English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Z ] / Zorlaştırıyorsun

Zorlaştırıyorsun translate Portuguese

240 parallel translation
İşimi zorlaştırıyorsun.
Não franzas o sobrolho. Tornar-se muito mais dificil para mim.
Seni tanımamı zorlaştırıyorsun.
É difícil entendê-lo.
Sen kimsin ki onların köleliklerini zorlaştırıyorsun?
Quem és tu para tornar as suas vidas amargas com escravatura?
İşi zorlaştırıyorsun adamım.
Está tornando difícil, vagabundo.
Zorlaştırıyorsun ufaklık.
Agora você está tornando difícil, filho.
- Cerrahın işini zorlaştırıyorsun...
Fez as coisas ficarem mais difíceis para um cirurgião...
- Cerrahın işini zorlaştırıyorsun...
- Torna o trabalho difícil a um médico...
Bill, işleri zorlaştırıyorsun.
Bill, para quê piorar as coisas?
Albay Cathcart için durumu çok zorlaştırıyorsun.
Tem causado dificuldades terríveis ao Coronel Cathcart.
İşimi çok zorlaştırıyorsun, Küçük Özgürlük.
Estás a tornar isto tão difícil para mim, Pequena Liberdade.
Birlikte yaşamayı zorlaştırıyorsun.
Estás a tornar muito difícil a nossa convivência.
Daha da zorlaştırıyorsun.
Assim fica mais difícil.
Hep böyle yapıyorsun. İşleri hep zorlaştırıyorsun.
Faz sempre o mesmo.
David, işi giderek zorlaştırıyorsun.
Estás a tornar as coisas ainda mais difíceis, David.
- Sen benim işimi zorlaştırıyorsun. O kadınlar bütün gün burada zaten.
- Estás a dificultar as coisas.
İşimizi zorlaştırıyorsun Frank.
- Estás a ser obstinado com isto.
Bütün bunları işin gereği yaptığını biliyorum ve buna saygı duyuyorum. Ama işleri daha da zorlaştırıyorsun.
Eu sei que achas que estás a fazer o teu trabalho... e eu respeito isso... mas estás a fazer isto arrastar-se demasiado.
Gerekeni yapmamı çok zorlaştırıyorsun.
Estás a dificultar as coisas.
Sana ikinci bir şans vermemi neden bu kadar zorlaştırıyorsun Charley?
Por que tornas tão difícil dar-te outra oportunidade?
- Sen de işimi zorlaştırıyorsun.
- Não estás a facilitar as coisas.
Lowenstein, neden bu kadar zorlaştırıyorsun?
Lowenstein, por que tornas isto tão difícil?
Çekil. İşimi zorlaştırıyorsun!
Cale-se!
Bu ne pislik? İşimi çok zorlaştırıyorsun.
Tornas tudo tão dificil!
Kendi hayatını zorlaştırıyorsun Jojo.
Estás sempre a tornar tudo difícil para ti, Jojo.
- Sana yardım etmemi zorlaştırıyorsun.
- Está a tornar tão difícil ajudá-lo.
Burada olmandan nefret ediyorum. Hayatımı zorlaştırıyorsun... ama seni başka birine de kaptırmak istemiyorum.
Detesto ter-te aqui a fazer da minha vida um inferno, mas não quero perder-te por um vírus.
Her şeyi iyice zorlaştırıyorsun.
É difícil matar bem.
- Onlar için fazla zorlaştırıyorsun. - Buradan koçluk yapıyorum.
- Está a dificultar-lhes a vida.
Kaltaklık yaparak işleri kendin için daha da zorlaştırıyorsun sadece.
Estás a tornar isto dificil para ti, puta de merda!
Lanet olsun işimizi zorlaştırıyorsun.
Não me causes problemas. Merda!
Durumu zorlaştırıyorsun.
Só vais piorar as coisas.
Hayatım, bak durumu zorlaştırıyorsun.
Querida, não estás a ajudar.
İşimizi daha da zorlaştırıyorsun.
Não estás a ajudar nada.
İşi çok zorlaştırıyorsun.
Estás a dificultar de mais isto.
Sadece kendin için, işleri daha çok zorlaştırıyorsun.
Você está apenas a fazer com que isso seja mais difícil para você mesma.
Neden işleri bu kadar zorlaştırıyorsun?
Porque dificultas tanto as coisas?
Kendimi kötü hissediyorum. Tam alışmaya çalışırken işimi zorlaştırıyorsun.
Procuro suportar isto e só torna a situação pior.
Hem neden her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsun?
- Por que dificultas sempre tudo?
Bunu çok zorlaştırıyorsun!
Estás a tornar isto muito difícil!
Gittikçe zorlaştırıyorsun.
Agora estás a começar a dificultar.
- Jennifer işimi zorlaştırıyorsun. - Şimdi, sıkı dur.
Jen, estás a tornar isto tão difílcil.
Gitarıma iyi bakın. Jumpy. Özür dilememi daha da zorlaştırıyorsun.
Está bem, mas tomem-me bem conta da guitarra, ouvem?
Neden işimi zorlaştırıyorsun?
Porque torna isto tão dificil?
İşi zorlaştırıyorsun.
Estás a dificultar as coisas!
İşi zorlaştırıyorsun.
Está a dificultar as coisas.
İşi iyice zorlaştırıyorsun.
Estás a tornar isto muito difícil para mim.
- Durumu zorlaştırıyorsun bayan.
- Menina, está a piorar as coisas.
- Ne hissettiğimi düşündüğünü... bilmiyorum, ama ortak bir noktada buluşmamızı zorlaştırıyorsun.
- Eu não sei o que é... que tu pensas que eu sinto, mas estás a exagerar isto tudo.
Niye her zaman her şeyi benim için zorlaştırıyorsun?
Por que tem sempre de me dificultar a vida?
- Ben seni kastetmiştim. Neden her zaman işleri kendin için zorlaştırıyorsun?
Porque é que tens sempre de piorar a vida a ti mesmo?
- İşimi zorlaştırıyorsun Tommy.
- Estás a dificultar as coisas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]