Zarif translate Portuguese
1,457 parallel translation
Bu Myke kaya gibi ama aslında çok zarif biri.
O Mike é um homem forte como um rochedo, mas eu vi imediatamente que era um homem sensível.
Yine de sıradan olaylar da olsa, zarif ve yüce bir plandı.
Mas em vez disso é uma tapeçaria de eventos... que culminam num esquisito plano divino
Şimdi, çalıştığımız zarif bilek hareketini unutmayın.
Não se esqueçam do bom movimento de pulso que praticámos.
Ama belki baskı altında onun kadar zarif olmayabilirim.
Embora, talvez, ligeiramente menos elegante sob pressão.
Ve o gördüğün zarif hanım, hatırlıyor musun?
E a senhora elegante que tu viste, lembras-te?
Doğrusu, yoga beni güçlü ve enerjik kılıyor ve de çoğunlukla zarif.
Descobri que me mantêm muito forte, energética, e geralmente graciosa.
- Çok güzel, etkileyici. Çok zarif.
- Lindos, de muito bom gosto!
Bu değişir. Zarif bir yer biliyorum.
Sei duma trattoria incrível...
Bu zarif bir şekilde ilgilenmen gereken bir mesele.
Este é o tipo de assunto que tem de ser tratado com delicadeza.
Birisi arkasına geIdiğinde, sert ama zarif tekmeIiyor.
Quando é apanhada de surpresa... ela ataca com força, porém, com graça.
Aynen senin olduğun gibi zarif bir şekilde yaşlanmasını umut ederim.
Eu posso apenas esperar que ela envelheça tão graciosamente como você.
Tutkulu ve zarif...
Tão apaixonada e graciosa
Hepimiz Warren'ın daha genç birine gittiğini sanırken o sadece farklı birine gitmiş. Zarif biri. - Evet, çok zarif.
Parece-me agradável.
Ne kadar zarif.
Que encanto.
Ne kadar zarif bir çözüm.
Que solução elegante.
Zarif olan hasta,
Os fracos foram atingidos.
Bu zarif gemi özenime muhtaç ve ben güçsüzüm.
Esta nobre nave foi entregue ao meus cuidados e estou sem poder.
Basit ama zarif bir şey.
Algo simples mas elegante.
Zarif, ince boynundan.
Esse pescoço elegante, parecido aos dos cisnes.
Zarif bir estetik anIayışım var diye... ... özeI hayatımIa iIgiIi tahminIerde mi buIunuyorsun?
Lá por eu ter um gosto refinado, acha que pode tirar conclusões sobre a minha vida pessoal?
Çok zarif ve klasiklerdir, küçük balerinler gibi.
Tão elegantes e clássicas, como bailarinas pequeninas.
Parlak. Zarif. Çekici.
Lustroso, sofisticado, sedutor.
Gideceği kız zarif, özel, güzel gülmeyi seven, sigara içmeyen biri olmalı.
O encontro dele tem de ter estilo, ser especial, bonito. Uma não-fumadora que adora rir.
- Zarif, özel, güzel birini buldun mu?
Tens alguém especial, com estilo e bonita?
Babunlar bile, senden daha zarif kur yapıyor.
Um babuíno tem um ritual de acasalamento mais subtil que tu.
Ya, babunlar daha zarif olabilir.
Sim, os babuínos podem dar-se ao luxo de serem subtis.
Bu bir erkek yaprakli deniz ejderi deniz atinin zarif akrabasi.
Este é um macho do Dragão-Marinho folhoso, um parente do Cavalo-Marinho decorado de forma admirável.
Benimle at arabasında parka geleceksin tiyatroda bana katılacaksın zarif kıyafetler giyeceksin.
Passearás comigo no parque, acompanhar-me-ás nos teatros, vestirás roupas finas...
Mükemmel olmasa da bir mektubu çok zarif hazırlanmış salatalıklı sandviçe tercih etmez misiniz?
Não prefere uma carta, por mais imperfeita que seja... a um prato de sanduíches de pepino... com cortes esquisitos?
Zarif, ince hareketlerle, kalçalarınızı sallayın.
Movimentos suaves. Movimenta as ancas.
Buraya gelip buradaki akıllı ve zarif insanlarla tanışarak yapıcaktın bunu.
Pensas que ao vires para aqui, vais conhecer pessoas que são... mais espertas e educadas... e melhores.
"Şairin zarif kafiyelerini dinler"
"e força para a canção de algum poeta vindouro..."
En azından dengeli ve zarif dans etmeyi öğrenmelisiniz.
O mínimo que se exige é que dance com graciosidade.
# Zarif oldum ince oldum ama iyi boyanmış bir yüzle #
Tenho graça e elegância
- Zarif adam.
- Bonitão.
Sivri dilin için çok zarif, bahse girerim.
Aposto que bastante refinado. Por causa do teu paladar.
Zarif.
Elegante.
Zarif hediyeler ve sonra 50 bin dolarlık araba, hangi iş böyle imkanlar sunar?
Primeiro os presentes caros, depois o carro milionário, que emprego é que vem com essas vantagens?
Ama yine de seni zarif buluyorum.
Mas ainda te acho gira.
Sen çok zarif bir kadınsın Inara.
És uma mulher muito graciosa, Inara.
Sen çok zarif bir kadınsın Inara.
És uma mulher muito elegante, Inara.
Bu zarif tabut döşemeliği için niye bana teşekkür etmediniz bakalım?
Porque é que ainda não me agradeceram aquele mostruário?
Zarif bir modeldir.
É muito elegante.
Bu Cleveland. Daha ucuz bir modeldir. Ama gördüğünüz gibi o kadar zarif değil.
É uma escolha mais em conta, mas é menos gracioso.
Her bir yanda birer tane, zarif bir kupa gibi.
Uma de cada lado, Como uma frágil chávena,
Öyle yuvarlak ve hoş, zarif sırtıyla.
Redondas e bonitas, com um leve sulco,
O Howard, inanılmaz zarif.
O Howard, ele é tão gracioso.
... gibi hissettik, anIadınız mı? Zarif bir son değiIdi.
Não foi um final elegante.
Çok zarif bir uyarı atışı değil.
É um tiro de aviso pouco subtil.
Bu kadar zarif değildim.
Era mais nova, não tão civilizada.
Ah... Biliyorsun, bir çiçek kadar zarif olacaksın. Ah...
Ah...