar o dinheiro das entradas... chegar ao gabinete do Assessor mal eles abrirem de manhã.
- İşte bizim inanılmaz kas yığınımız da buradaymış.
- Aqui está a beleza em pessoa.
Hatırlayın, Beaumont önce doğru beyin yıkamaya gitmek zorunda kalmıştı, Malagasy'de iki yıl acımasız işkenceler, ve sonunda onun inanılmaz kaçışının zorlukları.
O Beaumont deve ter levado uma lavagem ao cérebro, depois foram dois anos preso no Malagawy, e o esforço duma fuga extravagante...
Adrian yıkılmaz.
E ela não vem cá.
Ben onları 40 yıldır idare ediyorum- - içeriside inanılmaz.
Eu tenho viajado neles como disse, a 40 anos... o interior é realmente incocebível.
Sizi uyarmalıyım doktor. Birazdan göreceğiniz şey size çok inanılmaz dehşet verici...
Devo avisá-lo, doutor... o que está prestes a ver... pode parecer-lhe o mais incrível, espantoso...
Öncelikli işlerin bir listesini yapmalıyım. Tabii ki olasılıkları da göz önüne almalı kaçınılmaz bazı tersliklerin çıkabileceğini ve beklenmeyen sorunlarla karşılaşabileceğimi de hesaba katmalıyım.
Fazer uma lista de prioridades, lembrar-me, claro, de ter em conta as variáveis, e o fato de, inevitavelmente, surgirem alguns problemas que inevitavelmente, podem surgir alguns problemas completamente inesperados.
İnanılmaz bir güzellik, ne kadar hoş bu müzik,... benim gibi bir zavallıyı bile kurtardı bu lirik.
Graça divina. como um som doce... que salvou... uma desgraçada como eu.
İnanılmaz bir güzellik, ne kadar hoş bu müzik, benim gibi bir zavallıyı bile...
Maravilhosa Graça Como é doce o som Que salvou um infeliz...
İnanılmaz bir güzellik, ne kadar hoş bu müzik, benim gibi bir zavallıyı bile kurtardı bu lirik.
Maravilhosa Graça Como é doce o som Que salvou um infeliz como eu

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]