Ölümsüzlük translate Portuguese
370 parallel translation
Bu belge benim ölümsüzlük biletim olur.
Este documento será o meu bilhete para a eternidade.
Ölümsüzlük uğruna ne feda etsek azdır.
Não há sacrifício grande de mais para se tornar imortal.
Ölümsüzlük!
Imortalidade?
Bazıları buna "ölümsüzlük" der.
Algumas pessoas chamariam de imortalidade.
Siz bana şu sözde ruhunuzu teslim edin, ben de size karşılığında ölümsüzlük vereyim.
Você me dá a sua chamada alma, E eu Lhe dou a imortalidade.
Ruhum karşılığında bana ölümsüzlük verdi.
Ele me deu a imortalidade em troca da minha alma.
Bay Cadwallader ölümsüzlük bahşediyor, adamcağız da karşılığında ruhunu...
Sr Carl Wallagher oferece a imortalidade e o homenzinho fornece a sua alma
Kiliseye ölümsüzlük vaat edilmiş.
A Igreja foi prometida a imortalidade.
Ama kilisenin var, çünkü kaderinde ölümsüzlük var.
A igreja deve preocupar-se porque ela não morrerá.
Sanırım ölümsüzlük fikri çok istenen bir şey olduğundan.. herkesin hayatında belirli bir yeri vardır.
Chega o momento na vida de todo homem em que a imortalidade se torna um desejo.
Ölümsüzlük.
A imortalidade.
- Pek önemli bir şey değil. Sadece ölümsüzlük.
Só a imortalidade.
İnanın bana Kaptan, ölümsüzlük fazlasıyla sıkıntıdan ibaret.
Acredite, Capitão, a imortalidade é uma monotonia.
Ölümsüzlük olmayacak.
Não haverá imortalidade.
Gerçek bir ölümsüzlük.
É praticamente a imortalidade.
Ölümsüzlük yok!
Nem imortalidade!
Aslında, ölümsüzlük- - Faust'un problemi.
Em essência, a inmoratalidad. O problema de Fausto!
Ama ölümsüzlük elde edilebilir.
Mas a imortalidade pode conseguir-se.
Biz kutsal dağa saldırmak ve oradaki bilgelerin ölümsüzlük sırrını çalmak için güçlerimizi birleştirmeliyiz.
Nós devemos unir as nossas forças para assaltar a montanha sagrada e roubar o secreto da imortalidade aos seus sábios.
Ölümsüzlük geçip giderken.
Que trazem muito peixe.
Maya. Daha önce ölümsüzlük hakkında bir şeyler söylemiştin. "Psychonlar onlara ölümsüzlüğü verdi." Nasıl?
Maya, falaste sobre a imortalidade.
Zaten yaşlı olanda ölümsüzlük boşa gitmiş olur değil mi?
Bem, a imortalidade é um desperdício nos velhos, não é?
Zihinsel telepati. Zamanda yolculuk. Ölümsüzlük.
telepatia mental viagens no tempo imortalidade até mesmo o Pai Natal.
Ölümsüzlük için Mısır'lıların yaptığı gibi değil.
Não como os egípcios, para tentar a imortalidade.
Ölümsüzlük mü?
A imortalidade?
Göklerde sürekli bir ölümsüzlük mevcuttur.
Lá em cima nos céus estava uma metáfora da imortalidade.
Biz şairler ölümsüzlük için can atarız, bilirsin.
Nós poetas ambicionamos a imortalidade, sabe?
Ölümsüzlük ve nihai gerçek ; benlikte, bireysel aklın içinde.
É o ego, a mente individual, que contém a imortalidade e a verdade final.
Bu ölümsüzlük.
É a imortalidade.
Ölümsüzlük.
Imortalidade.
Ölümsüzlük, Chatterley ismiyle aynı olmalı.
Imortalidade tem que ser o nome, Chatterley.
Bir ağacın aşkı dışında ölümsüzlük yoktur.
Não há imortalidade como o amor de uma árvore.
"Sadece kendimiz ve ölümsüzlük, ama taşıyıcı durdu".
Na carruagem cabiamos so nos... e a imortalidade.
Sihirli "ölümsüzlük" kelimesini kullanmayacağım ama uzun ömürlülüğün uykuyla bir ilişkisi olduğu...
Não vou usar aquela palavra mágica "imortalidade"... mas longevidade é algo que deve ser....
Bırak, ölümsüzlük içeri girsin.
Mandem entrar o infinito.
Nobel ödüllü Profesör Dr. Victor Kuppelweiser. Bay Kuppelweiser'a stüdyomuza hoşgeldin diyoruz. Ölümsüzlük demek abartılı olur.
E aqui está o homem que inventou a imortalidade, o ganhador do Prêmio Nobel, Professor Dr. Victor Kuppelweiser.
Ölümsüzlük bunun üzerine olsun
Imortalidade bafeja esta
Ölümsüzlük testi.
O teste da imortalidade.
Efsaneye göre ruhunu önünkiyle birleştirirsen ölümsüzlük kazanırsın.
A lenda diz que se ligares a tua alma à dele ganhas a imortalidade.
İlahi ölümsüzlük yemeği, kutsal ölümsüzlük yemeği, sığır etinden ölümsüzlük yemeği.
Framboesa do céu, framboesa celestial e bife de framboesa.
Sadece biz ve ölümsüzlük bir arabanın içinde.
" Na carruagem, somente nós e a imortalidade.
Ölümsüzlük İçeceği
A BEBIDA IMORTAL
Bu piç sonsuza kadar yaşamak istemiş, ve burası da ölümsüzlük laboratuarı.
Esse bastardo queria viver para sempre... E este é seu laboratório de imortalidade.
Dr. Jack, bana ölümsüzlük vaad edilmişti!
Dr. Jack, prometeram-me a vida eterna!
Bana ölümsüzlük vaad ettin, ama onu şu tatlı kadına verdin.
Prometeste-me a vida eterna, mas dá-la à mulher bonita.
Ölümsüzlük senin ellerinde, oysa beş önemsiz dakika istiyor.
Tem a eternidade nas suas mãos, ela pede-lhe cinco míseros minutos. Vá lá!
Reenkarnasyon... Yeniden yapılanma, ölümsüzlük.
A técnica da imortalidade, que... não pode ser alcançada por nenhum ser humano.
Ben bir ölümlüydüm... sen bana ölümsüzlük öpücüğünü verene kadar.
Eu era mortal até tu... me dares o teu beijo imortal.
Ölümsüzlük karşılığında ödenen ufak bir bedel.
É um preço pequeno a pagar pela imortalidade.
Öne sürünün, ölümsüzlük arayanlar.
Rasteja até aqui, tu que procuras a imortalidade!
Ölümsüzlük istiyorum.
Quero a imortalidade.