Üniversite translate Portuguese
2,471 parallel translation
Bir üniversite öğrencisi.
Uma estudante?
Sonra bir de üniversite mönüsü olacak. Westwood'dan evlerine dönen genç ve kibar öğrenciler için.
Depois disso, servi uns universitários, todos estes jovens finos a voltar de Westwood.
Tanu, üniversite bitti.
Tanu, a universidade acabou.
Hayır. Bürokratik engellere ve üniversite politikasına takıldı,...
Não, fiquei presa na burocracia e na politica da faculdade, e....
Klimasız ortamda kalmak... Sanki yeniden üniversite yıllarına döndüm.
As pilhas de livros e não ter ar condicionado... foi como na faculdade.
Yani bir üniversite öğrencisinin elini kolunu sallayarak girip taşı alabileceği bir yer değil.
Não é exactamente uma localização principal para um miúdo da faculdade para chegar lá e agarrá-la.
Olay şu baba, eğer başvurumu erteleyip tekrar Oxford'a başvurursam... muhtemelen Bristol'daki kontenjanımı kaybederim. Bristol de iyi bir üniversite ama rüyalarımdaki üniversite değil.
O que acontece, pai, é que eu posso tentar outra vez, no ano que vem, mas se adiar e tentar em Oxford, perco a minha vaga em Bristol, que é uma boa universidade, mas não é o meu sonho.
Oxford, Missisipi'de gerilim sürerken, James Meredith bir grup federal polis eşliğinde üniversite kampüsüne geldi.
A tensão está tão alta quanto a temperatura em Oxford, Mississípi, quando James Meredith, acompanhado por um contingente de policiais federais, chegou ao campus da universidade estatal.
Şimdiki hastam bir üniversite öğrencisi.
O meu paciente atual é um estudante universitário.
Rosie üniversite başvurusu yapacakmış.
A Rosie disse que vai concorrer à faculdade.
Medya üzerine bir üniversite tezi gibi.
Parecem dissertações de Ciências da Comunicação. Faço-me entender?
Bir üniversite profesörünün verebileceği en iyi tavsiye bu mu? Şu an için en iyisi bu.
É o melhor conselho que um professor consegue dar?
Sanki tekrar üniversite günlerimize döndük! Kim serseri gibi dağıtmak ister?
Olha só estes dois, parecem de volta à faculdade.
Biri üniversite sunucusunu ele geçirdi.
Alguém hackeou o servidor da escola.
Bunu üniversite laboratuarına götür.
Leva isto até ao laboratório da universidade.
Doğru, üniversite arkadaşı değil mi? Ben de Pope Benedict'im.
Pois, colegas de faculdade?
Orta kademe üniversite eğitimi almış.
Gestora, com educação universitária. Uma vida de baixo risco.
Bütün üniversite deneyimini depolamasına izin verme, olur mu?
Não deixes eles acabarem com a tua experiência de faculdade.
Lise ile üniversite arasında birkaç ay var ve düşündüm de yani düşündük ki geleceğini düşünmek için kendine biraz zaman ayırmalısın.
Tens uns meses entre o liceu e a faculdade, e pensei, ambos pensámos... Queremos que tires um tempo para ti, para pensares no futuro.
Bütün üniversite hayatım boyunca, 3 işi batırdım. 2 evliliğimi batırdım.
Na universidade, nos três trabalhos em que não prestava, nos dois casamentos em que não prestava.
Diğeri ise üniversite eğitimi görmüş ve kendi insanlarını köle haline getiren hükümet için çalışıyor.
O outro, tem a faculdade, e trabalha para o mesmo governo que escravizou o seu povo.
Erken eğitimden üniversite eğitimine kadar, zihnen sığlaştınız. Ortaya çıkan sadece bir dişlinin çarkları gibi bütün ürünleri tepedeki % 1'e yollayan yaratıklardır.
E desde a educação primária até à universidade, vamos sendo limitados, para emergirmos como criaturas que servem de peças da engrenagem de um modelo que envia todos os frutos do trabalho para o 1 % que está no topo.
Iowa'da 2 yıllık üniversite. Scottsdale'daki en uzun gökdelende iş. Tulsa'dan, Büyüleyici Erie Gölü'ne kadar her yere iş gezileri.
Viagens em família, dois anos numa universidade reconhecida em Iowa, um emprego no edifício mais alto de Scottsdale, e viagens de negócios a todo o lado, de Tulsa ao Lago Erie.
Değil mi? Üçüncü Kale üniversite gençliğiyle dolu.
Nã, o "Terceira Base" só tem universitários.
Annenin üniversite hocası olduğunu duymuştum.
Ela é professora da universidade, não é?
Bu adam üniversite bitirmiş.
Este tipo tem grau universitário.
Peki ya üniversite?
E a universidade?
Belki sana maça götürür ya da üniversite ücreti için bir şeyler atar ya da bir böbreğini verir.
Talvez te leve a um jogo ou... tu sabes, alguma coisa da faculdade, ou te dê um rim.
Hizmet etmene bile izin vermezlerken sana iş verecekler ya da üniversite mi gideceksin?
Achas que vos vão deixar trabalhar ou ir para a universidade? Se nem vos deixam ir para o exército?
Daha önce hiçbir lise takımına, üniversite yarışmasında ödül vermemiştik.
Nunca demos um prémio a uma equipa de liceu numa competição de universidades.
Rick üniversite parasını da harcadı, öyle mi?
O Rick roubou as economias para a universidade, não foi?
... ve üniversite kampüslerinde genç kadınlara kendilerini nasıI koruyacakları öğretiliyor...
E ensinarem nas faculdades as jovens a defenderem-se.
Tur operatörünün dediğine göre tekne dün on iki üniversite öğrencisi ve iki mürettebatla limandan ayrılmış.
Segundo a operadora de turismo, o barco deixou o cais ontem à tarde, com 12 universitários e dois tripulantes a bordo, partiram de Waikiki.
Bahar tatili yapan üniversite öğrencileriydiler.
Eram apenas universitários em férias de primavera. Por favor, digam-me que eles não morreram.
Dört yıllık üniversite ücreti 200 bin dolar.
Despesa com 4 anos de faculdade : $ 200 mil dólares. Livros e material :
Harrow, yüzme şampiyonuydu,... üniversite yurt odasında buna benzer bir düzine kupası vardı.
Harrow era campeão de natação com dúzias de troféus como este no seu dormitório da universidade.
Kendi borcunu ödemek için üniversite öğrencilerine reçete yazdın.
Fizeste prescrições para universitários - para cobrir a própria dívida.
Okulumuz, çocuğunuza gelişim sürecinde ihtiyaç duyacağı materyalleri, bilim ve sanat eğitiminin her ikisinin de eşit önemde ve % 95'lere varan üniversite kazandırma oranıyla mükemmel bir eğitim hizmeti sunuyor.
O ensino proporciona as necessidades específicas de desenvolvimento do seu filho, uma ênfase igual em artes e ciência, e taxa de aceitação em universidades, à volta de 95 %.
Kimse. Tüm hayatı üniversite ve satrançtı.
Ninguém, a sua vida era a universidade e o xadrez.
Son 5 günde 3 üniversite öğrencisi kampüs dışındaki evlerinde öldürüldü.
Três universitárias mortas nos apartamentos nos últimos 5 dias.
San Diego büyük bir üniversite şehri,
San Diego, é uma cidade universitária, com cerca de
San Diego ilçesinde 9 üniversite var, 5 özel, 4 devlet.
Tem 9 universidades... Cinco privadas e quatro públicas.
Demek ki üniversite ortamından hoşlanmıyordu.
Ela não era de festas?
Yerel üniversite öğrencilerini taradım ki çok fazlalar, mazoşist olduğumdan bunlara askeri personeli de ekledim çünkü San Diego'da çok fazla denizci ve deniz piyadesi var.
Procurei por universitários, e são muitos, e como sou masoquista procurei nos militares porque San Diego tem uma grande presença da marinha.
Senaryo derinleşiyor. Kate üniversite öğrencisiyken vergi iadesinde gelir olarak bakıcılığı belirtmiş.
A Kate trabalhava como assistente ao domicílio quando era universitária.
Yetmişliklerin üniversite yatakhanesi gibiydi.
É como se fosse uma residência estudantil para septuagenários.
Şu üniversite, bu üniversite diye boğdun kızı.
Era sempre "faculdade isto" e "faculdade aquilo". Tu sufocavas a menina!
Biliyorsun Frank, bunlar üniversite çocuğu.
Sabes, Frank? São universitários.
Yani, Ashley'nin üniversite başvuruları var.
- Não dormi. O Ashley recebeu as respostas das faculdades.
İki ay önce Jordan Rutherford, bahar tatilinde 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Vicki Hailama'yı boğmakla suçlanmıştı.
- Bem... Há dois meses, Jordan Rutherford foi acusado de estrangular Vicki Hailama, uma estudante de 19 anos em férias.
Neal sen üniversite okumadın.
Neal, tu não frequentaste a faculdade.