Zumbido translate Portuguese
353 parallel translation
- Kulağımda çok kötü bir çınlama var
- Sinto um zumbido enorme nos ouvidos.
Uğultu ne demek?
Que significa "zumbido"?
Peder Pierre, bu kolonyal Campari diyarında niye kaldınız? Bardak çınlamalarının sinek vızıltılarına karıştığı viski şelalelerinin bezgin kişneme kaygılarını yıkadığı bu yerde?
Padre Pierre, porque ficou nesta terra Campari colonial, onde o tilintar dos copos se mistura com o zumbido dos mosquitos, onde cascatas de uísque arrastam para longe as preocupações de um whicker cansado do mundo?
Sol kulağımda bir vızıltı var.
Estou a ouvir um grande zumbido no meu ouvido esquerdo.
Bu ses...
Aquele zumbido.
Peder Pierre, bu kolonyal Campari diyarında niye kaldınız? Bardak çınlamalarının sinek vızıltılarına karıştığı viski şelalelerinin bezgin kişneme kaygılarını yıkadığı bu yerde?
Padre Pierre, porque ficou nesta terra colonial Campari, onde o tilintar dos copos se mistura com o zumbido dos mosquitos, onde cascatas de uísque arrastam para longe as preocupações de um whicker cansado do mundo?
Panellerin düzenli sallanmasını gören kimse yuvalarının üstündeki erkek arıların anlaşılmaz ve delirtici, aralıksız vızıltısı balmumundan yapılmış köprüleri ve merdivenler kraliçenin saldıran dönüşleri kitlelerin bitmek bilmeyen sürekli hareketleri merhametsiz ve kullanışlı çabaları hararetli geliş ve gidiş hareketleri umursanmayan uyku sersemlikleri ertesi günün işini haber veriyor.
Alguém que viu a agitação constante dos painéis... o zumbido perpétuo, enigmático e exasperado, dos zangões sobre os ninhos... as pontes e escadas que formam as células as espirais invasoras da rainha... a diversa e contínua actividade das massas... os esforços úteis e implacáveis... as idas e vindas com intensidade febril... as noites em claro ignoradas que anunciam o trabalho amanhã.
Panellerin sabit sallanmasını gören kimse yuvalarının üstündeki erkek arıların anlaşılmaz ve delirtici, aralıksız vızıltısı balmumundan yapılmış köprüleri ve merdivenleri kraliçenin saldıran...
Alguém que viu a agitação constante dos painéis, o zumbido perpétuo, enigmático e exasperado, dos zangões sobre os ninhos, as pontes e escadas que formam as células, as espirais invasoras...
Kulaklarımda bir uğultu var.
Tenho um zumbido nos ouvidos.
Okul duvarları, asfalt ve refah reklâmlarının uzun kanalizasyon boruları ile dolu beyinlere böceklerin vızıltıları girmeli.
É necessário que nos cérebros ocupados pelos longos tubos de esgotos pelas paredes das escolas, pelo asfalto e pelas práticas assistenciais entre o zumbido dos insectos.
Ama kulaklarımdaki çınlama inanın hala dinmedi.
Mas não tão barulhenta como o zumbido dos meus ouvidos.
Tıslama haricinde birşey duymadım.
Eu não ouvi nada. Só uma espécie de zumbido.
Bu bir boyuttan başka bir boyuta frekans atlaması.
um zumbido... porque é um salto de frequência : de uma dimensão para outra.
VUUU? Esas dans orada başlıyor.
Suponho que farão um zumbido...
- Notayı maystroya verdiğinizi biliyorum.
O zumbido é fundamental porque o bailado começa por ele.
Bir Klingon sineği, Dünya sivrisineğinin yarısı büyüklüğünde ve iğnesiz, ve de aynı bunun gibi bir vızıltı çıkarır...
Uma mosca Klingon, mais pequena que um mosquito terrestre, sem ferrão,... e um zumbido que faz assim...
- Çok iyi vınladı memur bey.
- Belo zumbido, Agente.
- Düşük frekanslı bir ses.
- É um zumbido de baixa frequência.
Tuhaf hırıltılı bir ses çıkarıyor, Al.
Al, faz um zumbido patético.
Makine düşük bir uğultu yapıyor.
Que faz um zumbido baixinho. Assim.
Bir sırdır ki söylenir ağza, kulak yerine. Bir arı vızıltısındaki sonsuz bir andır. Çiçek tadında bir kavuşmadır.
É um segredo que substitui a boca pelo ouvido, um momento de infinito que faz um zumbido de abelha, uma comunhão com gosto de flor, uma maneira de se respirar um pouco o coração, e de se saborear, na ponta dos lábios, a alma!
Şunun altından ses geliyor.
Por detrás disso há um zumbido.
Kulak cınlaması.
E o zumbido.
Yine kulağımda o çınlama.
Lá está este zumbido no meu ouvido outra vez.
Şiddetli mide ağrılarına kurdeşene, kaşıntıya hatta kulak çınlamasına sebep olabilir.
Pode produzir severo mal estar no estômago... erupções cutâneas e até um zumbido nos ouvidos.
- Bir patırtı duydum.
- Ouvi um zumbido.
Sağlıklı bir kulak çok hafif sesleri bile duyabilir.
Um ouvido saudável emite um zumbido muito débil.
Hayır, amplifikatör ve filtre olmadan bu sesi duyamazsınız.
Não, este zumbido é só ouvido com amplificadores e filtros.
Sanırım sesi duyabiliyorum.
Parece que ouvi o zumbido.
Makine çalışmaya başlıyor ve sesi yükseltiyor. Ses duyulma seviyesine gelene kadar devam ederiz.
A máquina amplifica uma e outra vez a gravação, até que finalmente o zumbido fica audível.
Odadaki diğer sesleri de yükseltebilir misiniz?
Pode amplificar o ruído ambiente, sem o zumbido?
Bir kaç saniyeliğine seninle yolculuk edebilir miyim? Ama gerçek homurdanma, içindeki çiçeğin gübresidir, bu insanoğluna bir lütuftur.
Mas o verdadeiro zumbido, o fertilizar a flor, é a felicidade da humanidade.
Kulağımın içinde ziller çalıyor.
Tenho um zumbido nos ouvidos.
O kadar hızlı atıyor ki, attığı duyulmuyor.
Bate tão depressa, que parece um zumbido.
- Şu uğultuyu.
Aquele zumbido.
Duymuyor musun?
Aquele zumbido. Não ouve?
Bu uğultu.
Isto é um zumbido.
Uğultu sesi değişti.
O zumbido mudou de tom.
Çınlamanın ne zaman durmasını bekliyorsunuz?
Quando é que o zumbido vai parar?
Optronik yayınlayıcıların uğultusu, yanıp sönen ışıklar ya da ODN sistemlerinin titreşimi yüzünden olabilir.
Pode ser o padrão das luzes, o zumbido dos emissores optrónicos, as vibrações dos relés ODN...
Üstelik de sonar düşük frekanslı bir ses algılıyor.
E mais, o nosso sonar detecta um ligeiro zumbido.
Uğultuyu duyuyor musun Fish?
Estás a ouvir o zumbido, Fish?
Bu uğultuyu mu?
Esse zumbido?
Kulaklarım biraz uğulduyor.
Sim, só um zumbido no ouvido.
"Elektriksel sinir gazı" olarak veya daha sonradan "Taos Vızıldaması" diye anılan silah uygulamasından bahsetmeye gerek yok.
Como potencial aplicação em armas, são gás nervoso eléctrico ou podem estar por trás do Zumbido de Taos.
- Bu düşük uğultu.
Está a ouvir? - Um zumbido.
Tuhaf bir vızıldama sesi.
Um zumbido muito peculiar.
- İşte, patırtı!
Um zumbido!
Cızırtı!
- Zumbido.
Motor uğultusu bile yok.
Nem o zumbido de um motor.
Uğultu?
Zumbido?