Zarfın translate Portuguese
685 parallel translation
Ancak bu zaman zarfında katilin tek yapması gereken ortağınızın cüzdanını cebinden çıkarıp parayı almaktı.
Mas durante esse tempo, tudo o que o assassino tinha que fazer era apanhar a bolsa da algibeira do morto e tirar o dinheiro.
Zarfın üzerine bir not iliştirmiş... Eğer bana bir şey olursa... mektubu o vakit postalayın diye.
Escreveu no envelope que se algo lhe acontecesse... a carta deveria ser entregue.
Adresi bir zarfın arkasına yazmıştım.
Anotei para ti nas costas de um envelope.
Tüm bu süreç zarfında, de Winter'in elini tutacaksın çünkü buraların kodamanı o ve sana kendisiyle yemek yeme iznini veren de o.
Vai segurar a mão do Sr. de Winter por tudo isso só porque ele é o figurão das redondezas e permite que jante com ele.
John zarfın içindeki, laboratuarımda - D- olarak işaretli dolabın anahtarı. Hemen oraya gidip A-M-S ve Z olarak işaretli örnekleri evine getir.
John, esta é a chave do armário no meu laboratório marcado com D. Vai lá já e tira os frascos marcados como A, M, S e Z. Leva-os para tua casa.
Zarfın üzerinde yazıyordu, gördüm.
Espera aí... Eu vi-o no envelope.
Düşürdüğün zarfın üzerinde gördüm.
Vi num dos envelopes que deixaste cair.
Adres zarfın üzerinde.
A morada está no envelope. Sim, senhor.
- Mühürlü zarfınız var mı?
- Tem um envelope com selos?
Güney Amerika'nın derinliklerine olan bu gezide o uzun süre zarfında gözden uzaktı.
Nessas viagens ao coração da América Latina, ele sumia por longos períodos de tempo.
X-C yoğunlaştırıcıları bir zarfın içinde mi?
Condensadores X-C num envelope?
Boncukların içinde olduğu zarfın üzerindeki adres ne?
Qual é a morada do envelope que veio com essas pedras?
Hemen kabinine git, 10,000 dolar al, bir zarfın içine koy.
Agora vá ao seu guichê, arranje os 10.000 dólares,
Dünya'da 20. yüzyıla gönderilecek ve biz istediğimiz sürece orada kalacaksın,... bu süre zarfında da Tardis'in sırrı elinden alınacak.
Sou humano! Nada é mais importante do que a vida humana. As máquinas não podem governar os homens!
Bu zarfın içinde 800 dolar var.
Estão aqui 800 dólares.
Mektup ve zarfın üzerinde sadece benimkiler var.
- Só minhas. Tanto na carta como no envelope.
Zarfını çıkar ve saçları topla. Vaktin varken ucu kör aletlerini topla.
Tire o seu envelope com cabelo, use os instrumentos todos enquanto pode.
İngilizler Kuzey Malaya'nın en kötü ihtimalle üç ay daha dayanabileceğini düşünüyordu. Bu süre zarfında da bölgeye önemli bir takviye yapılabilirdi.
Os estrategistas britânicos acharam que no pior dos casos, a Malásia aguentava três meses, tempo de sobra para permitir o envio de reforços para Singapura.
Ödülü getirtmemiz birkaç haftayı bulur ama bu zaman zarfında borca ihtiyacın olursa...
Vão passar umas semanas antes de termos a recompensa mas entretanto, se precisares de um empréstimo...
Adam odasında kendi resmi yazı malzemesiyle birikte oturuyorsa, ve notu kendi resmi zarfının içine koyup mühürlüyorsa, notun kendisini nasıl olup da bir bloknottan koparttığı küçük bir parça beyaz kağıt üzerine yazmış olabiliyor?
Se o homem estava no quarto dele, onde tinha o material oficial, e colocou o bilhete dentro do envelope oficial, porque é que escreveu o bilhete numa simples folha de um bloco?
Şimdi ben bunları bir zarfın içine koyacağım.
Vamos enfiar isto num envelope e podes levá-los para casa.
Bu süre zarfında, şubat 1942'de Sir Arthur Harris, bombardıman komutanlığını devraldı.
Durante as tréguas, em Fevereiro de 1942, Sir Arthur Harris tornou-se comandante-chefe do comando dos bombardeiros.
Adres zarfın üzerinde.
A morada está no envelope.
Bu süre zarfında size, yapmanızı hiç ummadığımız... bir kararın olası sonuçlarını gösterdik.
Num período de tempo mostramos para vocês as consequências possíveis de uma decisão que espero que nunca tomem.
- Zarfın gizli emirler içerdiğini demek istiyorum
Insinuo que aquele envelope contém ordens secretas.
"Zarfın içinde bu hafta yolladığım para var".
"incluo o cheque da semana. Com amor, Navin."
Yetkiniz, kimliğiniz ve tüm açıklamalar bu zarfın içinde.
A sua autorização, credenciais e instruções estão aqui dentro.
Bu zaman zarfında, işini yarın halletmeni istiyorum, çabucak.
Entretanto, quero que faças o teu trabalho amanhã, e depressa.
Zarfın sizde olduğuna ikna olmuş.
Estava convicto de que o tinham.
Oda zarfın içerisindeydi.
É isso que consta do comunicado.
Manyetik zarfın sinüs dalgasını anti-nötronları geçirecek şekilde ayarlayın.
Ajuste a onda senóide deste envelope magnético de forma que antineutrons possam atravessar.
Eminim ki, zarfın üzerine "Londra'nın En Büyük Artisti" diye yazarsanız, mutlaka eline geçecektir.
Estou certo, se endereçar para "O maior exibicionista de Londres", ele recebe-lo-à.
Zarfın içine acılı sosis dedikleri bir şey koyuyorum.
Mando-te uma coisa chamada um cachorro picante.
Zarfın içinde 5000 dolar mı var?
Há $ 5000 dólares aí?
Bize zarfın içinde para olduğunu söyleyecek kadar güvenememiş.
- É verdade. Aqui está um!
Noel tatilinden birkaç gün önce... odanıza bırakılmış bir zarf içinde... — para bulmadınız mı?
Não achou dinheiro no quarto... uns dias antes das férias de Natal...
Bu durumda sadece bir hafta kalacağını düşündüm. Fakat bir sonraki Cuma sabahı, Polly masada bir zarf içinde bir sonraki haftanın kirasını buldu.
Esperava que ele ficasse uma semana, mas na sexta da semana seguinte, a Polly encontrou um envelope com dinheiro para mais uma semana.
Zarfı masanın üzerine bırak.
Coloque o envelope na mesa.
Compton'ın sandığında bu zarfı buldum ve buharla açılmıştı.
Encontrei este envelope na arca do Compton, e foi aberto com vapor.
Ölümünden sonra Compton'ın kamarasında bu zarfı buldum.
Encontrei este envelope na guarita do Compton depois da morte dele.
Raporu ele geçirdi, buharla zarfı açtı ve görebileceğiniz gibi dolandırıcının yılda ne kadar kar ettiğini hesapladı.
Ele interceptou esse relatório, abriu - o com vapor de água e, como poderá ver, calculou quanto o nosso patife lucrava por ano.
Benim için sakladığınız zarfı alabilir miyim, lütfen?
Pode me dar o envelope que está me guardando, por favor?
- Bu zarfı kızınızın düğün kesesi için sunuyorum.
- Para a tua filha. - Obrigado, Luca.
İnsanın kuşların ayartıcı gevezeliklerinden, dokunaklı zarf ve edatlarından,
os advérbios e as preposições aguçados deles.
Serpico, tanımadığın birinden zarf kabul etmek sence biraz aptalca değil mi?
Serpico, não é estupidez, aceitar um envelope dum desconhecido?
- Kaptanın sana bir zarf teslim etmiş?
Seu capitão lhes entregou um envelope?
Enterprise'ın dışında bir oksijen yerçekimi zarfı oluşuyor.
Uma atmosfera de oxigênio está se formando lá fora.
Dinle sadece ona paketi ver. Zarf içindeki parayı al sana bir yüzlük daha veririm bunu yapamaz mısın?
Olhe... é só dar o pacote a ele... esperar por um envelope com o dinheiro... e vai levar outros cem pelo serviço.
Minnettarlığını göstermek için ikinize bu zarfı gönderdi.
Para demonstrar o seu apreço... Aqui está um envelope para ambos..
- Adam zarfı nerede bulacağını biliyor.
- O tipo sabia exactamente aonde ir.
Masasının sağ üst çekmecesine... bir zarf sokuşturuyordu. Aynı çekmecede... çok sayıda benzer mektup olduğu gözüme çarptı.
Escondia um envelope... na gaveta direita da escrivaninha, onde não pude evitar reparar... que havia várias cartas semelhantes.