English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ü ] / Ürkütücü

Ürkütücü translate Portuguese

1,733 parallel translation
Ne daha ürkütücü ve beklenmedik olurdu biliyor musun, senin çökmen.
Seria horripilante e inesperado se se ajoelhasse em vez de mim...
İnsanların sana açılmasını sağlamakta ürkütücü bir becerin var.
Tens a capacidade de fazer com que as pessoas falem contigo.
Ve sen onlara şu ürkütücü seri katili yakalamak için de yardım ediyorsun.
E está a ajudar a caçar um terrível assassino em série. - Como se chama ele?
Tüm bu, ürkütücü, yılışık "ben sizin annanenizim" rutinlerini!
Com essa coisa arrepiante e pegajosa do "Sou a vossa avozinha."
Organ nakli biraz ürkütücü gelir.
Dar um órgão é arrepiante.
Tıpkı benim gibi Ben iş için dedektif tuttum. Ama aile üyeleri için, aile üyelerinin arkadaşları için olması, ürkütücü.
Entendo isso em relação aos negócios, mas para a família e amigos, é estranho.
Ayakkabı dersen kulağa daha az ürkütücü geliyor.
Parece menos assustador se falar nos sapatos.
Daha az ürkütücü, daha çok gay.
- Menos assustador, mais bicha.
Kulağa güven verici değil aksine ürkütücü geliyor.
Isso não nos tranquiliza, só assusta.
Birincisi biraz ürkütücü.
Primeiro, esquisito.
Gerçekten içini kemiriyorsa git, ama dikkatli ol. Çünkü kendisi bıraktıysa, oraya gitmen ürkütücü olabilir.
Vai lá, se te está mesmo a incomodar, mas vai com cuidado porque se ela desistiu por tua causa, apareceres pode ser estranho.
Oldukça ürkütücü olmuş.
Material muito assustador.
Şey, erkek arkadaşının böyle ürkütücü....... bir yerde yaşadığını düşünmüyorsun, değil mi?
Então, tens a certeza que é aqui que vive o teu noivo... neste bem horrível lugar onde ele não... mora?
Burası ürkütücü.
Aqui fora é assustador.
Bu, bizim güneşimizin ürkütücü geleceğini görmek gibi.
É um mau presságio do destino do nosso Sol.
Utangaç, tuhaf, sakar ve ürkütücü derecede zeki ; adı, Paul Adrien Maurice Dirac'tı.
Tímido, deselegante, desastrado e assustadoramente brilhante. O seu nome era Paul Adrien Maurice Dirac.
"Dirac'la başım dertte deha ve delilik arasındaki bu baş döndürücü patikada dengede durmak ürkütücü"
"Eu tenho problemas com Dirac." "Este balançar no caminho estonteante entre o génio e a loucura, é horrível."
İki ürkütücü ve endişe verici anomali var.
Existem duas anomalias surpreendentes e preocupantes.
Aslında bu biraz ürkütücü.
Na verdade, até é assustador.
Bu ürkütücü bir karar.
É uma decisão assustadora.
- Evet, ürkütücü.
- Sim, assustador!
Bu mekânda, ürkütücü bir olayın meydana geldiği öğrenildi.
Descobriram uma coisa medonha.
- Bu çok ürkütücü. - Taylor.
- Isso é tão assustador.
Otur Nico, tepemde dikildiğinde ürkütücü oluyorsun.
Senta-te, Nico. Metes medo assim de pé.
Bu sabah, Nichols'un ofisinde ürkütücü bir adam vardı ve...
Esta manhã, estava um tipo sinistro no escritório do Nichols que...
Beklediğim gibi biri değildi. Ne beklediğimi de tam olarak bilmiyorum onda ürkütücü ya da dolandırıcı bir hava yoktu.
Ele não é o que eu esperava, não sei o que realmente esperava... mas não tinha nada de assustador ou falso nele.
Hoş bir herifti. Hiç ürkütücü değildi. En iyi tavrımdaydım.
Ele foi gentil, nada assustador e eu comportei-me muito bem.
Ve bazı insanlara göre, sorumluluk dünyadaki en ürkütücü şeydir.
E para algumas pessoas, responsabilidade é a coisa mais assustadora do mundo.
Bu söylediklerimi sakın unutma Lou... bu genç adamda gerçekten ürkütücü bir şeyler var.
Oh, nem me lembres, Lou... Há alguma coisa sinistra naquele homenzinho.
Hakikaten ürkütücü.
Positivamente medonha.
Evet, fakat onun akrabaları ürkütücü olduğundan onlar korkuyorlar.
Mas ele tem uma coisa estranhas e... assustadoras.
Zaten hayatım karanlık ve ürkütücü.
Minha vida é assim, escura e arrepiante.
Bu biraz ürkütücü oldu, huh?
E dava mais medo, não?
Burası çok ürkütücü.
Este sítio é assustador.
Bence bu çok ürkütücü.
Mete medo.
Evet ama Sam'in bu saate o ürkütücü ambara gitmesi çok garip.
Sim, mas o Sam continua a ir àquele celeiro assustador e isso é...
Sence de biraz ürkütücü değil mi?
Meio esquisito, não é?
Az önceki ürkütücü gösterinden sonra sana herhangi birşey demek istediğini sanmıyorum.
Aposto que ele não tem interesse em tratar-te por alguma coisa após essa tua exibição esquisita.
Daha sonra, filmi bastırdığımızda karenin tam ortasında, bu ürkütücü avuç ortaya çıktı.
E então esta mão estranha aparece, do nada, bem no meio da cena quando revelamos.
Frank'i yola getirmek biraz ürkütücü bir iş. Sana göre tabi.
O Frank pode ser um pouco intimidante, para ti.
Bak, o çocuğa olanlar gerçekten ürkütücü.
Ouve, o que aconteceu ao miúdo é estranho.
Bu yaptığın çok ürkütücü bir şeydi.
Foi um gesto bem assustador.
Epeyi ürkütücü şeyler değil mi?
Grande chatice, não é?
Bu ürkütücü, değil mi?
É incrível, não é?
Daha fazla ürkütücü şeye ihtiyacı var mı?
Acham que tem de ser mais fatal?
Köşede ürkütücü ve yaşlı bir adam var ufaktan beni korkutmaya başlıyor.
Está ali um tipo velho mesmo assustador sentado naquele canto, e está a começar a atrofiar-me.
Bu biraz ürkütücü oldu.
Sim, isso foi um tanto inusitado.
O ürkütücü sesiyle, ABD'ye gitmeyi başaracağımı söylemişti.
Ela disse-me com voz assustada, vais fazê-lo para os E.U.A.
Sevgili dostlar, bugün Tanrı'nın huzurunda toplandık. Biraz ürkütücü bir şey tabii. Bu kadın ve bu erkeğin evliliğine tanıklık edeceğiz.
Caríssimos, estamos aqui reunidos perante Deus, pelos vistos, o que é assustador, para testemunharmos o casamento deste homem e desta
Sen gecenin yarısında kapımın önünde dikilmiş duran ürkütücü bir adamsın. Sevimli bir adam.
Um homem adorável.
Bu gerçekten ürkütücü ama çocukluğumda korkardım.
Isso é tudo assustador, mas...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]