English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ç ] / Çaylak

Çaylak translate Portuguese

1,740 parallel translation
Çaylak, benim tavsiyelerimi göz ardı etmene ne sebep oldu acaba?
Cuspidor, o que é que te deu para ignorares o meu conselho?
Seni tanıdığıma çok memnunum çaylak.
Foi bom ter-te conhecido, Cuspidor.
Selam çaylak.
- Ei, Cuspidor.
Sadece striptizdi çaylak.
É só um galo, Cuspidor.
Ama sen haklıydın çaylak.
Mas tu estavas certo, Cuspidor.
Çaylak!
Cuspidor.
Hey, çaylak!
Ei, amador!
Bu yüzden bizde Camden izcileri vardı, ben çaylak bir suçluyken onları fark ettirmeden suç ortağı olarak kullanmıştım.
Então, em Camdem, nós tínhamos os escuteiros de Camdem, e na época que eu era um criminoso amador, eu geralmente usava-os como cúmplices inocentes.
Satış yaptığın zaman espri de yapabilirsin, çaylak. Tamam mı?
Poderá fazer piadas quando fizer uma venda, novato.
Bak, Çaylak, Aklımı kaçırmak üzereyim,
Olha, caloiro, estou quase a perder o meu juízo,
Tamam, birincisi, çaylak, senin çoçuğun hakkında konuşuyoruz.
Ok, primeiro, caloiro, estamos a falar do teu miúdo.
Biliyor musun, eskiden bir çaylak olduğum sıralarda arabada tıkılı kaldığımızda hep L.A. Bankası çatışmasını konuşurduk. O günlerde herkes ondan bahsederdi.
Quando era um novato, sempre que ficávamos encafuados no carro, falávamos do tiroteio no Banco de LA.
Beni ne sandın, acemi bir çaylak mı?
Acha que este é o meu primeiro dia?
Sakin ol Çaylak, tamam mı?
Tem calma, Peixe.
Çaylak, hakkını vermeliyim, Hamptons'ta saklanmak, Bronx'taki o keş evinde saklanmaktan bin kat iyi.
Peixe, tenho de admitir que escondermo-nos nos Hamptons é muito melhor do que aquela casa de passe no Bronx.
Patron, eğer bu oyuna böyle bir tiple girersen çaylak olduğun hemen anlaşılır.
Chefe, se entrares on-line dessa forma, vais ser bloqueado imediatamente
Herşey 20 yıl önce ben çaylak bir ajanken başladı.
Grande miúda. E está a fazer do nosso menino um rapaz.
Hadi ama, çaylak olduğun günleri hatırlıyor musun?
Vá lá. Tu lembras-te quando eras recruta.
Iyi yakaladin çaylak.
- Bem visto, amadora.
Dün benim çaylak mcauliffe'den acil bir not aldım.
Ontem, eu recebi um novo memorando do noviço, Jack McAuliffe.
Çaylak mısınız?
Iniciados?
Pozisyonunu kaybettin, çaylak!
Estás fora de jogo, maçarico!
Dinle, tamam, çaylak ateşli polisin indirdiği sahne ola-- - Hey, ahbap.
Ouve, deve ter uma cena onde o chui novato giro tem de comer o chefe da Máfia...
Hey, bak, sana acemi bir çaylak ve alay konusu olarak göründüğümü biliyorum ama daha yeni Harvard'dan mezun oldum, tamam mı?
Escuta, eu sei que sou maçarico, inexperiente e uma anedota para ti, mas acabei de me formar em Harvard, está bem?
Şimdi ben senin için çalışan bir çaylak mıyım?
Estou a fazer recados para ti agora?
Aferin, çaylak.
Bonito serviço, novato.
- Aferin çaylak.
- Isto vai ruir... - Venham daí!
Yavaş ol çaylak. Bu benim yeni ısıtıcım.
Toma cuidado, esse é o meu novo aquecedor.
Vakti gelmişti, çaylak.
Já não era sem tempo, novato!
Şimdi ikinci bir raunt daha alıyorsun çaylak.
Agora também vais pagar a segunda rodada, morcão.
Geliyor musun çaylak?
Vens, rapaz?
Bir çaylak için fena değil. Hatta hiç fena değil.
Pois é, miúda, parece que não foi tão mau!
Yanındaki çaylak hoşuna gitti mi?
És como um retardado, certo?
Çaylak, benimkini ağzına almak ister misin?
Não me queres morder a pila?
Çaylak şansı.
É sorte de principiante.
Çaylak şansı.
Sorte de principiante.
Sahip olduğum mevkiden, büyük bir gelişmeyi, koca bir osuruktan ayıramayan... bir avuç genç çaylak yüzünden olmaya niyetim yok.
Não vou ser forçado na minha posição por uma mão-cheia de reformistas que não sabem distinguir entre novidade e porcaria.
- Hayır, bayan, ben bir çaylak arıyorum.
- Não, senhora, procuro um novato.
Üzgünüm, senin gibi ileri yaş biri nasıl çaylak olur?
Como pode ser novata com a sua idade avançada?
Şuna bak Çaylak.
Ouve isto, novato.
N'abersin, Çaylak?
Como vai isso, novato?
Çaylak, senden kan almam lazım.
Então porque não vamos, e fazemos uma análises?
Çaylak'ın test sonuçları geldi.
Os resultados dos testes do Novato já chegaram.
Bana bak çaylak, bu sokaklarla baş etmesi zordur.
Ouve-me, parceiro, estas ruas são perigosas.
Dosyayı okuyabiliyorum, Çaylak. Boynuna suni elmastan tasma takıp, hadım ettirip, seni köle doktorum yapmadan git başımdan.
- Eu posso ler esse prontuário sozinho... agora saia, antes que eu avance no seu pescoço.
Çaylak, senin hastana gelirsek Takosobu kardiyomyopatiyi hiç duydun mu?
Agora, Dorian... até onde tudo isso toca sua paciente... "Dr. Subo Cardiomiopatia." Nunca ouviu isso?
KSCW için çalışan, çaylak bir muhabirdin, ikinci meteor yağmuru gelene kadar.
Lembras-te de Smallville? Certo? Eras uma jornalista novata da KSCW...
Çaylak ama güvenilir.
Um recrutamento recente mas fiável.
Çaylak, şu an bundan daha az üretken olabilmenin tek yolu yaslandığın duvarın kendisi olman.
Novato, o único jeito de você ser menos produtivo agora seria se você fosse a parede que você está encostado.
Bu gece görüşürüz, Çaylak. Viper 8 derhal bekleme odası 4'e.
Até logo à noite, novato.
Haydi çaylak.
Vá, novato, mete-te no cockpit.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]