English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Z ] / Zorlasacak

Zorlasacak translate Portuguese

128 parallel translation
Miktar 200 onsa varınca omuzda taşımak zorlaşacak.
Quando tivermos cinco quilos, vai ser incómodo levar os sacos à volta do pescoço.
fakat Abilene'ye yaklaştıkca işimiz iyice zorlaşacak.
Mas quanto mais nos aproximarmos de Abilene, mais vocês têm de se preocupar.
Emin ol niye yaptığımı bilmiyorum. Fakat beni ilerde dinle. Herşey yarın sabah senin için daha da zorlaşacak.
Mas lhe digo uma coisa... amanhã de manhã... apenas chegando o dinheiro, Billy Jack e Chink o matarão mais a Senhora.
Burada işler fazlasıyla zorlaşacak, biliyoruz.
Vai ficar muito difícil aqui esta noite.
Ve bu şekilde devam edersen buradan dışarı çıkmak zorlaşacak.
E se ele estiver chateado, será mais difícil sair daqui.
Görmesi zorlaşacak.
Será difícil de ver.
Yarın bir şey göremezsek işler çok zorlaşacak, Temel Reis.
Vai tornar-se muito difícil se não virmos nada amanhã, Popeye.
Virjinyalılar, korumaları gibi sürekli onunla dolaşıyorlar. Bekledikçe iş daha zorlaşacak.
Virginian age como um guarda costa, será dificil pegá-lo.
Tamam, neyse, erteledikçe bitirmek zorlaşacak.
Certo? - Certo. Só para lembrar, quanto mais esperares para acabar, pior será.
Sanırım artık işler zorlaşacak.
Acho que a partir de agora isto vai piorar. Insuportável, imagino eu.
Efendim, oylarınızdaki düşme devam ederse işler daha da zorlaşacak demektir.
Se continuar a descer nas sonda - gens, as coisas vão ficar apertadas.
Bu şekilde yaşaması uzadıkça, geri dönüşü zorlaşacak.
Quanto mais tempo viver assim, mais tempo demorará a voltar atrás.
Eğer bu doğru ise Kaptan ve Tom'un yerini bulmak dahada zorlaşacak.
Se é verdade, vai ser mais difícil localizar o Tom e a Capitã.
Şimdi bakın, hafiflemeyecek, dahada zorlaşacak
Isto não vai ficar mais fácil, apenas mais difícil.
Zorlaşacak.
Vai ser feio.
Ama işler bundan sonra zorlaşacak.
Mas agora é que é complicado.
Ne kadar beklersek, ondan kurtulmak o kadar zorlaşacak.
E o que você deduz de tudo isso, sobrinho?
Sadakatsiz olabiliriz ama, şüphelendikleri için değil. Anlayacakları tek şey, bize ulaşmaları zorlaşacak olması.
Ele não sabe o que está traindo, mas sente que está perdendo,
Nefes alıp vermesi zorlaşacak.
Assim ele tem mais dificuldade em respirar.
Ne kadar beklersek, ondan kurtulmak o kadar zorlaşacak.
Quanto mais esperarmos, mais difícil será derrubá-lo!
Ve işler yolunda gitmediği zaman insanlar daha da sinirlenmeye başlayacaklar. Sonuçta bu savaşın önüne geçmek gittikçe zorlaşacak.
Se mais coisas correrem mal, ficarão ainda mais nervosos e será muito difícil evitar a guerra.
- Testleri çalmak daha da zorlaşacak. - Evet, muhtemelen.
- Será mais difícil roubar os testes.
Bununla beraber... gemide daha uzun sür kalırsan, eve dönmen daha da zorlaşacak.
Contudo... quanto mais tempo permanecer a bordo, mais difícil será para voltar para casa.
- Hayır. Herhangi bir bilgimiz olduğunu inkar ediyoruz, fakat bu iş giderek zorlaşacak.
Não, estamos a negar qualquer conhecimento, mas não vai pegar.
İncilde, Timoteyus 3. Bölümü 1. Ayetinden öğrendiğim kadarıyla son gün zor olacak, mücadele vermek daha çok zorlaşacak.
Aprendi com a Bíblia, na Segunda epístola a Timóteo, Capítulo 3, verso 1, que nos últimos dias haverá tempos críticos, difíceis de manejar.
Önümüzdeki birkaç gün zorlaşacak.
- As coisas vão ser cada vez mais difíceis.
En azından atmosferdeki pislik yüzünden tespit edilmemiz zorlaşacak.
Pelo menos todo aquele lixo na atmosfera torna mais difícil descobrirem-nos.
Al, kendine bakman gittikçe zorlaşacak.
Ao, cada vez lhe vai resultar mais difícil cuidar-se você sozinho.
İşin içine müttefiklerimizi kattık mı uçakları geri çağırmak daha zorlaşacak.
Depois de metermos os aliados nisto, será muito mais difícil mandar retirar os aviões.
Demek istediğim, kürsüden inmene sebep olan ulusal güvenlik meselesini açıklayabileceğimizi düşünüyorum. Fakat Anne'e karşı olan suçlamalarla başedilmesi daha da zorlaşacak.
Poderemos explicar o problema que te afastou de cena, mas a alegação contra a Anne será muito mais difícil de resolver.
- İşin zorlaşacak desene.
Isso vai atrapalhar o seu estilo.
- Avukatı gelince... -... işimiz daha da zorlaşacak. - Tamam.
- Assim que o advogado chegar, as coisas vão ficar bem mais difíceis para nós.
Yarından sonra işler zorlaşacak.
Vai ser mais duro a partir de amanhã.
Ve bu vaka çözülene kadar, bazı şeyler benim için zorlaşacak.
E até que este caso seja resolvido, as coisas vão ficar muito difíceis para mim.
Wheelerton'daki akrabalarımızın hayatı zorlaşacak demektir.
as coisas tornar-se-ão difíceis para a nossa gente em Wheelerton.
Koşullar ne kadar zorlaşsa da bu işte beraberiz. Daha da zorlaşacak. Burada, geriye kalanları gördünüz oysa bazıları, hâlâ, çatlayıncaya kadar tıkınmaya devam ediyor.
estamos juntos nisso, não importando as dificuldades mas irá ficar pior, eu vi o que sobrou por aqui alguns ainda estão com barriga cheia
15 saniye sonra nefes almam zorlaşacak. - Katya.
Daqui a 15 segundos, a minha respiração vai ficar muito dificil.
Ne kadar gecikirsek işler o kadar zorlaşacak.
Quanto mais demorarmos, mais difícil fica.
Haklısın, işler senin için gitgide zorlaşacak.
Tens razão. As coisas agora vão ficar difíceis.
Buraya döndüğünde işler Gordon için zorlaşacak.
Isto só vai piorar para ele quando voltar.
- Konuşmazsan, işimiz zorlaşacak.
- Torna as coisas mais difíceis, se não falar.
- Belki de kız kardeşin hala çölde bir yerde hayatta olabilir. Ve geçen her saniyede yaşaması daha da zorlaşacak.
A sua irmã ainda pode estar viva, no deserto, todas as horas contam.
Bundan sonra daha da zorlaşacak.
Vai ficar muito mais difícil.
Evet, bundan sonrası senin için gittikçe zorlaşacak'çünkü gemiden denize * * * * yapacak.
Então, agora vai custar-vos muito mais, porque ele vai bordo a fora!
Sahada fırtına gibi estin, ama iş giderek zorlaşacak... yani hep böyle devam etmen gerekecek, anladın mı?
Tens de continuar a jogar bem, está bem?
Günlük hayatım zorlaşacak.
Isso pode complicar-me a vida.
Ama Collier'le ne kadar uzun süre kalırsa, ona yardım etmem o kadar zorlaşacak.
Mas quanto mais tempo ele estiver com o Collier, mais difícil vai ser para mim ajudá-lo.
Aslında işler daha da zorlaşacak.
Por acaso, as coisas só vão complicar-se.
Bitirmediğimiz sürece zorlaşacak. Von Clausewitz öğretisini hatırlayın.
Quanto mais tempo esperarmos, mais difícil será.
Fayed'e ulaşana kadar o kadar yolu bizi görmeden takip etmemiz daha da zorlaşacak.
Será difícil segui-lo sem que ele nos veja.
Bu yaşta yalnız olmak... Çok zor ve daha da zorlaşacak.
Estar sozinha com esta idade é difícil e só vai piorar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]