Üniforması translate Portuguese
724 parallel translation
Kadın fanilası gibi üniforması olan.
Aquele que tina uma farda de flanela vermelha?
İki tutuklu subay üniforması giyip kaçmış.
Dois prisioneiros escaparam com fardas de oficiais.
Asker üniforması giyip sabunla yıkanıp, yatakta yatmak için mi?
Ser um soldado, vestir calças bonitas... ... lavar as orelhas com sabão e dormir numa cama?
Bir erin üniformasını giymen çok demokratik.
Que democrático da sua parte usar farda de soldado.
Ama söylüyorum, bir yüzbaşı üniforması almak sağlıklı değil.
Levar a farda do capitäo näo é saudável.
Güzel üniforması lekelenmez.
Não lhe suja o uniforme.
Şoförün üniforması kısaysa
Ao ver as fardas curtas Das condutoras
St. Louis Browns üniforması.
- É dos Browns de St. Louis.
Elbette ki berbat hale gelmiş sırılsıklam üniformasıyla görünmek istememişti.
Sem dúvida, ele não queria aparecer sem altivez, com o uniforme molhado.
Onu nadiren üniformasıyla görüyorduk.
Raramente o via de uniforme.
Yoksa düşman üniformasını görmemek bize bunu unutturuyor ya da onu tanıma isteği mi uyandırıyordu?
Era para nos poupar de ver o uniforme do inimigo, ou para o esquecermos, e para nos habituarmos à sua pessoa?
Üniformalıyım! Emekli üniforması giyiyorum!
Estou com uma farda perfeita, a de um cavalheiro reformado.
Biz düşman casusları değiliz! Bizler Kuzey üniforması içinde askeriz, efendim.
Não somos espiões, somos soldados com o uniforme da União!
Hepsi ABD Süvari Birliği üniforması giyiyor.
- Foi o que eu disse. Todos eles envergam o uniforme da Cavalaria dos EUA.
Üzerinde hala Coldstream muhafızlarının üniforması var, üstelik telefonu kullanabilirsin.
Ainda usa uniforme. E o telefone já está livre.
İzin için günün üniforması, mavi elbise.
O uniforme para o dia de licença é o azul.
Çoğunuz savaş üniforması giymiyorsunuz.
Muitos não têm equipamento de combate.
Sonra aileyi kiliseye götürüyor, üniformasını değiştiriyor..... ve kızını evlendiriyordu.
Teve que levar a família á igreja, tirar a farda e levar a noiva ao altar.
- Senin için endişeleniyorum Taza. Üzerinde asker üniforması var. Babam bundan nefret ediyor.
Olho para si e vejo o uniforme que é o que o meu pai mais odeia.
Savaş meydanında iki ordu düşünebiliyor musunuz üniformasız, tamamiyle çıplak?
Imagina dois exércitos no campo de batalha sem fardas, todos nus?
Fakat aslında ben onun üniformasına vuruldum.
Mas na verdade apaixonei-me pelo uniforme dele.
Sadece bir adam değil bir gecekonducu ve bir domuz yetiştiricisi Ama galiba bir zamanlar bir Yankee üniforması olan bir şey ilişti gözüme.
Não só é um posseiro e um sujo criador de porcos... mas acredito que detecto que foi um uniforme ianque.
Ülkenin üniforması.
É o uniforme do teu país.
Sen, ülkesinin üniformasını giyen.
Você, que usa o uniforme de seu país.
Gördüğün gibi, ben de kendi ülkemin üniformasını taşıyorum.
Você vê, eu uso o uniforme de meu país.
Binbaşı üniformasız geziyor galiba.
O Major não usa uniforme.
- Evet, üniformasıyla.
- Com roupa e tudo?
Buraya subay üniformasıyla gelirsin sanmıştım.
Pensei que estarias com o teu uniforme de oficial...
Her zaman onların Fontainbleau üniforması giyen birine yaraşır şekilde davranmasını sağlamalısın!
Está aqui para garantir que estão à altura de usar a farda do Fontainebleau!
Hemen arkasında, seferber olmuş doğruluk ve haklılık güçlerinin takip ettiği, albay üniforması ve beyaz atıyla ışıldayan bir savcı görüntüsü çağrıştırıyor.
Parece que o vejo a chegar, montado num cavalo branco todo galante em trajes militares aliadas a seu favor.
Görüyorum ki, 14. Piyade alayının üniformasını giyiyorsunuz.
Vejo-o usando a insignia da décima-quarta infantaria.
Bu soruyu cevaplamanın bir yolu var ama üniformasız ve serbest olmalıyım.
Só há uma maneira de responder a essa pergunta mas teria de estar sem farda e fora de serviço.
General üniforması giyiyordu.
Fardado de tenente-general.
1945'te onunla tanıştığımda üzerinde deniz subayı üniforması vardı.
A primeira impressão que se tem dele é a certa. Quando o conheci em 1945 usava o uniforme dos oficiais da Marinha.
Bu Kraliyet Hava Kuvvetleri üniforması oluyor.
Isto é uma farda da RAF.
Eğer şu tüfeği burnumdan çekmezsen bu olayı araştıracak olan mahkeme seni öyle bir çarpar ki, sonra tuvalet bekçisi üniforması bile giyebilirsen şanslı sayılırsın!
Se não guarda essa arma o julgamento deste caso será tão bombástico que terá sorte de usar a farda de empregado de casa de banho!
Onun üniformasını giyiyorsun ve seni dikkatle dinliyor.
- Que bom. Você veste Seu uniforme e O ouve.
Hâlâ üniformasını giyiyor, silahını kuşanmış hapishanden kaçıyor, kasabamıza saldırıyor ve evlerimize zorla giriyor.
Continua fardado, e note-se, continuando armado... invadindo esta pequena cidade, entrando na minha casa, fugindo da prisão, se acreditarem no nosso bom xerife.
Bir yarbay üniforması giyiyor olabilirim fakat aslında filonun bir amiraliyim.
Posso estar a usar o uniforme de um capitão de fragata, mas sou na realidade um almirante de armada.
Yine içeri girip hapishane üniforması giyerim, Gabrielle ya Gabby değil yalnızca... bir numara olurum.
Voltarei para trás das grades, a ver as guardas de uniforme, nao mais Gabrielle, ou Gabby, mas apenas um número.
Bu operasyon İngilizlerce başlatıldı. O nedenle İngiliz üniforması giyeceğiz.
Vamos por os uniformes Británicos -
- Bana uçuş üniforması bul.
Sim, senhor. - Você aí, traga-me um fato de voo.
Etienne, Marquise de Sade odasındaki bey, on iki somun ekmek ve bir izci üniforması istiyor.
Etienne, o cavalheiro do Marquis De Sade pede 12 pães de forma e uma farda de escuteiro.
Hatıra olarak birer Amerikan polis üniforması.
Sim, um uniforme da polícia americana á nossa medida como recordação...
Bu bacakla fazla dayanamayacağımı biliyorum, ama Kuzey üniformasını lekeleyen ve aşağılayan herkesi askeri mahkemeye götürmeye yetecek delilleri bulana kadar yaşamayı umuyorum.
Sei que esta perna significa que não viverei muito, mas rezo para conseguir ter tempo suficiente para levar a conselho de guerra todos aqueles que desmerecem e desonram o uniforme da União.
- İşgaI aItındaki üIkede AIman üniforması çaIınır mıymış?
Roubar uniformes Alemães, durante a ocupação! Por favor!
Bu yalan. Ulusal Özgürlük Komitesi üniformasını giyen her polisi işten çıkaracaklarını söylediler.
O Comité Nacional de Libertação anunciou que eles demitiram alguns policias que vestiram os seus uniformes.
Makine dairesi üniforması giyen biri.
Alguém vestido à mecânico.
Antonio hala denizci üniformasıyla.
O Cola e o Vanni, de calças pela primeira vez.
- Asker üniforması giyen herkes düşmanımdır.
Todo aquele que usa uniforme é meu inimigo.
Askerler üniformasız ya da eğitimsiz.
Estão convencidos que somos em maior número do que eles.