Üzerindeki translate Portuguese
4,136 parallel translation
Masanın üzerindeki bardaktaki yansımayı yakınlaştırdım.
Eu realcei o reflexo da janela no vidro da mesa.
Şu tepenin üzerindeki, bir radyo antenine benzemiyor mu?
Não parece um telescópio sobre a colina?
Dimitrov üzerindeki herkesi öldürdü.
O Dimitrov matou todos os que estavam acima destes.
Peçetenin üzerindeki el yazısından.
As notas escritas no guardanapo.
Ama fotoğrafın üzerindeki damgalı tarihe göre o geçen haftadan beri onları takip ediyormuş.
- Mas, conforme a data da fotografia ele ando a segui-los, na última semana.
Chris umarım tam olarak ne yaptığını biliyorsundur, çünkü eğer bu şeyler üzerindeki kontrolümüzü kaybedersek Çiçek hastalığı gibi kötü bir döküntüye neden olacak.
Espero bem que saiba o que está a fazer, Chris, porque se perdermos o controlo sobre estas coisas, isso fará a varíola parecer uma comichão mínima.
Ve sehpaların üzerindeki alevler söndü.
" E as chamas nos tripés apagaram-se,
Kaput mandalının üzerindeki şey kan mı?
Isto é sangue, aqui na cavilha do "capot"?
En azından üzerindeki kan lekelerini silerdim.
Ou, pelo menos, ter-lhe-ia limpo o sangue.
Çamurlu dere üzerindeki teneke klübeden başka bir şey değil.
É uma barraca de lata num ribeiro enlameado.
Düşündüm de hapları satan kişiyi bulursak... -... Thea'nın üzerindeki baskı azalır.
Pensei que se encontrasse a pessoa que vende a droga, isso poderia beneficiar a Thea.
Doğru ama cinayet silahının üzerindeki DNA kanıtlar.
Não. Mas o ADN na arma do crime irá provar.
Kalbini daha kanı kurumamışken göğsünden söküp üzerindeki Elena Gilbert'ın açtığı yarayı göstermem mi gerek?
Tenho que arrancar o teu coração a sangrar do teu peito e mostrar-te a cicatriz que é a Elena Gilbert?
Harvey senin davalar üzerindeki yardımına değer vermiyordu.
O Harvey não te valorizava pela tua ajuda nos casos.
Her birini eskiden kullandığın otobüs rotasının üzerindeki noktalara bırakacakın.
Cada uma delas você ia abandonando no seu antigo itinerário de autocarro.
Ayrılmak zorunda kalırsak, 62'inci Yol üzerindeki Tamahill çiftliği.
A quinta Tamahill é subindo a Estrada 62, caso nos separemos.
Bunun camı soğutma üzerindeki etkisini biliyor musun?
Sabe o efeito que isso pode ter no vidro em arrefecimento?
Kolundakini istiyorum. Ve üzerindeki mücevherleri.
Quero a sua pulseira e as jóias que traz.
Duvarın üzerindeki birkaç adam, ardında binlercesi varmış izlenimi yaratır.
Uns poucos homens em cima da muralha dariam a ilusão de milhares além dela.
- Bölge savcısının üzerindeki baskı...
- A pressão que foi colocada no escritório do procurador...
Barney'nin üzerindeki baskı biraz azalmıştır bari.
Isso deve ter ajudado o Barney a sentir-se menos tenso. Mr.
Mandaların üzerindeki böcekler kuşlara yem olurken aynı anda mandalar temizlenmiş olur.
O búfalo lhes oferece comida no formato de insetos, enquanto são limpos.
Buzdolabındaki kömürün üzerindeki parmak izi?
Bem, sabes a impressão digital a carvão, retirada do frigorífico?
Sana teklif ettiğim şey bu ada üzerindeki hayatlar.
A vida nesta ilha, é o que lhe ofereço.
James, üzerindeki bu baskı çok fazla.
James, é tudo demasiado. Tudo o que tens feito...
Tek istediğimiz bu küçük çocuğun üzerindeki laneti kaldırman.
Só queremos que retire a maldição que aplicou a um menino.
Harry'nin genç psikopatlar üzerindeki çalışmalarımdan haberi vardı.
O Harry conhecia o meu trabalho com jovens psicopatas.
Poşetin üzerindeki izleri Parmak İzi Tanımlama Sistemi'nde aratıyorum.
Estou a comparar as impressões encontradas no saco de plástico com as da base de dados.
Debra, buranın üzerindeki etkisini kaldırmak için seni buraya getirdim. - Konuşmamız hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
Debra, trouxe-a aqui para que comece a esquecer o poder que este local tem sobre si.
Zor vakalarda yüksek - 60 yaş üzerindeki cerrahların hepsinin mortalite oranları yüksektir.
É alto para casos... Índices de mortalidade são altos para cirurgiões acima de 60 anos.
Nedenine de Michael'ın üzerindeki derin ve kalıcı etkim derim.
Direi que é por causa do meu profundo afecto pelo Michael.
Şimdi de üzerindeki vişneye geliyoruz.
- Depois, temos a cereja no topo do bolo. - O Mike.
Dokunun üzerindeki kesiklerin şekli bunu belirlemeye yardımcı olabilir.
A técnica usada nas incisões do tecido pode ajudar a determinar isso.
Faturanın üzerindeki mürekkep kurumamıştı bile.
A tinta no recibo ainda nem sequer está seca.
Bulduğumuz ilk cesedin göğüs boşluğu üzerindeki göğüs kemiğinde ; dördüncü, beşinci ve altınca kaburga kemiklerinde ağır travmalar var.
A caixa torácica do primeiro corpo encontrado apresenta trauma extenso... do corpo do esterno e... bilateral das 4ª, 5ª e 6ª costelas.
Nicky'nin Winona ve bebek üzerindeki tehditleri gerçekleşirse bunun sorumlusu sen olursun.
Quando o Nicky cumprir a ameaça de matar a Winona e o bebé, a culpa será tua.
Tedaviyi bulmak için Bonnie'nin Jeremy'nin dövmesi üzerindeki büyüyü yapması gerek.
O Shane precisa do feitiço, de modo a encontrar a cura.
Dövmenin üzerindeki tüm sembolleri çevirdik.
Traduzimos todos os símbolos da tatuagem.
Sen dövmemin üzerindeki büyüyü yaptıktan sonra Shane ile Silas arasında hiçbir şey olmazsa ne olur sence?
O que achas que vai acontecer quando fizeres o feitiço da tatuagem e nada mais separar o Shane do Silas?
Dünya üzerindeki en az İtalyan olan şeyim.
Sou a coisa mais anti-italiana que há.
Dağın bu muhteşem dumanlı örtüsü... iki okyanusun buranın yaşamları üzerindeki... derin tesirine yalnızca küçük bir ipucu.
Embora seja espetacular, a montanha coberta de nuvens é apenas um aviso da influência profunda que estes dois oceanos muito diferentes possuem no destino da vida aqui.
Çin askeri uydusu üzerindeki parçacık tabancası ateş etmek üzere!
O canhão de raios de partículas no satélite militar chinês prepara-se para disparar.
- Ridgecrest yolu üzerindeki bir tatil evi.
Uma casa de férias para os lados de Ridgecrest.
Yeni manyetik tomografi tarayıcıları portatif ve tuğla bir duvardaki silahın üzerindeki parmak izlerini okuyabilecek kadar kuvvetli.
Os novos scanners magnéticos de tomografia são portáteis e suficientemente poderosos para encontrar impressões digitais numa arma através de uma parede.
Kutunun üzerindeki I.R. imzasını bulmak için ayarlandılar.
Eles estão definido para detectar o I.R. assinatura da caixa.
Koltuğun üzerindeki Taktik Kitabı'nı mı diyorsun?
Referes-te ao livro de peças em cima do sofá?
Sokaktan silah almakla kalmadı Howser, karısıyla karşılaşmak için yolunun üzerindeki bir kulüpte bekledi.
Ele não só comprou uma arma nas ruas, O Howser passou numa casa nocturna, antes de se encontrar com ela.
Sessiz banliyölerin çaresizliğine nazaran bence uzaylı kıyameti dünya üzerindeki cennet gibi bir fırsat.
Comparado ao silêncio desesperador do subúrbio... posso dizer que um apocalipse alien é o paraíso na terra.
Şu an üzerindeki parmak izi siyanür izleri test ediliyor.
Está a ser examinada agora, para ver se encontramos impressões digitais, e vestígios de cianeto.
Bu durumu çözmek için ne tür önlemler alınacak. Polisin üzerindeki baskıyla cenaze törenine katılanlar destekleniyor. Ve aile üyeleri yoksun bırakıldı.
Com a pressão sobre a polícia exercida pelos fãs e pelos membros da família enlutada, a Comissária Ma declarou ontem, numa entrevista que em breve faria uma declaração pública.
Gözündeki beyazlarının üzerindeki kan damaların düz ve dikey
Os vasos sanguíneos na parte superior branca dos olhos são retos e verticais!