Üst katta translate Portuguese
774 parallel translation
Görünmez adam şu an evimde, üst katta uyuyor. Hemen gelin.
O homem invisível está em minha casa, lá em cima, a dormir.
İlk aylar, annem üst katta kalıyordu. Onunla tavanı vurarak konuşuyorduk.
Durante os primeiros meses a minha mãe continuava lá em cima, e nós conseguíamos falar um com o outro através de pancadas.
Hayatım üst katta bazı güzel modern modeller var.
Querida, há uns modernos lindos lá em cima.
- Yanlış. Çalışma odası bir üst katta.
É no outro andar.
- Remoleto ile beraber olmalı. - İmkansız, üst katta değiller.
A esta hora, com o toque de recolher?
Onu üst katta bulabileceğimi düşünmüştüm de.
Pensei que talvez estivesse lá em cima.
Evesham üst katta olmalı.
O Evesham deve estar lá em cima.
G bölüğü koğuşu en üst katta.
As camaratas são no andar de cima.
Öğle yemeğine kadar üst katta çalışıyorum. Ama ben gitmeden bir şey isterseniz... Beni yatak odasında veya mutfakta bulabilirsiniz.
Trabalho lá em cima até ao almoço... mas se quiser alguma coisa antes de eu ir... estou no quarto ou na cozinha.
- üst katta, Carlotta Marin'in partisinde.
- Em cima, numa festa de Carlotta Marin.
Bu öğleden sonra Detektifin üst katta soruşturma yapması sırasındaki davranışı gibi.
Como esta tarde quando aquele detective estava a coscuvilhar lá acima...
Bu evde, üst katta oturan ihtiyarı biliyor musun?
O velho que morava lá em cima, nesta casa.
Kendisi üst katta.
Ele está lá em cima.
Oh, bırakşunu, Bay Birch. 12 yıldır üst katta kiracımdın. Konuşmadığımız fazla bir şey yok.
Você já é meu inquilino há 12 anos, nós já falamos de tudo.
Şimdi ise Giuliana üst katta yaşıyor.
Agora é ela... que mora no quarto do andar de cima.
Öyle sanıyoruz, üst katta öldürüldü ve ceset geceleyin buraya aşağıya taşındı.
Parece que foi morto lá em cima e trazido para baixo, de noite.
Siz üst katta yaşıyorsunuz, değil mi? Evet, öyle.
- Vive por cima, não é?
- Milly üst katta. - Sağ olun, efendim.
A Milly está lá em cima.
Makyaj çantam, üst katta bırakmış olmalıyım.
Meu estojo de maquiagem. Eu deixei lá em cima. Eu voltarei em breve.
Bu katta iki, üst katta üç yatak odası var.
Há dois dormitórios neste andar, e três no andar de cima.
Kendisi üst katta sağlık bölümünde.
Ele está lá em cima, na secção médica.
En üst katta oturuyor. Daire 23.
Vive no último piso, apartamento 23.
Alitalia Caddesi'nde kuzey istikametinde giderken merhumu üst katta bir pencerede gördüm göğüslerini umuma sergiliyordu.
Eu seguia para o norte, pela Rua Alitalia, quando vi a morta de pé, junto a uma janela, exibindo o peito ao público em geral.
Ondan avizelerin, kumar ve sanat eserlerinin, üst katta ise,... altı güzel karının olduğu güzel bir bina yapmasını bekleyemezsin.
Não podes esperar que o Willie construa um palacete com lustres, peças de arte, casino, e seis belas pegas lá em cima.
Kasabanın Çin mahallesinde "Cehenneme Git Salonu" adında bir mekan vardı,... ve üst katta, arada sırada beni Çin böreği için davet eden... gerçek bir Çinli Prensesi yaşıyordu.
No sector chinês da cidade havia o Pagoda Hell Saloon, e lá em cima vivia uma verdadeira princesa Mandarim que me convidava de vez em quando para um folhado de salsicha.
- Ev, en üst katta!
- Vivemos no último andar!
Yönetmelik. Kitabı almak zorundayım, öğle yemeğinde onu üst katta unutmuşum.
Tenho que ir buscar um livro, esqueci-me dele à hora do almoço.
Onlar, şu an üst katta gerçek binalarla Monopoli oynayan Willard Whyte'dan bir hediye.
Uma foi presente do Willard Whyte, que deve estar lá em cima, a jogar Monopólio com prédios a sério.
Kraliçe orada, üst katta!
A Rainha está ali. Por cima. Vai.
- Ah, Efendim, çantalarınız üst katta çıkarmamı ister misiniz?
Quer que leve as suas malas lá para cima?
Alitalia Caddesi'nde kuzey istikametinde giderken merhumu üst katta bir pencerede gördüm göğüslerini umuma sergiliyordu.
Eu seguia para norte, pela Rua Alitalia, quando vi a morta de pé, junto a uma janela, exibindo o peito ao público em geral.
Üçü üst katta meşgul.
Três deles estão ocupados lá em cima.
Sir Roger üst katta oturma odasında kitap okuyordu, biliyorsunuz, ve aşağı inmeye başladı.
Sir Roger estava a ler na sala do piso de cima e desceu.
Senin yanında mı, üst katta mı?
, na habitação de acima?
Sanırım üst katta.
Acredito que sim, no quarto de acima.
En üst katta kalıyorum, ya siz?
Eu moro no último andar, e você?
Odalar üst katta.
É no primeiro andar.
Fırınların yakınında, üst katta, altın dişlerle takma dişleri söken biri vardı.
Junto aos fornos, no andar de cima, havia um homem que removia os dentes de ouro e dentaduras.
Resmî kutlama bittiğinde Hitler inzivaya çekildi. Ancak Eva Braun bazı kişileri doğum günü partisi için üst katta bulunan oturma odasına çağırdı. Dans etmek için, hit parçalardan birine ait bir kayıt bulundu.
Quando a festa oficial acabou, Hitler retirou-se imediatamente, mas Eva Braun convidou algumas pessoas a subir à sua pequena sala para uma festa de aniversário e uma delas encontrou um disco, com um êxito da altura, uma música para dançar.
16 üst katta, sağda.
O 16 fica lá em cima à direita.
Bir tanesi birinci, bir tanesi en üst katta.
Temos um no primeiro andar e outro no último.
Diğer kiracılarımın odaları üst katta, 2 demir yolu çalışanı ve 1 öğretmen
Os meus outros hóspedes têm os quartos lá em cima. Dois ferroviários e uma professora.
Minneapolis'te, üst katta kumar oynanan bir kulüp biliyorum.
Em Minneapolis, conheço um clube com jogo no 1º andar.
Bay Baldi üst katta yaşıyor, etraftan dolanmanız gerek.
Está lá em cima, mas é necessário dar a volta, pela rua.
Herhalde üst katta Susamuru'yla laflıyordur.
Deve estar a falar com o Otter.
Bir arabacı, bir bahçıvan, bir kapıcı, bir kâhya, bir aşçı ve üst katta iki hizmetçi.
Cocheiros, jardineiros, um porteiro, mordomo, cozinheiro e duas camareiras.
Tasarruf yapmak için en üst katta uyurduk.
Salvamos dormindo em coberta.
Bay Vincent, en üst katta Elvis Presley süitimiz var.
Sr. Vincent, temos a suite Elvis Presley, no último andar.
5. katta oturuyorlar. Oturduğum dairenin hemen üst katında.
225, Holt Street, no quinto andar.
- Sorun değil ki. Dairen, üst... -... katta.
- Mas, gatinho, tu moras cá em cima.
- Sen üst katta oturan polissin.
É o polícia lá de cima.