Zula translate Portuguese
206 parallel translation
Bunlarda zula yok.
Isto é tudo sólido.
- Burası bir zula.
- É um esconderijo.
- Zula mı?
- Zula?
Bırak onu, Anthony getir ve bir yerde zula yapıver.
Pousa isso, encontra o Anthony e esconde-o em algum sítio.
Zula yap, çabuk uzayalım!
Ponha o dinheiro aqui, cabrão!
Sanki savaş için zula yapmış.
Tem um armário cheio delas!
Tüm zula için 50 milyon.
Acordámos o dinheiro todo, por 50 milhões.
Aynasızlar ona suçüstü yapmak için arama emri çıkartmasınlar diye, her gece bir evden başka bir eve "zula" sını taşıyor.
Portanto, todas as noites, move o seu produto de um lugar para outro para que os polícias não tenham um mandato de busca a tempo de o apanhar.
Bu gece "zula" sı Jimmy'nin evinde.
Esta noite o material está em casa do Jimmy.
Bu depo, yalnızca suçluların, başkalarından çaldıklarını saklamakta kullandıkları bir zula
Criminosos o usam para guardar o que foi roubado dos outros...
Güzel zula.
Formidável...
Zula olarak kullanılabilir mi?
Podem esconder-se merdas cá dentro?
Red zula hakkında hiç bir şey söylemedi... ki bunun tek bir anlamı olabilir, bağırmaktan çok daha korkunç bir evreye geçmesi.
O Red não disse nada sobre o produto... o que quer dizer que ele passou para a fase mais temível : Para Além da Gritaria.
Forman, zula benimdi.
Forman, é o meu produto.
Üç delik, üç zula evi için şifreydi belki de.
Talvez "três buracos" seja o código para três esconderijos.
Ana zula ev olmalı. Mutlaka.
É o esconderijo principal, tem de ser.
Zula avcısı dallamalar paketi nasıl da buldu.
Aqueles cabrões tiraram o pacote do nada.
Kulelerin zula yerini bulduk.
Apanhámos um reabastecimento do esconderijo da torre.
Zula işinde oda ordaydı.
Ele também esteve no rapto.
Onunla zula deposunda buluşmamı söyledi bana. - Nerede?
Ele disse-me para ir ter com ele ao esconderijo das mercadorias.
Öndeki 7,5 metrelik kargonun arkasında zula bölümü var.
Tinham mercadoria na frente do contentor com um fundo falso 8 metros mais atrás.
İlk olarak, zula kısmının büyüklüğü ne kadardı?
- As dimensões do compartimento falso.
Bir zula.
É um carregador.
Malzemeyi bir yere zula ettiğinden eminim.
Tenho a certeza que os guardou em algum lado.
Çalıntı elmas saklanacak çok zula var. Çalıntı elmas.
Muitos sítios onde se pode esconder diamantes.
Bu ayki ikinci zula.
É o segundo esconderijo que invadem este mês.
"Hey Tri, Neesey'in oradaki zula patlamış. Neyin var senin?"
"Tri, esconde essa cena no Neesey's. Qual é o teu problema?"
Bu şey için daha iyi bir zula bulmalıyım.
Tenho de arranjar um esconderijo melhor para aquela coisa.
Bir zula.
Um esconderijo.
Kız bir yelere mama zula etmiş olmalı.
Ela deve ter-te deixado comida algures.
- Zula Jamie, sen zulayı nasıl
O esconda. Jamie onde o fez...?
- Zula mı?
O esconda? !
- Zula dediğini gayet net duydum
Eu penso que eu o ouvi mesmo claramente diga "o esconda."
Zula mı? Zulayı buldun mu?
Nós recortamos todo o mundo outro.
"Şayet bir sürü eşya bir araya yığılırsa..." "... şahsî çıkarın için bazı şeyleri zula edebilirsin. "
Quando temos muitos objectos amontoados, torna-se possível retirar algo para proveito pessoal.
'Zula.'
"Segredo."
Burada 1 milyon dolardan fazla para var Eric. Köprüye varmadan zula etmişler.
Deve ser mais de um milhão de dólares, Eric, esconderam-no antes de chegarem à ponte.
Zula falan bilmem ben.
Não ando com nada.
- Zula nerde, ufaklık.
- O produto, moço de recados.
Zula falan bilmem ben.
Não tenho produto.
Zula evi, tamam mı?
Era uma casa de traficantes.
Sen sadece zula yapılan evi bulmalısın.
Só tens de nos guiar até ao sítio.
Bill, burası zula, Fayed burada yok.
Isto é um mero local de entrega. O Fayed não está cá.
Evin arkasında zula dolabında biraz mal vardı
Eu tenho algumas coisas em casa na parte escondida da gaveta.
Bloom, sağlam bir zula bulduk.
Bloom, chegámos a uma terra de um nada só.
Onun geçen hafta zula evini bastığını duydum.
Ouvi dizer que atacou uma casa secreta, na semana passada.
Araba, zula, her şey, dostum.
Fodeu tudo : o transporte, a carga. Tudo, meu.
Eski evinin duvarlarına bir şeyleri nasıl mühürlendiğin gibi ya da bir şeyleri ülkedeki rastgele banka kasalarında nasıl zula yaptığın gibi mi demek istiyorsun?
Do estilo como coloca as coisas nas suas paredes? Ou como acumula caixas em cofres espalhados pelo país?
Zula.
- Zula.
- Zula bu işte.
- Pronto, descobrimos o esconderijo.
Zula orası.
É o esconderijo.