Önümüzde translate Portuguese
1,592 parallel translation
Bizim önümüzde ona çıkma teklif ediyorsun.
Vais convidá-la para sair à nossa frente?
Önümüzde hip-hop olayı var.
Então temos o tal evento de Hip-hop aproximar-se.
Geriye dönünce, hemen önümüzde, bir şey yok... Biz görmüyoruz.
Olhando para trás, imediatamente à nossa frente está a morte... nós não a vemos.
You eyaletinin 350 mil ötesinde, Khitan sınırı hemen önümüzde.
A fronteira com Khitan é logo à frente. De verdade?
Önümüzde - 4 hafta var.
Temos 4... 4 semanas.
Önümüzde 15 uçak var. 30 dakikalık bir gecikmeyle kalkacağız.
Temos 15 aviões à nossa frente para descolar, por isso teremos um atraso de cerca de 30 minutos até estarmos no ar.
Önümüzde dört uçak var.
Estamos em 4º lugar para descolar.
Gerçekten de yarın önümüzde büyük bir gün var.
A sério, temos um dia grande, amanhã.
Başlayalım o zaman. Önümüzde fethedilecek bir dünya var.
Temos um mundo para conquistar.
Hemen önümüzde.
Mesmo ali.
Tam önümüzde.
Ali mesmo à nossa frente.
Hemen önümüzde bu yaşlı adam bekliyordu.
Estava lá um tipo velho... mesmo na fila à nossa frente.
Kendi cevaplarımızı bizim için önümüzde duran küçük güneşli bir yol... olmadan kendi yabaniliğimiz içinde kendimiz bulmalıyız.
Cabe-nos encontrar as repostas e o caminho a seguir na nossa vida, sem que no-lo apontem de antemão.
Direniş ana kampı. Hala önümüzde bir kilometre var.
A base da resistência fica a um quilómetro de distância.
Düşman tam önümüzde, hızla yaklaşıyoruz!
Nave-base em rota de colisão, aproximamo-nos rapidamente.
Önümüzde, vaki olmamış aileler, doğmamış ruhlar arkamızda atalarımız...
Pela frente, família por constituir, almas por nascer... Atrás de nós, antepassados que se sacrificaram.
Tom... önümüzde çok zorlu günler var, bir sürü değişim.
Irá haver muitos dias difíceis, muitas mudanças.
Ba'al'in gemisi tam önümüzde olmalı.
A nave de Ba'al deve estar adiante.
Önümüzde zorlu bir görev var, ama imkansız değil.
A nossa tarefa é desencorajadora, mas não é impossível.
Önümüzde gelecek sezon var sanmıştım.
E depois pensei, há sempre o próximo ano.
Eşinin I.R.A'sı ve onun emekliliğini göze alınca önümüzde 240 ayımız kalıyor.
Incluindo o plano de reforma da mulher e a pensão dele, Nós vamos pedir 240 meses.
Bildiğin gibi saklı olan şeyler aslında önümüzde durur.
Sabes, aquela cena de se esconder à vista de todos.
Önümüzde olmalı.
Deve estar mesmo à frente.
Onlardan yardım istedim. Demek istediğim, önümüzde kazanılacak bir genel seçim var.
Ainda temos de ganhar as eleições gerais.
Önümüzde durma hakkı kazandın.
O senhor mereceu o direito de estar connosco.
Omashu'ya bugün ulaşmak istiyorsak önümüzde uzun bir yol var.
Ainda temos muito que andar se quisermos chegar hoje a Omashu.
Daha gençken ve önümüzde uzun bir hayat varken.
De quando éramos jovens e o mundo ainda estava à nossa frente!
Neredeyse bizim önümüzde gidiyor.
Ele está praticamente nos passando pra trás!
Küçük ölü köy önümüzde.
Vila esquecida, bem à frente.
Evrimin önümüzde bize neler göstereceğini görmek için sabırsızlanıyorum.
Mal posso esperar para ver o que a evolução vai fazer a seguir.
Şemaya göre yaklaşık 60 metre önümüzde bir bölme var.
As imagens da estrutura mostram que há uma câmara Cerca de sessenta e um metros debaixo de nós.
Ba Sing Se'ye varmak için önümüzde hiçbir engel kalmadı.
Agora é caminho livre até Ba Sing Se. Não.
Bir barı arkasındaki dar sokaktayız Önümüzde standarlara uygun bir çöp bidonu var.
Estamos num beco atrás de um bar, em frente de um contentor tamanho normal.
- Hemen önümüzde olmalı.
Deveria estar bem na nossa frente.
Sarışın tam önümüzde.
A loira está mesmo à nossa frente.
Günün o kadar saati boşa geçti, önümüzde uzun bir yol var.
Ainda era cedo, e ainda havia muita estrada para fazer.
Önümüzde ne olduğunu görmeden başladık bir yolculuğa... Romdeau'dan beraber kaçtığımız o anda.
Não conseguimos vê-lo mas a partir do momento que partimos de Romdo que entrou em movimento.
Tam önümüzde olmalı.
- Deve ser em frente.
Önümüzde uzun bir yürüyüş var.
Espera-nos uma longa caminhada.
Önümüzde dört sınav var. Hepsinden C ve üzeri not alsam bile geçerim.
Há mais quatro testes, se tiver 3 ou mais em todos eles, passo.
Tam önümüzde olmalı.
Deve estar mesmo aqui em frente.
Aslında bizim önümüzde defalarca çıplak dans etmişliğin var.
De certeza que já danças-te nua à nossa frente muitas vezes.
Adam haklı. Uğursuzluk yok. Önümüzde uzun bir gece var.
Temos uma grande noite à frente.
Önümüzde olan bazı pratik çözümleri tartışmak isterim çünkü bazı çözümler var. Böylece uzlaşabiliriz.
Gostava de falar dos assuntos práticos que se impõem, e há alguns, para podermos chegar a um compromisso...
Önümüzde.
Essa mesma.
önümüzde bir köpek dövüşü var çünkü Xavier tam bir ikinci yarı takımı. Bizden ayrılmayın...
Fiquem por aí.
Al-Hayy tam önümüzde çocuklar.
Recebido.
Al-Hayy önümüzde!
Preparem-se para abastecer.
Tesis hemen önümüzde.
A construção é logo a frente.
Öyleyse, önümüzde uzun bir gece var, ne hakkında konuşmak istersin?
É por isso que não respondo mais a perguntas sobre relações entre raças. Temos uma noite pela frente. Do que queres conversar?
Önümüzde zor bir maç var.
Vem aí um jogo duro.