Çıkmayacağım translate Portuguese
491 parallel translation
Dışarı çıkmayacağım.
Não vou sair.
Kim olduğunu söyleyene kadar bu odadan çıkmayacağım.
Não vou deixar esta sala até que mo digas.
Bu gece çıkmayacağım.
Esta noite não saio.
Ve asla çıkmayacağım!
E não saio lá de dentro!
Çıkmayacağım anne. Gidecek hiçbir yerim yok.
Eu não saio, não tenho onde ir.
Evet, Larrabee Binası, ama yukarı çıkmayacağım.
Está bem, é o Edifício Larrabee, mas não vou subir.
- Evet! Üniformayla çıkmayacağım. Kesinlikle hayır.
Nao vou de farda.
- Ahıra giden yola çıkmayacağım.
- Estarei no hotel. - Eu não passaria junto ao estábulo.
- Buradan çıkmayacağım.
- Não vou fazê-lo.
Sakın buradan çıkmayacağımı sandığını söyleme.
Não acha que quero tirar você daqui.
- Ama dışarı çıkmayacağım.
- Mas eu não vou sair.
Bunu yapamam, efendim, çünkü duruşmaya çıkmayacağım.
Não posso fazer isso, senhor, não posso comparecer a julgamento.
Buraya korkuluk yapana kadar Francis'in yukarı çıkmasını istemiyorum. Ve emin olun ki bende çıkmayacağım.
Até teres aqui alguma espécie de corrimão, não quero mais o Francis aqui em cima e garanto-te que também eu não volto aqui acima.
Bana söylediklerinin dışına çıkmayacağım.
Não desafio o que me disseste.
Senato'nun kararına karşı çıkmayacağım.
Se se opuser á vontade do Senado... Não me oporei à vontade do Senado.
Kızmayın! Sevgili kızınızla, bir daha asla çıkmayacağım.
Nunca mais saio como a sua preciosa filha!
Hayır çıkmak istemiyorum, çıkmayacağım.
Eu não quero sair. Eu não quero.
- Çıkmayacağım.
- Recuso-me.
Bundan böyle sözünüzden dışarı çıkmayacağım.
Doravante, serei sempre guiada por vós.
- Oraya konuk olarak çıkmayacağım.
- Não vou. - Como disse?
İşte şimdi başlıyoruz. Burdan dışarı çıkmayacağım.
Lá vamos nós outra vez.
Çıkmayacağım.
Não vou.
Ben çıkmayacağım.
Porque eles estão-se a rir.
Ama çıkmayacağım.
Prefiro não ir.
Senin bu işe tam olarak uygun bir kişi olduğunu sanmıyorum fakat bu karara karşı çıkmayacağım.
Não tenho a certeza do que se acha capaz, mas não me vou opor à decisão dele.
Çıkmayacağım işte.
- Não. Vou ficar aqui.
Çıkmayacağım.
Eu não saio.
Gösteriye çıkmayacağım da ne demek?
Como assim, não vais participar?
- Buradan asla çıkmayacağım.
Ou nunca mais sairei daqui.
Bob, daha önce de söyledim, içtiğin zaman seninle asla çıkmayacağım ve çok ciddiyim.
Bob, já te disse antes, nunca saio contigo quando tiveres estado a beber! A sério!
Şimdi dalıp sen gelene kadar çıkmayacağım.
Vou mergulhar e ficar lá em baixo até vires.
Bu gece işe çıkmayacağım.
Não vou esta noite.
- Artık işe çıkmayacağım.
Nunca mais vou.
Yine bir akşam dışarı çıkmayacağım ve hiçbir şey yapmayacağım. Sağ ol hayatım.
A Peggy quer um videogravador, mas tem receio que digas que não.
- Çıkmayacağım.
- Não vou, não.
Eğer anlamadıysan, İngilizce sınıfıma katıl. Çıkmayacağım.
Se não percebes inglês, vai às minhas aulas.
- Çıkmayacağım!
- Não tenho de sair!
Hayır! Aptalım ben, O pabuçların sen yaşadığın sürece çıkmayacağını hatırlamalıydım.
Que tola eu sou, devia ter-me lembrado que os sapatos nunca te sairão do pé enquanto fores viva.
Kendi haber ajansım adına konuşacak olursam Majestelerinin inancının haksız çıkmayacağına inandığımı söylemeliyim.
Posso dizer, falando pelo meu Serviço de imprensa, que acreditamos que a fé de Vossa Alteza não será injustificada.
Burada konuştuklarımızın, bu kapıdan çıkmayacağını biliyorum, dinliyorum.
Não creio que, seja lá o que quiser, vá para além de nós dois. Diga.
Teşekkürler George. Karımın karşı çıkmayacağını düşündüm.
Imaginei que a minha mulher não se oporia.
Asla yürüyüşe çıkmayacağız, tamam mı?
Nunca mais vamos passear, sim?
Artık yürüyüşe çıkmayacağız, tamam mı?
Nunca mais iremos passear.
Bu bizim kuralımız ve dışına çıkmayacağız.
É a nossa regra, e vai ser respeitada.
Kürsüye çıkmayacağım.
Não vou depor.
Tatlım, muhtemelen bir sorun çıkmayacağını söylemiştim.
Amor, já disse que não haverá problema algum.
Ne o, çıkmayacağından mı korkuyorsun?
- O que foi está com medo?
Bunu daha önce hiç kimseye anlatmadım, o yüzden duyacaklarının asla bu odadan dışarı çıkmayacağına dair yemin etmelisin.
Isto é algo que eu nunca contei a ninguém. Por isso tem que me jurar que tudo que ouvires não passa deste quarto.
Bu iyice anlaşılmalı ve anlatacağım hikayeden harika bir şeylerin çıkmayacağı da.
Isto tem de ser muito bem entendido senão de nada servirá a história que estou prestes a relatar.
Çıkmayacağım.
Não.
Gezinti, gezinti Gezinti benim yıkımın olduğundan... Bir daha seninle gezintiye çıkmayacağız güzel bayan...
Vaguear, uma vez que vaguear tem sido a minha ruína espero não mais vagabundear Consigo linda donzela.