Üzereydim translate Portuguese
1,488 parallel translation
Çünkü senin karın olmak üzereydim.
É que eu estou farta de ser a tua mulher.
26 mil koşuya başlamak üzereydim.
Estava a preparar-me para começar a corrida de quarenta e dois quilómetros,
Östrojenden boğulmak üzereydim.
Estava a afogar-me em estrogénio.
- Delirmek üzereydim.
Ia enlouquecendo
Bir yönetim kurulu toplantısına gitmek üzereydim.Zaten geç kaldım.
Vou a caminho de uma reunião. Já estou atrasado.
L-l-I'm Ben de paniklemek üzereydim.
Eu sou propenso ao pânico.
Aslında ben de seni aramak üzereydim.
Por acaso ia agora telefonar-te.
Siz çocuklar baskın yapıp onu benden çaldığında ben uyuşturucu işini bitirmek üzereydim.
Olá, Danny, como vai? Don Eppes. FBI.
- Çünkü ben de, tam aynısını yapmak üzereydim.
- Porque estava prestes a fazer o mesmo.
Ben de kanepeye yatmak üzereydim.
Estava prestes a esticar-me no sofá.
- Ve... 6 saatlik yoğun kağıt işinin.. - Ve... acısını çıkartmak için tamda sütyenini çıkartmak üzereydim ki.
Estava quase a tirar-lhe o sutiã, quando ela me passou para a mão uma pilha de formulários para preencher.
Ben de tam baltamı onun boğazına gömmek üzereydim.
É engraçado, estou prestes a enterrá-lo na garganta dela.
Bir ara kusmak üzereydim... ama sonra seni görünce...
Eu já estava com ânsia de vômito, mas vendo você...
Çağırmak üzereydim.
Ia fazer isso agora...
Çıkmak üzereydim.
Já estou de saída.
Başlamak üzereydim.
Ia agora mesmo começar.
Ben de sana aynısını sormak üzereydim.
- Ia perguntar-lhe o mesmo.
Orada aklımı kaçırmak üzereydim, biraz yürüyebileceğimi söylediler.
Já estava a ficar maluco ali, que me disseram que podia passear um bocado
Bilmiyorum, ama tam da ona sormak üzereydim.
Não sei, mas ia perguntar-lhe a ele.
Aslında ona kaideyi çalıştırmasını emrettiğinde sana anlatmak üzereydim.
Eu ia avisar quando o mandou activar o pedestal.
Kazanmak üzereydim.
É o meu momento de vitória.
Hemşire nabzını fark ettiğinde öldüğünü bildirmek üzereydim.
- Estava quase a pronunciar a morte, quando a enfermeira notou um batimento muito fraco.
Bende öyle yapmak üzereydim.
Era para isso que eu estava a apontar.
x-wing dövüşçüleri şeklinde sandviçler yapmak üzereydim.
Ia agora fazer sandes em forma de caças x-wing.
Kişisel bir şey yapmak üzereydim.
Eu estava prestes a fazer algo pessoal. Está bem.
Ben de seni aramak üzereydim.
Ia mesmo ligar-te.
- Çok komik. Ben de sana aynısını sormak üzereydim.
Curioso, ia perguntar-te o mesmo.
- Gitmek üzereydim.
- Já me ia embora.
Seni tam geri aramak üzereydim ki dosyayla ilgili bir gelişme oldu.
Estava para te ligar, quando encontrámos uma pista do caso.
Sam, harika Ben de seni aramak üzereydim.
Sam, grande! Eu-eu era quase chamar...
- Ben de şimdi çıkmak üzereydim.
- Eu já estava de saída.
Anons geldiğinde dilber dudağı yemek üzereydim.
Eu estava na floresta a lutar com um urso assanhado quando recebi a chamada.
Söylemem gerek ki, sen beni gördüğünde geri dönmek üzereydim.
Na verdade, já me ia embora quando me vistes.
O fırçayı kullanmak üzereydim.
Eu ia usar esse pincel.
Polisler içeri girdiğinde tam el sıkışmak üzereydim.
Quando chegou a Policia, estava a apertar-lhe a mão.
İki replik almak üzereydim.
com um papel de 2 falas.
Ben de bitirmek üzereydim.
- Estava a acabar.
Aslında ben de tam banyoya girmek üzereydim.
la agora tomar o meu banho.
Bahsetmek üzereydim.
Bem, ia mesmo dizer.
Lütfen içeri girin. Bir şeyi bitirmek üzereydim.
Estava a acabar uma coisa.
Ah, ben de... ben de tam Bayan Quincy'nin burnundan birkaç çeyreklik toplamak üzereydim.
Ah, eu ía agora mesmo tirar algumas moedas do nariz da Sra. Quincy.
Bitirmek üzereydim, ama bir kaç haber daha var, o yüzden aceleyle yazıyorum.
"ia terminar a carta mas há novidades " e acrescento umas tantas linhas à pressa.
Bende, sana söylemek üzereydim... ben deepu'yu malezyadaki enternasyonel okuluna kaydettirdim.
Estava já para te dizer... Eu fiz com que o Deepu fosse admitido na escola Malaysia's lnternational School.
Kapıyı çalmak üzereydim.
Ia agora abater.
Tam işemek üzereydim ki kar maskeli, valizli bir adam gördüm.
Estava prestes a mijar quando vi um velho com um capuz e uma mala.
Tam da sevişmek üzereydim.
Panilas, vais levar.
Saldırıyı haber aldığımda, Alzheim'ın vahşi yaban domuzlarını yenmek üzereydim.
Estava a expulsar Bowbuards de Alfheim quando soube do ataque.
Ben de başkanınızı telefonla aramak üzereydim.
- Estava para chamar o seu Presidente.
Ben de onları kaldırmak üzereydim.
Estava prestes a tirá-las de lá.
Morga gitmek üzereydim.
Tens sorte em me teres apanhado, estava a caminho da morgue.
sana söylemek üzereydim...
Tu vais ter perdido a tua memória.