Ülkemizin translate Portuguese
363 parallel translation
"Uzun ve ciddi incelemeler sonucu... sevgili ülkemizin çıkarı için en iyi çözüm olarak... yarı yarıya anlaşmayı öneriyoruz."
"Após longa e cuidada análise, " sugerimos, no interesse do nosso amado país, " um acordo 50-50 como melhor solução.
Kafelerde, gece kulüplerinde ülkemizin itibarını lekeliyorlar.
Destroem o bom nome do nosso país em cada café e clube nocturno.
Biraz önce başbakan radyoda ülkemizin savaşa girdiğini duyurmuş.
Foi anunciado via rádio, pelo primeiro-ministro que o nosso país está em guerra.
Böyle biri ülkemizin en yüksek mahkemesinde çalışamaz.
Não podemos deixar um homem destes ocupar um lugar tão importante.
Ellen Whitcomb bugün sizlere, ülkemizin karşı karşıya olduğu bu krizde hayati bir rol almamız hususundaki büyük yükümlülüğümüzü işaret etti.
Ellen Whitcomb salientou esta tarde... a profunda obrigação que temos de tomar parte activa... nesta crise que assola o nosso país.
Sadece biz ve hayatlarımız değil, ülkemizin geleceği de söz konusu.
Não somos apenas nós, as nossas vidas. É a vida do nosso país.
Eminim ki, bu silah savaşın sonlanıp, barışın gelmesinde ve ülkemizin tekrar birliğinde büyük katkı sağlayacaktır.
contribuirá para a vitória final e vai trazer paz e unidade para o país.
Bugün, ülkemizin her bölgesine, her şehrine her köyüne haberciler yolladım.
Hoje, enviarei mensageiros a todos os pontos do nosso país, para todas as cidades e aldeias.
Bu yüce Dükü, şanlı ülkemizin kraliyet tahtına oturtma konusunda Lord Hastings'in desteğini almak kolay değil.
Não é empresa fácil trazer o senhor de Hastings para colocar este nobre Duque no régio trono desta afamada ilha?
"Bu evrağın sahibi Çin'in sınırsal bütünlüğünü korumakla sorumludur ve gerekirse ülkemizin coğrafi sınırlarının içinde veya dışında koruyucu önlemlere başvurabilir."
"O portador tem o direito e o dever de conservar a integridade da China usando medidas preventivas, se necessário para manter as fronteiras geográficas da República."
Güzel yıldız muhteşem dişlerini göstererek pizzayı ısırıyor ve İtalya'ya özgü renkleri ve tadıyla ülkemizin yaşama tutkusunu sembolize eden yiyeceğin tadına bakıyor.
Mostra magníficos dentes e morde o típico e saboroso produto italiano que com as suas cores vivas e cheiro resume a vontade de viver do país.
Arkadaşlar, farkında değil misiniz bu kanun yüzünden ülkemizin en önemli üniversiteleri eyaletimizden gelen öğrencilerin adaylıklarını kabul etmeyecek? !
Pois bem, amigos as boas universidades do país não aceitaram os nossos estudantes e todos os estudantes do nosso estado por culpa dessa lei?
Büyük ülkemizin kendi insanları konuşacak.
Todas as pessoas desta gloriosa terra acabará ouvindo sua voz.
Daha evvel ülkemizin tarihinde dile alınmamış sözler duyacaksınız.
Ouvirá palavras nunca antes ditas na história do nosso país.
Dürüst ve çalışkan Amerikalılardan oluşan böyle bir meclisin sevgili ülkemizin Kongre'sine vekil olmak hakkını bir adamı öldürmüş olmasına dayandıran birini aday olarak göstermesi mümkün olabilir mi?
Será possível que um corpo tão representativo de americanos honestos e trabalhadores apoie um candidato ao Congresso do nosso amado país, cuja única pretensão à investidura é ter morto um homem?
Kısa bir süre önce bu adam büyük ve şanlı ülkemizin önde gelen beyin cerrahlarından biriydi.
Há pouco tempo, ele era o mais afamado neurocirurgião deste grande e glorioso país.
Ve şimdi sizi, Sayın Valimizin ülkemizin başkentinden yapacağı Ulusa Sesleniş yayınına bağlıyoruz.
E agora, vamos para o Capitólio, onde a Sua Excelência, o Gobernador está a falar desde a sua residência oficial.
Öncelikle, hükümetimiz ile yaptığımız çalışmalar sonucu ülkemizin birinci derece afet bölgesi olmasına karar verdik.
Desde agora, em conjunto com o Governo federal, declaro este Estado área de desastre.
Belki de Büyük Kızıl'ın bizimle dalga geçtiğini ve o komünistlerin bu soğuk savaşta ülkemizin küçük düştüğü bir başka olaya daha güldüklerini düşünüyorsunuzdur.
Talvez até achem que o Big Red nos tenha feito de parv os e que os comunas estão a rir de mais uma humilhação, a acrescentar às muitas passadas pelo nosso país, na Guerra Fria.
Bu Başbakan ülkemizin savunma sırlarını sattı.
Que o Presidente vendeu o segredo da nossa defesa.
Bayanlar ve baylar, vatandaşlarım ülkemizin Başbakan'ı Sinyor Gustavo Alfredo Fortuna'yı sunmaktan onur duyuyorum.
Senhoras e senhores, meus compatriotas, tenho a honra de apresentar Señor Gustavo Alfredo Fortuna, o Presidente do nosso país.
Eşim, ülkemizin geleneksel rahibelerinin soyundan geliyor.
A minha esposa é descendente das sacerdotisas da nossa terra.
Büyük ülkemizin bağımsızlığı ve özgürlüğü için savaşmayı reddetti.
Recusou a oportunidade de lutar pela a liberdade e independência do seu grande país.
Fransa'daki yenilgi ülkemizin de tamamen yenilmesine yol açacaktır.
"a derrota em França, envolverá a final, completa..." "e irremediável derrota deste país."
Willie, ülkemizin müstakbel babasını gördün mü?
Viste o futuro pai do nosso país?
Din ve Monarşi ebedi ülkemizin iki dayanağıdır ve Batı Hristiyan uygarlığının.
A religião e a monarquia são os dois pilares da pátria... e da nossa civilização cristã ocidental.
Sanki ülkemizin uzun saçlı dinsizler ve bağımlılarca işgal edilmesi yetmiyormuş gibi.
Como se já não bastasse este país ser invadido por guedelhudos, por ateus, e drogados de sexo indefinido!
Şimdi silahlı güçler üzerinde kuşku yaratmak istiyorsunuz, ülkemizin yegane sağlıklı unsurları.
Agora quer pôr em causa as Forças Armadas e a Justiça! As células ainda intactas deste país destruído pelos partidos e pelo parlamentarismo.
İşte ülkemizin amblemi olan çalı.
Isto é a acácia, o emblema da nossa terra.
- Sevgili ülkemizin gelecekteki düşleri için.
- General Mongo. General Mongo!
Ve ülkemizin özgürlüğü için savaşıyoruz.
E estamos a lutar pela liberdade do nosso país.
ABD zengin bir ülke olsa da..... San Marcos fakir bir ülke. Yardım karşısında ülkemizin size sunabileceği pek çok..... harika şey var.
Embora os EUA sejam um país muito rico e San Marcos um muito pobre, há muitas coisas boas que podemos oferecer ao seu país em troca de ajuda.
Özellikle bu zamanlarda, ülkemizin birliğe ihtiyacı olduğu ve... zafere bu kadar yakınken, hala bozguncuların sesini duyuyoruz!
No momento em que a Pátria está unida na certeza da Vitória, ainda se ouvem certas conversas derrotistas.
Peki ABD'ye izin verenler ülkemizin bağımsızlığı hakkında ne düşünüyor.
O permitiu expor o problema da independência do nosso país.
"Bu gece 5 Ağustos saat 24'te ülkemizin başkenti Moskova Orel ve Belgorod'ı kurtaran yiğit askerlerimizi selamlayacaktır."
"Hoje, às 24 horas do dia 5 de Agosto, " a capital do nosso país, Moscovo, " irá saudar as valentes tropas que libertaram Orël e Belgorod.
"Sonsuz şan ve şeref ülkemizin özgürlüğü uğruna hayatlarını kaybetmiş kahramanların olsun."
"Glória eterna aos heróis que tombaram em batalha " a lutar pela liberdade do nosso país!
Büyük Akbar'ın hanedanından, ve binlerce yıl geriden gelen, ülkemizin dini sembolü, Pembe Panter ;
Desde a Dinastia de Akbar O Magnifico, e por mais de mil anos, .. o símbolo religioso da nossa nação, a Pantera cor de Rosa ;
Harika ülkemizin, Batı ovalarını istikrara kavuşturmak zorundayız.. .. ideallerimizin makul şekilde farkında olursak, tabi. Nasıl mı?
As pradarias do Oeste estão ligadas ao nosso grande país, se queremos realizar os nossos sonhos de grandeza...
* Katılıyorum ülkemizin vecizesine *
I share our country's motto
Hepimiz biliyoruz ki Araplar, ülkemizin 16 milyar dolarını kontrol ediyor.
Todos sabemos que os árabes controlam 16 mil milhões de dólares neste país.
Yitzhak, bu uçak kaçırma olayı ülkemizin işgal edilmesinden farksız.
Yitzhak, este sequestro, é como... é como sermos invadidos.
Fakat efendim, ben bir askerim ve bir asker olarak görevim doğru ya da yanlış olsa bile ülkemizin prensiplerini kendi fikirlerimin üzerinde tutmaktır.
Coronel, sou soldado, e como tal, é meu dever cingir as minhas ideias aos princípios do meu país, sejam eles bons ou maus.
Ama bunu affederek, şunu belirteyim ki... ülkemizin kanunsuz bölgelerinde geçen hayatı... hukukun işleyişi konusunda onu tamamen cahil bırakmıştır.
Mas desculpando isso, eu vou sugerir... que a sua vida nas partes mais remotas do nosso país... o deixaram completamente desconhecido com os processos legais.
Biz sadece asker değiliz, ülkemizin diplomatları sayılırız.
Olha, nós não somos meros soldados, somos embaixadores do nosso país.
Birkaç gün önce Başkan'a gittim... ve ona " Albayım,... ülkemizin o güzel kuzeydoğusunu ziyaret edeceğim... ve halkla buluşacağım.
Alguns dias atrás... fui ao presidente e disse-lhe : "Coronel",... "vou visitar o grande noroeste deste país"...
... ülkemizin başına bir Rus hükümeti mi geçsin yani?
Bryant, pleiteia por um governo soviético neste país?
Diğerleri gibi, ülkemizin de sorunları olacak.
E também teremos os nossos problemas, como os outros países.
Hapse girmem ülkemizin şu anda yapabileceği en iyi protesto olabilir.
É possível, que o nosso melhor protesto consista no meu aprisionamento.
Şiddet, ülkemizin hobisi mi oluyor?
A violência está a tornar-se o passatempo nacional?
Tam şu sırada ülkemizin üstünde, yörüngede.
Neste momento está em órbita sobre o nosso país.
Bu zorlu ilk ayları atlatmak... ve ülkemizin yeniden kalkınması için sağlam bir zemin hazırlamak istiyorsak... tüm gücümüzü tarımsal üretime adamalıyız.
Para sobrevivermos a estes difíceis primeiros meses, e para haver uma base sólida para voltarmos a desenvolver o nosso país, então devemos concentrar todas as nossas energias na produção agrícola.