English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Z ] / Zincir

Zincir translate Portuguese

804 parallel translation
"Bu altın zincir onun olduğunda, şeytanın gücünü hissetmeye başlayacak!"
"Assim que ela tiver essa corrende dourada dentro de casa, ela começará a sentir o poder do diabo!"
- Hiçbir zincir taşımaz onu.
- Nenhuma corrente o prenderá.
- Zincir mi?
- Por quê?
# Ne bir bağ, ne bağlantılar. # Ne gönlümde bir zincir.
Sou livre E assim quero continuar
Üstünüzde binlerce büzgülü ince bir elbise geniş bir hasır şapka, nakışlı şal, bir bilezik, ağır altın bir zincir ve elbette belinizde kamelyalar vardı.
Usava um vestido fino com quilómetros de folhos, um chapéu de palha, um xaile bordado, uma pulseira, uma corrente de ouro e, claro, as camélias à cintura.
Siz Batılılar doğumgününüzü her kutladığınızda... zihninize bir zincir daha vurmuş oluyorsunuz.
Sempre que vocês, os ocidentais, celebram um aniversário, constroem outra vedação à volta das vossas mentes.
- İnsanlar girmesin diye, zincir.
- uma corrente para pôr as pessoas fora.
Zincir babamındı.
O fio pertencia ao Pai.
- Zincir.
- A corrente.
Sadece zincir takanlar özgürlüğün tadını bilirler.
Só quem foi acorrentado sabe a alegria da liberdade.
Onlarla, demir zincir döversiniz düşmanı gösteren mızrak çemberi oluşturursunuz.
Que formem a tua volta um anel de ferro.
Kilise odasından o kirli boynuna takmak için... bir pirinç zincir çalmış!
Roubou um cordão de ouro da igreja... Para pôr à volta do seu pescoço imundo!
Saat ve zincir en az 200 pezo eder.
O relógio e a corrente valem pelo menos 200 pesos.
Bir daha hiçbir zincir seni tutamaz.
Nenhuma corrente o pode amarrar novamente.
Elektriği alması için yere değen bir zincir koymak lazım.
Precisas de uma corrente no chão, para descarregar electricidade.
- Zincir sesleri mi duyuyorum?
- Oiço o barulho das correntes?
Delillerden oluşan zincir, halka halka örüldü.
Passo a passo, vai-se forjando uma sólida corrente de provas.
Bir çürük ip, bir gevşek zincir, veya korkunun izleri, bir öfke ilkel savaş gücü ile acımasızca imha edilen
por uma corda meia roída, uma ligação mal feita, ou até um vestígio de medo. Uma força primitiva e esmagadora, que avança implacávelmente contra todas as probabilidades, isto é o circo.
Ben ona zincir vurdum.
Puz-lhe correntes nela.
Bu zincir yarım santim kalınlığında...
A corrente tem meio centímetro de espessura,
İşte her halkası yarım santimlik zincir. Saf çelikten. Demirden bile daha dayanıklı.
Aqui está uma corrente, na qual cada elo é mais espesso do que 0.5 cm, puro ferro, mais forte do que aço!
Bayanlar, baylar.. Yarım santim kalınlığında bir çengel ve bir zincir saf çelikten. Demirden bile daha dayanıklı.
Senhoras e senhores, uma corrente e um gancho, 0.5 cm de espessura, ferro puro, mais forte do que o aço, através de uma expansão... dos meus músculos peitorais...
Kenarlarına bir de zincir çekmişsin.
E acabaste as bordas com um ponto em cadeia.
Müttefiklerle bağlantılar, ülke dışına çıkan zincir.
As ligações aos aliados, a cadeia de comando até ao exterior do país.
Dikkat et Buzz! Elinde zincir var!
Cuidado, Buzz, ele tem uma corrente.
Son numaramız "Görünmez Zincir".
O nosso último número é "As Correntes Invisíveis".
Elleriniz birbirine bağlandı bundan başka ayaklarınız da sarıldı ve zincir de duvara tutturuldu.
As suas mãos estão presas uma à outra. E os seus pés também. E a corrente está presa à parede.
Ne kadar zincir vursan, o kadar daha az köleye benziyor.
Quanto mais grilhetas lhe pomos, menos ela se parece com uma escrava.
Sen, seni zalim zincir!
Corrente diabólica!
Programımız bir zincir gibi.
O nosso programa é em cadeia.
Ya da gümüş zincir gevşeyip yok olur ya da altın kase kırılır.
"Antes que se quebre a cadeia de prata, " e se despedace o copo de ouro,
" Zincir ve kilitlerle Tilki'nin avında
" Off to the hunt with chains and locks
Zincir yerinden çıktı!
Foi a minha corrente que saíu.
Zincir sesi.
Um barulho de correntes, de passos e de lamentações!
Tabii eğer kanınız kaçma arzusuyla tutuşur da eve dönmeye karar verirseniz, fazladan birkaç yıl daha yersiniz. Hızınızı biraz azaltmak için de bacaklarınıza zincir takılır.
Claro, no caso de... resolveres cavar, apanhas mais uns anos... e umas correntes para acalmar.
İlk kez kaçtığında bileklerine bir sıra zincir vurulur.
Quem foge uma vez, leva um par de correntes.
İkinci kez kaçtığında iki sıra zincir vurulur.
Quem foge duas vezes, leva dois pares.
Doğru. Ama ayağımda zincir de yok.
Pois sim, mas vês-me com correntes?
Zincir çıkmıştı.
A corrente estava solta.
Uzun bir zincir olursa, egzersiz de yapabilirler.
Uma longa corrente, assim poderiam fazer exercício.
Bu zincir de ne?
Para que é a corrente?
Ve boyunlarına zincir geçirdi. Onları Roma'ya götürüp aslanlara yem yaptı.
Acorrentando-os e arrastando-os a Roma para os dar aos leões.
Zincir mahkumiyetinde yemek nadirdi ve pek besleyici değildi.
A comida é pouca e pouco nutritiva.
Etrafımdan öyle zincir mincir sarkmasını istemiyorum.
Não quero sentir-me preso.
boynunda benim verdiğim zincir yok...
Não usas o colar? A minha prova de amor.
Ne zaman istersen, zincir, nozh ya da britvayla dövüşelim.
Quando quiseres bater-te à corrente ou à navalha é só dizer.
Ayaklarına zincir vurulmayacak.
Não vai ter de usar correntes nas pernas.
Boynunda altın bir zincir taşıdığını biliyorum, iddiasına girerim göğsün kıllıdır ve yazın bir sürü güneş yağı sürüyorsundur.
Sabia que usava um amuleto ao pescoço. E aposto que o seu peito é cabeludo e que usa bronzeador no Verão.
Dün bu hayatın, sebep-sonuç ilişkisiyle bağlanmış bir zincir olduğunu söylediniz.
Você disse ontem que a vida... era uma corrente perfeita da causa e efeito...
Üç tane zincir, her biri 57 inç uzunluğunda.
Três correntes, cada com "cincuenta y siete" polegadas.
- Zincir.
- Ferros.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]