Zorlarsan translate Portuguese
145 parallel translation
Beni hainlik yapmaya zorlarsan Fransız polisine giderim ve bildiğim her şeyi anlatırım.
Se me forçar a ser uma traidora, vou até à polícia francesa e digo tudo o que sei. Eles me protegerão.
Henry, bizi buna zorlarsanız, üzüleceğim ama,
Henry, por muito que me custe,
Sabrımızı bir kez daha zorlarsanız... mahkemeye saygısızlıktan cezalandırılırsınız.
Se voltar a abusar da paciência deste tribunal, terei de o punir.
Ve eğer beni zorlarsan, kaçar giderim.
E, se me mandar, fujo.
- Eğer daha çok zorlarsanız...
- Se exigir mais dele...
Fazla zorlarsan, seni de bilinmezliğe gönderir.
Se o pressionar demais, ele também o envia para o vazio.
- Beni ne yapmaya zorlarsan, onu.
- Aquilo que me obrigares.
Bak seni öldürmek istemiyorum Quincey, ama beni buna zorlarsan Tanrı'ya yemin ederim ki gözünün yaşına bile bakmam! Kalacak mısın?
Não o quero matar, Quincey... mas diante de Deus, vou matar-te agora... se me obrigares.
Daha önce bir Lorda sopa atmamıştım... ama beni zorlarsan, bu işe çabucak alışırım.
É a primeira vez que açoito um Lorde... mas, se me forçais, cedo se tornará um hábito.
Zorlarsan, bir gün...
Se o fizer, juro que um dia...
Eğer kendini zorlarsan, tedavisi imkansız hasarlara sebep olabilirsin.
Se o forçares, podes causar danos irreparáveis.
Beni bu konuda zorlarsan, serbest tartışma kalmaz, çünkü tartışacak adam kalmaz!
Se me obrigar a tomar uma atitude, não haverá debate livre porque não restará ninguém para que ele exista!
"... zorlarsan kendini... " "... duyabileceksin o şarkıyı. "
Se apurares o ouvido escutarás a canção.
Beni gazla dışarı çıkmaya zorlarsanız, ya da aptalca bir şey yaparsanız, bu insanlar ölür.
Se tentarem sufocar-me ou fazer algo estúpido, estas pessoas morrem.
Sadece zorlarsan yapıyorlar.
Só o fazem quando são obrigados.
Şimdi zorlarsan yine aynı şeyler olur. Buna izin vermeyeceğim.
E se o forças agora ele vai voltar a usá-la, e isso eu não deixo.
- Sen zorlarsan olacak.
- Se o pressionas muito...
Doğum yapmaya zorlarsan, risk...
Se me obrigares a dar à luz, arriscas-te...
Tiz bir ses vermeye çalışmak gibi. Fazla zorlarsan, başaramazsın.
É como cantar um Dó alto... se esforçar demais não poderá alcançar.
Eğer beni, onları aramaya zorlarsanız, sizin açınızdan yazık olacak demektir.
Seria uma vergonha se você me forçasse a chamá-las.
Biraz daha zorlarsan, işin tadını...
Se te esforçares a sério, podes arruinar a experiência...
Beni zorlarsan üst kata, Judy'nin yanına giderim.
Se tiver de ser vou para o pé da Judy.
Eğer onu gitmeye zorlarsan sırf sana garezinden kalacak.
Se tentar forçá-la a voltar, ela ficará só para irritá-lo.
Beni bir daha zorlarsan ailem gözlerinin önünde intahar edecekler.
Se tu forçares-me mais,... a minha família inteira cometerá suicídio à tua frente.
Merhaba, göründüğümden daha tehlikeliyim ve sana zarar vermek istemiyorum ama zorlarsan veririm. Emin olabilirsin.
Olá. sou bem mais perigosa do que pareço, e não quero feri-lo mas se precisar, farei isso.
Beni ne kadar zorlarsan o kadar iş zora girer.
A tua veia comercial deixa-me de rastos.
Çünkü işleri çok zorlarsan gerekeni yaparlar.
Porque se fores longe de mais, eles farão o que tiverem a fazer.
Ama zorlarsan yaparım.
Mas prenderei se for necessário.
Eğer çok zorlarsan, birine bir şey olursa... Bundan sen sorumlu olacaksın..
Se te empenhares de mais e as coisas correrem mal, serás culpado por isso.
- Ashley insanları 10 kere değişmeye zorlarsan böyle olur
É o que acontece quando fazes pessoas mudar de roupa dez vezes.
Beni zorlarsan izini sürer bütün yalanlarını ortaya çıkarırım.
Eu posso rastrear todas as mensagens se quiser.
Belki koşarsın, ama eğer kendini biraz daha zorlarsan dokuz dakikayı kırabilirsen şanslı sayılacaksın!
Podes até correr, mas se forçares mais um pouco terás sorte se fizeres a corrida em 9 minutos!
Elimi göstermem için zorlarsan Hewitt'e hikayeyi herkese anlattırırım.
Se me pressionar, eu farei Hewitt contar sua estória para o maior número de pessoas possíveis.
Zorlarsan, duvarları bozabilirsin.
Mais força e rebentará a parede.
Zorlarsan ben de seni zorlarım.
Se me pressionar, eu pressiono.
Beni zorlarsan, tek yapmam gereken birisini aramak.
Se me provocar, basta-me fazer uma chamada.
Bunu kullanmak istemiyorum ancak beni zorlarsan kullanırım.
Só usarei isto, se me obrigares.
Sanki biraz daha zorlarsan, harekete devam edersen...
Se nos esforçarmos um pouco mais, se não pararmos...
Zorlarsan pes edip, yalan söylediğimi itiraf edeceğimi ve seni işe alacağımı mı düşünüyorsun?
Acha que, discutindo comigo, digo que é mentira e contrato-a?
- Beni bir daha zorlarsan...
- Se me obrigares outra vez...
Eğer onu açmak için zorlarsan, şişe kırılır, sirke papirüsü eritir ve sırrın sonsuza kadar kaybolur.
Se o forçar, o frasco parte o vinagre dissolve o papiro e o seu segredo perde-se para sempre.
Chloe, NSA'e iz sürmesi için beni zorlarsan çok daha kötü olacak.
Chloe, isto vai piorar muito se me obrigar a pedir à NSA uma investigação.
Eğer onu zorlarsanız, daha da kötü olur.
Se a pressionar, vai ficar ainda pior.
Bir şeyi yapmak için kendinizi ne kadar zorlarsanız, vazgeçmek de o kadar zor olur.
Quanto mais te esforças para fazer algo, mais difícil é voltar atrás.
Beni zorlarsan ölmesine izin veririm. Bu yüzden beni sinirlendirmeyi bırak.
Pica-me e eu deixo-a morrer, só para parares de me chatear.
- Eğer kapağı zorlarsan ve kıvılcım alırsa...
- Se forçares a tampa e fizer faíscas...
Ama... çekmeceyi ters çevirir ya da zorlarsan... bunu yaptığın an cereyan buradan akar ve bu küçük plastik çantadaki benzini yakar.
Mas, se por acaso, alguém forçar o fundo a subir, a gasolina nos tubos de plástico sofre ignição e... o caderno irrompe em chamas de repente.
Eğer beni zorlarsan, burda canlı tek bir insan bırakmam.
Se me forçares, executarei toda e qualquer pessoa neste lugar.
Şu anki durumuna göre eğer çok koşarsan, kendini çok zorlarsan, hatta çok yürüsen bile ölebilirsin!
No estado em que estás, se correres demasiado, Se correres ou até andares demasiado. Podes morrer.
Sizin depresif ve ilişki kurmayan genç bir oğlunuz vardı, ve siz çok fazla zorlarsanız, onlar daha çok uzaklaşır...
Tinha um adolescente que estava deprimido, que não comunicava, você pressiona demasiado e ele fecham-se...
Hayır, bunu zorlarsan, tepki gösterirler.
Se insistires nisto, eles vão reagir.