Ölene kadar translate Portuguese
1,686 parallel translation
Diğerlerinin kaçabilmesini sağlamak için, neredeyse ölene kadar dayak yedi.
Ele foi espancado quase até à morte para os outros poderem sair.
Tanrılar şahidim olsun ki ölene kadar başkasını sevmeyeceğim.
Tenho os deuses como minhas testemunhas, Não amarei mais nenhuma outra, até ao dia em que morra.
Vanessa'yı kazadan sonra ölene kadar hiç gördün mü?
Viu a Vanessa depois do acidente e antes da sua morte?
Evet, bu kadınları ölene kadar yavaş yavaş kestiler. Ölmeleri yaklaşık bir haftalarını aldı.
Sim, ele mutilou lentamente estas mulheres até elas morrerem...
Bugün yaptığın dövüşler... Ölene kadar devam etmek zorunda olduklarındır zaten.
As lutas que tens hoje são exactamente as mesmas que vais ter até morrer.
Gerekirse ölene kadar onu bekleyeceğim.
Ficarei à espera até morrer, se for preciso.
Annen ölene kadar olmaz.
Só quando a tua mãe morrer.
Ölene kadar.
Até ele morrer.
ÖLENE KADAR BİRLİKTE "Çakana kadar birlikte."
Até que os caralhos nos separarem.
Ben gidiyorum ve bu ikisi sıcaktan ölene kadar burada yanacaklar.
Vou espancá-los até à morte!
Tanıştığımız günden beri... ve seni ölene kadar seveceğim!
Desde o dia em que o conheci. Amalo-ei até morrer.
Ve sonra da ölene kadar döveceğim.
E depois vou-te espancar até à morte!
Biz ölene kadar bitmeyecek.
Não, só acaba quando morrermos.
- Ölene kadar buradan kurtulamayacağız.
- Vamos morrer aqui. - Cala-te, Edward.
Seninle ölene kadar savaşırım kardeşim.
Sigo-te para qualquer parte, irmão.
Kaybedene ölene kadar işkence edeceğiz.
O que perder será torturado até à morte.
Ölene kadar her gün biraz müzik dinleyin.
É sobre fazer uma pequena música Todo dia até que você morra
Ölene kadar her gün biraz müzik dinleyin.
É sobre fazer uma pequena música Todos os dias até você morrer
Yalnızsın adamım ve kararların... ölene kadar sadece senin olacak.
Estás por tua conta. És dono de ti mesmo. As decisões que tomares agora são só tuas, e vão acompanhar-te até ao fim.
İhtiyaçlarını karşıladıktan sonra, kızı karnından bıçaklayıp kız ölene kadar kasaturalarını kızın karnında döndürüyorlardı.
Quando se fartavam, apunhalavam a moça no abdômen e moviam a baioneta ao redor do ventre até que finalmente morria.
Yedi arabanın karıştığı zincirleme kazada ölene kadar.
Sabes, antes dele morrer num choque em cadeira com 7 carros.
Ölene kadar polisliğini bırakmamış.
Um polícia até o fim.
Daha önce de söylediğim gibi, ölene kadar savaşmaktan yanayım ama tercihen "ölene kadar" kısmını içermeyecek bir plana ihtiyacımız var.
Já o disse antes, sou a favor de lutarmos até à morte, mas precisamos de um plano, preferencialmente um que evite a parte de "até à morte".
Çocuklarımızın biz ölene kadar seks yapmalarını.. İstemeyiz.
Temos esperança que os nossos filhos só tenham relações sexuais depois de estarmos mortos.
Yemek düğmesi yerine ölene kadar haz düğmesine basan deney fareleri gibisin. Ne demek istiyorsun?
És uma daquelas cobaias que prime o botão de prazer em vez do botão de comida, até morrer.
Kan kaybından ya da şok geçirip ölene kadar bunu tüm vücudunda kullanırım.
Vou furar-te o corpo com isto, até morreres de choque ou hemorragia.
Vücudu ısınıp ölene kadar ölmemiş demektir.
Ela só está morta quando estiver quente e morta.
Timsahlar, kurbanın etine dişlerini geçirir ve zihni iyice karışan avını boğulana ya da kan kaybından ölene kadar sağa sola savurur.
Os crocodilos mordem a carne da vítima e rolam... até que a presa desorientada sangre até à morte ou se afogue.
Siz ölene kadar da durmayacak.
E ele não vai parar até que estejas morto.
Sen ölene kadar durmayacak!
Não vai parar até que esteja morto!
Ölene kadar ben mi beslicem onu?
Terei de alimentá-lo a vida toda?
Ölene kadar ağrısı daha da artacak.
A dor vai piorar até ele morrer.
Maharaca falan değilim, en azından dedem ölene kadar.
Eu não sou o que dizes. Tecnicamente, só quando o meu avô morrer.
Babam "Ölene kadar bilemezsin" derdi.
Como meu pai dizia : "Você nunca sabe a hora, até ela chegar."
Ya yaralarınız mikrop kapacak ya da vücudunuz yaralarınızı artık kapatamayacak ve ölene kadar kan kaybedeceksiniz.
As suas feridas vão infectar, o seu corpo não poderá cicaterizar todas as feridas, e você perderá, todo o seu sangue.
2006 yılında ölene kadar işçi hareketinin önde gelen üyelerinden biri oldu.
Mais tarde, foi Ministro da Justiça e um proeminente membro do movimento trabalhista norueguês, até à sua morte em 2006.
Kolbein Lauring, savaştan sonra Max Manus'un ofis araçları satan şirketinde çalıştı ve 1987 yılında ölene kadar gözden uzak ailesiyle birlikte yaşadı.
Kolbein Lauring trabalhou na empresa de materiais de escritório de Max Manus após a guerra, e teve uma tranquila vida em família, até à sua morte em 1987.
Artık ölene kadar burada çalışmaya hazırım.
E agora estou pronto para trabalhar aqui até morrer.
Enrahah'ı ölene kadar unutmayacaksın ve ben de işimi yapmış olacağım.
Lembra-se Enrahah até ao dia que morra, aí eu terei feito o meu trabalho.
O ölene kadar, barış falan olmayacak.
Não haverá qualquer reconciliação, até que ele esteja morto.
Ölene kadar kanamanın asla durdurulamaması.
Se me corto sangro sem parar.
Ya da ben ölene kadar, tabii, sonrasında büyü, bir nevi, kendi kendini söyler.
Ou até eu morrer, claro, e ai ele mesmo meio que falará por si.
"Ölene kadar tecavüz" dizisini üstlenmeni istiyorum! ve "Sana veririm" in 6 ve 7. bölümünü de yaparsın.
Quero que faças a sequela do'Violar até eles caírem'e o'Toca-lhes até adormecer'parte 6 e 7.
Pişmanlıklarını biriktirip eski bir yara gibi ölene kadar üzerinde taşıyacaksın.
Se acumulares arrependimentos, ficam marcados em ti, como feridas antigas.
Herrmann ölene kadar senden başka kimseyle sahneyi paylaşmadı.
Herrmann e todos com quem dividiu o palco acabaram mortos, - menos a senhora.
Ta ki hepiniz olene kadar!
Até que todos vocês estejam mortos!
Olene kadar!
Estejam mortos!
Ölene kadar ateşe etmeye devam etti.
Obrigado
Ben ölene kadar.
Até eu estar morto.
- Ölene kadar.
- Para sempre.
Kendi başıma ölene kadar bile içemiyorum.
O pai chegou!