Üzmek translate Portuguese
721 parallel translation
Seni hayatta üzmek istemem.
Não te queria magoar.
Charles'la seni üzmek için evlendim.
Casei com o Charles apenas para te magoar.
Seni üzmek istemedim, canım.
Não queria entristecer-te, minha querida!
Sizi üzmek istemem, bayan.
Desculpe ser incómodo, minha senhora.
- Onu gerçekten üzmek isterim.
- Gostaria de aborrecê-lo mais.
Seni üzmek istemiyorum Paula.
Paula, não te quero aborrecer.
- Hayır, onları üzmek istemedim.
- Não, não queria magoá-Ios.
Bayan Emery, sizi daha fazla üzmek istemiyoruz... o yüzden bu duruşmayı mümkün olduğunca çabuk bitirmeye çalışacağız.
Sra. Emery, não desejamos aumentar o seu pesar... e tentaremos concluir esta audiência o mais rapidamente possível.
Sybil, beni üzmek mi istiyorsun?
Sybil, quer mesmo magoar-me, não é?
- Fakat seni üzmek istemedim.
- Mas não te quis perturbar.
Tıpkı Asaph Dean meselesi gibi. Şimdiye dek, onu üzmek için bulduğun tek yol karısını elde etmek oldu.
No caso de Asaph... o único meio que conseguiu para atingi-lo... foi conquistando a sua mulher.
Beni üzmek istemezsin.
Não quer que me zangue.
Seni üzmek istemezdim...
Eu não queria ofendê-lo...
Sadece bir başka iş buluncaya kadar seni üzmek istemedim.
Só não queria que se preocupasse.
Sizi temin ederim ki sizi asla böylesine üzmek istemedim.
Lhe asseguro que não queria ter te perturbado.
Seni üzmek istemem, Kitty ama hiçbir şekilde Yahudi değilim.
Odeio desapontá-la, mas não sou nem um pouco judeu.
Seni üzmek istemezdim.
Eu não queria ferir seus sentimentos.
Amacım seni üzmek değildi.
Perdão, não queria ferir seus sentimentos.
- Ama sizi üzmek için gelmedim.
- Não vim perturbá-la.
Seni üzmek istememiştim.
Não fiques zangada.
- Seni üzmek istememiştim.
- Não tinha intenção de te ofender.
Onları üzmek istemiyorum.
Não quero desapontá-los.
Anneni boş yere umutlandırıp üzmek istemeyiz, değil mi?
Não gostava de enganar sua mãe com falsas esperanças, não é? Mas não é falso.
- Sizi böyle üzmek istemezdim.
- Desculpe, não queria perturbá-la.
Onu üzmek istemezsin, değil mi?
Não quer ofendê-lo, não é?
Sizi üzmek, ve siz bana harika davranmak.
Magoei-o, e é tão bom para mim!
- Seni üzmek istemezdim.
- Desculpe, não quis chateá-la.
Seni üzmek istemiyorum.
Não quero perturbar-te.
Onu üzmek niyetinde değilim, ama üzülüp üzülmemesine bakmadan ona neler hissettiğimi söylemek zorundayım.
Não pretendo perturbá-lo, mas tenho de lhe dizer o que sinto, quer isto o perturbe ou não.
Seni üzmek istiyorum, baba.
Quero magoar-te, papá.
Beni üzmek zorunda mısın?
Também quer me torturar?
- Bırak onu alsın. Bir Wookiee'yi üzmek pek akıllıca değil.
- Deixa que ele ganhe. não é prudente irritar um Wookiee.
- Fakat efendim, bir droidi üzmek kimsenin umurunda olmaz.
- Mas Sr, ninguém se preocupa com um droid.
Onları da mı üzmek istiyorsun?
Queres magoá-los também?
Yani. Seni üzmek istemedim.
- Desculpa.
O sadece üzmek istiyordu...
Ele fá-lo apenas... para magoar.
Byron, babanı üzmek için özel yeteneklerin var.
Byron, tens um real talento para desapontar o teu pai.
Karen, bunu seni üzmek için söylemiyorum ama bunu senin yaptığını söylüyorlar.
Karen, eu não estou a dizer isto para te perturbar... mas tens de saber que estão a dizer que foste tu quem fez isso.
- Onu daha fazla üzmek istemiyorum.
- Não quero aborrecê-la.
" Asla seni üzmek istemedim
" Nunca quis causar-te nenhum desgosto
Seni üzmek için değil.
Não o faço para a magoar.
- Ailelerimizi üzmek istemiyoruz.
- Não queremos chatear os nossos pais.
Seni üzmek hiç istemediğim bir şeydi.
A última coisa que queria era magoar-te.
- Buraya seni üzmek için gelmedim.
- Não vim cá para o perturbar.
Yaşlı adamcağız uzun yoldan gelmiş, onu üzmek istemedim.
O velho sacana veio de longe, e eu não queria estragar a onda dele.
Niyetim seni üzmek değildi.
Não queria feri-la.
Seni üzmek istemedim.
Não te queria magoar.
Seni üzmek istemedim.
Não te quero entristecer.
Seni o şekilde üzmek istemiyorum artık.
Não te quero magoar assim outra vez.
Özür dilerim. Kimseyi üzmek istemedim.
- Desculpe, não queria magoar ninguém.
Senin gibi zeki bir adam neden başkalarını üzmek için bu kadar enerji sarf eder? Hayvan mı, bitki mi, mineral mi?
És um animal, vegetal ou mineral?