Ünite translate Portuguese
644 parallel translation
Çalıştığım ünite yakında gemiyle gönderilecek.
Estou em missão temporária. A minha unidade deverá embarcar brevemente.
Bu ünite Amiral Broderick idaresinde.
Esta unidade está sob o comando do Almirante Broderick.
- O ünite, Scott.
- O aparelho, Scotty.
Bu ünite, şahsım, galaksinizde böyle bir keşif kolunun parçasıydı.
Esta unidade, eu, fazia parte de um posto avançado na vossa galáxia.
- Kaçı yaşıyor? - 12 ünite iyi değil, 72'si işler durumda.
- 12 unidades avariadas. 72 bem.
Burada dört tane var ve dört ünite daha ısmarladık.
Temos aqui quatro unidades e já pedimos mais quatro.
Bu ünite çalışmıyor.
Este aparelho não funciona.
Bir ila dört arasındaki multitronik ünite tamamıyla başarılı olamadı.
As unidades multitrónicas da 1 até à 4 não foram totalmente bem sucedidas.
Ancak, bu ünite eskisine nazaran çok enerji sarf ediyor.
Mas esta unidade está a consumir mais energia do que antes.
Doktor, bu ünite bir insan bedeni değil.
Doutor, a unidade não é um corpo humano.
Anlayamıyor musunuz... bu ünite bilgisayar teknolojisinde bir devrim yaratıyor.
Não entende? A unidade é uma revolução na ciência informática.
M-5 multitronik ünite, Enterprise'ın kontrolünü üstlendi.
A unidade multitrónica M-5 assumiu o controlo da Enterprise.
Multitronik ünite motorlardan daha çok enerji sarf ediyor.
A unidade multitrónica está a drenar mais energia dos motores.
İnsan hayatını kurtarmak için bir ünite.
A unidade para salvar os homens.
Bu ünite hayatta kalmalı.
Esta unidade tem de sobreviver.
Bu ünite nihai başarı.
Esta unidade é o derradeiro avanço.
Bu ünite hayatta kalmalı ki, insan korunabilsin.
Esta unidade tem de sobreviver, para proteger o homem.
- Bu ünite öldüremez.
- Esta unidade não pode matar.
Bu... ünite ölmeli.
Esta... unidade deve... morrer.
Multitronik ünite de aynı durumda.
A unidade multitrónica dele está nas mesmas condições.
Bunu duyduklarında ünite faaliyete geçecektir, çok geç olacak.
O engenho será activado quando ouvirem isto e será tarde demais.
Plazma, tuzlu çözümleri ve hemostatik Altı ünite.
Plasma, solução salina e hemostáticos.
Doğumla doğanlar en fazla 5 ünite enerval alabilir.
Não são permitidos aos nascidos mais de cinco unidades de enerval.
Kanından iki ünite ve bir de plazma örneği istiyorum, ayrıca K vitamini verin ve her iki hasta için de komple kan testi uygulayın.
Quero duas unidades de sangue, mais plasma... e vitamina K para ele. E um exame completo ao sangue, para ambos os pacientes.
Endüstriyel kaynaklarla güneşten gelen radyasyonu elektriğe çevirmeye yarayan bir ünite.
A unidade essencial para converter a radiação solar em electricidade em termos industriais.
Tamı tamına 300,000 ünite aldım. Oh, David!
Foi muito, tomei 300.000 unidades.
- Kendine kaç ünite gama enjekte ettiğini söylemiştin?
Quantas unidades de gama é que injectaste?
Neredeyse iki milyon ünite.
Quase dois milhões.
Ve Isoldin'i damardan dakikada 6 ünite arttırın.
E aumente a dose intravenosa de Isoldin seis unidades por centon.
AP'miz olmalı ve onlar başlayamadan yatay ve 10 ünite yapılmalı.
Temos de ter o RX, lateral e 10 unidades dentro antes de começarem.
Tesirsiz iki ünite, biraz periferik salkım.
Duas unidades sem efeito, umas fases periféricas.
Dört ünite yola çıktı.
Estão quatro viaturas a caminho.
H tipi ünite finansal güney marketin orada yerleşiyor.
Tipo H unidade confirmado em Financial e South of Market.
7. ünite özel asistanları.
Unidade Sete, assistência especial.
Ona dört ünite oksijen verdik.
Neste momento está abaixo 4 atmosferas.
- Bu ünite bu binanın içerisinde mi?
- As instalações são no edifício?
Bu ünite çok doldu, ve bendeki veriler büyük bir şeyi gösteriyor.
Aquilo está a ficar cheio e o dados indicam uma coisa séria.
Bu kan A grubu. Bu kan grubundan, son iki günde, sadece bir ünite kan geldi.
Só tivemos uma unidade de sangue nos últimos dois dias.
Bugün yüzeyde 300 ünite var. Ne ünitesi? Kuppelweiser Radyasyonu.
É a razão pela qual as mulheres desceram para estas minas, e construíram a nossa cidade-estação.
Grubu ve uygunlugu, alti ünite.
Tipar o sangue, 6 unidades.
Unutma, o ünite için verdiğin depozito hâlâ bizde.
Lembra-te, ainda temos o teu depósito naquela unidade.
Ama o olmadan, ünite bir işe yaramayacaktır.
Ele não iria fazer muito sem isso.
Bir kullanılmış, iki yeni ünite sattım.
Vendi dois novos, um usado.
Beraber yaşayan bir aile tarafından oluşturulan sosyal ünite.
Unidade social formada por uma família a viver junta. Sim.
- İyi ama nasıl? Arızalı ünite A-2 kanalının 200 metre altında
Estamos perdendo o confinamento do feixe.
Bir dış ünite. Size bahsettiğim deney.
Se o fecharmos, custará outros quatro meses para recuperá-lo.
Temel ünite endüstriyel bir oto mekanizma. Bir kaç yıl önce birini kurcalamaya başladım. Sonuç bu.
Cada vez que realizem uma tarefa que não têm feito antes, o microreplicador criará novos circuitos na memória.
Dış ünite bir kez bozulunca bir daha kullanılamaz.
Parece que soubesse quando devia sair.
Ara birim arızası bugün saat 1150'de dış ünite bağlantıyı yakan güç artışını gerçekleştirdiğinde oluştu.
O agradeço. Quero que saiba que admiro muito o trabalho que tem feito.
Dış ünite saat 1340'ta otomatik tamir işlemi başlattı.
Tinha razão, sempre vou muito rápido.
İyi ki dış ünite arızalanmış.
"O circuito de interface foi reparado."