Öderim translate Portuguese
1,596 parallel translation
13 numaralı evde yer, içer, uyurum tüm telefon faturalarını, vergi faturalarını, belediye hizmet faturalarını öderim ve burada mı yaşıyorum yani?
Comer, bebo e durmo, na casa número 13... e eu pago tudo o que é contas de telefone, notas fiscais e contas municipais... e eu moro aqui?
Sonra borcumu sana kazançtan öderim.
Depois tiras dos lucros.
Ben öderim.
Eu pago.
Sana öderim, sadece yap.
Eu pago-lhe, faça só isso.
Ben öderim, o kazanır.
Eu pago, ela ganha.
ben öderim.
Eu pago isto.
Ben öderim.
Eu vou pagar por isso.
Sana parasını öderim.
Tenho de retribuir.
- Size fazladan 2 dolar öderim.
- pago $ 2 extra.
Diğer taraftan... eğer şu morluk hakkında konuşmak istersen... seni dinlemek için dakikasına bir dolar öderim.
Pelo contrário, se quiseres falar sobre esse papo, pago um dólar por minuto para te ouvir.
- Eğer uygunsa öderim.
- Se for quase justo, pago.
Ahırdakilere söyle atın parasını ben öderim.
Diga-lhes que eu pago o que devo.
Ablan da seninle gidiyorsa, Arnard'a söyle atının ücretini ben öderim.
Se a tua irmã for contigo, diz ao Arnard que pago o cavalo dela.
Psikiyatr mı? Gitmeye karar versen parasını cebimden öderim.
Se te passasse pela cabeça ir a um psiquiatra, eu própria pagava.
- Ben öderim.
- Eu dou a gorjeta.
- Ben öderim.
- Eu deixo a gorjeta.
Eğer tatmin olursam sizinle yarı yarıya öderim.
Se ficar satisfeita, eu irei considerar pagar metade.
"Yarım milyon öderim" dedim.
Disse-Ihe que ia comprar o quadro por 500,000.
İkna olursam sizinle yarı yarıya öderim.
Se eu ficar satisfeita, considerarei pagar a metade que falta.
Ama bedelini öderim.
Posso fazer com que valha a pena.
Umarım, bunu geri öderim.
- Acho que salvei, não foi?
- Sana 20 dolar öderim.
- Pago-te $ 20.
Dükkanın piyasa değeri neyse onu öderim.
Pago o valor de mercado pela propriedade.
Carla'ya et benimin ameliyat edilemez olduğunu söylersen, sana 10.000 $ öderim.
Vou directo ao assunto. Diz à Carla que o meu sinal é inoperável, e eu pago-lhe dez mil dólares. Turk!
- Ben öderim.
- Pago o teu apartamento.
O silahlara ne verdinse iki katını öderim.
Pago o dobro do que desembolsaram pelas armas.
Ben öderim.
Eu pago isto lá à frente.
Beni bir ATM'ye götürürsen, sana paranı öderim.
Só se me levares a um Multibanco para eu te pagar!
Ne kadar istersen öderim sana.
Pago-lhe o que quiser.
- Yürü, ben öderim.
- Vai, eu pago isto.
Bunu öderim, kazalar için sana üç bin vereceğim.
Cubro isto e dou-te três mil para o que precisares.
Ben öderim dedin.
Disseste que pagavas.
Ortaya çıkar, para ister. Karşılığını ister, ben de öderim ve o gider.
Ele ameaça-me, eu pago-lhe... e ele vai-se embora.
Yani, sana faizi ve her şeyiyle geri öderim.
Eu pagar-te-ia com juros e tudo. Eu...
Gerekirse faizini de öderim.
E pago juros, se for preciso.
Altın bulduğumda geri öderim.
Pago-te quando acertar no sítio.
Kayıp malın parasının tamamını öderim.
Pagarei todos os bens perdidos.
- Er ya da geç, öderim.
Eu sempre pago, mais cedo ou mais tarde.
Kırdığı bir şey varsa seve seve öderim.
Se ela estragou alguma coisa, eu pago.
NasıI öderim...
Como é que eu...
Her şeyi öderim.
Eu vou...
Maaşınızı kakaoyla öderim.
Até pagar-lhes-ei os salários com grãos de cacau se quiserem.
- Sana fazladan öderim.
Eu pago horas extra! Não!
Bunun bedelini öderim.
Vai valer-lhe a pena. Está a ver o que tenho?
Bedelini öderim.
- Eu pago-tos.
Kazanırsan ben öderim.
Mas se for um homem dado ao jogo...
Umarım, bunu geri öderim.
- Espero poder compensar-te.
- Tamam, ben öderim.
- Eu pago.
- Ben öderim dedim.
- Eu disse que pago.
Ben öderim.
Vamos embora.
- Pencerenin parasını öderim.
Eu pago a janela. - Chama a Polícia.