Zaten translate Portuguese
73,701 parallel translation
Evlerine dönebileceklerini kadına söyledik zaten.
Nós já lhe dissemos, que eles podem voltar para casa.
Gidebilirsin demiştin zaten.
Tu já disseste que eu podia ir.
Bu yüzden döndüm zaten.
Por isso é que voltei.
- Gidiyorduk zaten.
Estávamos de saída.
Zaten daha iyi hissediyorum.
Já sinto-me melhor.
Isırmalı zaten.
Sim, devias.
Hakkında çok şey duydum. Birbirimizi zaten tanıyormuşuz gibi hissettim.
Eu ouvi tanto sobre ti que sinto como se já nos conhecêssemos.
Ne istediğimi biliyorsun. Sana Broussard'ı veremeyeceğimi zaten söyledim.
Já te disse que não te posso dar o Broussard.
Zaten arkadaşsın
Já são amigos.
- Oldun zaten.
Tu és minha amiga.
İyi biri olmasan seninle olmazdı zaten.
Deves ser um tipo às direitas ou ela não estaria contigo.
- Hani çalışıyordu? - Çalışıyor zaten.
- Disseste que funcionava.
Zaten büyük ihtimalle beni bitirecekler. Benimle birlikte batmanı istemiyorum.
Devo afogar-me na mesma, não te quero comigo.
Zaten başından beri onu konuşuyoruz ama bunu bitirmen için daha çok yolun var.
É disso que estamos a falar e estás bem longe desse caminho.
Midem kazınıyordu zaten.
Deus, sim! Ouviste o meu estômago, obrigado.
Bana sizin probleminiz maddiyatla ilgiliymiş gibi geldi. - Hep öyle olur zaten. - Katılmıyorum.
- O problema é dinheiro e sempre foi.
Bu yeni zaten.
Isto aqui é novo.
Zaten birbirleriyle bunu yapan insanları seçtim.
Escolhi aqueles que já se pegam.
Ailemin gözünde zaten ölüyüm.
Já estou morta para a minha família.
Zaten geciktik.
Já estamos atrasados.
Gözetleme Birimi zaten fazladan çalışıyor.
O grupo de vigilância está a fazer horas extraordinárias.
Bu ortaklığın beraber neler yapabileceğini gördük zaten.
Já vi que do é capaz esta parceria em conjunto.
Burada yetişen zaten deli oluyor.
Aqui as pessoas são completamente loucas.
Bence zaten hepimiz yorgunuz.
Acho que estamos todos cansados.
Lanet karate salonunu zaten denedim. Pekâlâ, benim.
Já experimentei o maldito estúdio de karaté.
Popon zaten yastığındır dahi.
Não são precisas almofadas debaixo do rabo. O teu rabo é uma almofada, génio.
İstemiyoruz. Ben de şaka yapıyordum zaten.
Ainda bem que estava a brincar.
Gece olunca Saat kaç biliyorum zaten
Quando chega a noite Já sei que horas são
Bunları zaten yaptık ve yaptıklarımız bizi başladığımız noktaya getirdi.
Já o fizemos e vejam onde isso nos levou... Ao sítio onde começámos.
- Kaynaklarımıza zaten zarar verildi.
Os nossos recursos já estão um bocado puxados.
Bir rehberimiz var zaten.
Obrigado. Já temos um guia.
Zaten cesedi ölü kaldırıcı tarafından alınmıştır.
Eu creio que o corpo já foi levantado pela funerária.
Size zaten söylemiştim, o ben değilim.
Eu já lhe disse não é meu.
Onlar zaten hastaydılar.
Eles já estavam doentes.
Zaten çok küçüklerdi.
Até eram pequenos.
Hem zaten annem ve babam hayatlarımızın normale dönmesini istiyor sanırım böyle de olacak.
Os meus pais querem que a vida volte ao normal. Portanto é assim que estou.
Zaten artık oraya gitmemeliyiz.
Mas não devíamos lá voltar.
Haçlılar bunları kumaşa mı yapmış, ya da bulduklarında zaten ordalar mıydı?
Os Cruzados desenharam isto no tecido ou encontraram-no assim?
Dışarda bir tane Renard zaten fazla.
- Nick, a sério? Um Renard já é o suficiente.
Yolumdan çekil. Oraya gitmek istemezsin... çünkü zaten ordasın.
Não vai querer entrar lá, porque já está lá dentro.
Bebekler zaten doğmuşsa bunu nasıl yapıyor?
Como é que ele faz isso se o bebé já nasceu?
Zaten artık o kadar uyumuyorum.
Também não dormi muito.
Zaten parçasısın.
Tu já fazes parte.
Raporu aldık zaten. Ralph'in kanı değil.
Já temos o resultado, não é o sangue do Ralph.
Zaten bunları yaşadık.
- Já vimos isso.
Zaten daha uyuyamamıştım.
Não estava a dormir, de qualquer maneira.
Ya burada olduğumuzu zaten biliyorsa?
E se ele já souber que estamos aqui?
Diğer Yeri zaten biliyordu, Ve bu şekilde gelen bir şeylerin kötü olduğunu bilir.
Ela já sabia do Outro Lugar e sabe que alguma coisa má está a chegar.
Zaten iki kişiyi öldürdü.
Já matou duas pessoas.
Her zaman kusar ve oradan buradan düşerdi zaten.
Ele estava sempre a vomitar e a cair.
Barda seni gördüm demiştim zaten.
Achei que eras tu no bar.