Üzüyorsun translate Portuguese
137 parallel translation
Beni üzüyorsun.
Pões-me nervoso.
Bana bak, ne kadar ayıp. Zavallı kaptanı üzüyorsun.
Que vergonha, a perturbar o pobre capitão.
Bu büyük bir iş. Beni gerçekten üzüyorsun.
Azar, parte-me o coração.
Onu üzüyorsun.
Estás a fazê-lo muito infeliz.
- Beni niçin böyle üzüyorsun?
- Para que me afligis tanto?
Beni hep üzüyorsun Thomas.
Desiludis-me constantemente.
Her gün çalışıyorum, Cumartesi akşamları içmeye çıkacağım, beni üzüyorsun.
Trabalho todo dia e aos sábados à noite vou sair para um copo e tu chateias-me.
Tamam. Bu şekilde babanı üzüyorsun. Ama kendi hayatını da harcıyorsun.
O teu pai ficará irritado, mas estás a desperdiçar a tua vida.
Beni üzüyorsun.
Estás a entristecer-me.
- Onu ve bebeğini üzüyorsun.
- Estás a enervá-la, a ela e ao bebé.
- Beni üzüyorsun!
- Estás a deprimir-me!
Beni üzüyorsun Peg.
Bem, Peg, estás a ofender-me.
Kaptanı üzüyorsun.
Estás a deprimir o Capitão.
Onu hâla üzüyorsun!
Vais acabar por traumatizá-la
Neden benden habersiz evden ayrılıp beni üzüyorsun?
Que tal uma chicara de chá Por que é que te deste ao trabalho de me perturbar?
- Onu daha da üzüyorsun.
- Estavas a perturbá-la mais.
Onu üzüyorsun!
Deixaste-a embaraçada!
Beni üzüyorsun.
Está a deixar-me triste.
Jack, bak anneni üzüyorsun.
Acho que aborreceste a tua mãe.
Onu da üzüyorsun.
Também a aborreceste a ela.
Kendini kendini üzüyorsun.
Estás só com pena de ti mesmo.
Beni üzüyorsun.
Tu magoas-me...
Quark, kardeşini üzüyorsun.
Estás a perturbar o teu irmão.
- Elise, beni üzüyorsun.
Levem também a secretária. Elise, isto magoa-me.
Ben babanım ve şu an beni çok üzüyorsun!
Sou o teu pai e estou furioso contigo.
.. çocukları üzüyorsun.
Espanta as crianças.
Beni boş yere üzüyorsun.
Não notas que não consigo esperar mais?
Karımı üzüyorsun!
Está a aborrecer a minha mulher!
Beni üzüyorsun!
Estás a deixar-me muito aborrecida!
Onu üzüyorsun. lan'ı da üzüyorsun. Sanki umurumda da.
Estás a aborrecê-la e a ele também.
Sorun sensin. Beni üzüyorsun.
Tu é que me preocupas.
- Bay Gumble, beni üzüyorsun.
Sr. Gumble, está a perturbar-me.
"Post" dergisindeki gözde bekarlar listesine girdiğinden beri onu çok fazla üzüyorsun.
Está farto de perder dinheiro desde que o "The Post" te incluiu na lista de solteiros disponíveis.
bebeği üzüyorsun. olan biten bütün dümeni duydum.
É que eu ouvi que estão falindo!
Beni mutlu ediyorsun. Bebeğim sonra beni üzüyorsun.
Meu amor Depois me derrubas
Şu anda, şu anda hepimizi üzüyorsun.
Agora estás a dar cabo de nós.
Beka, beni üzüyorsun ben asla senden şüphe etmedim
Beka, me magoou. Eu duvidar de ti. Nunca.
Baba... Beni üzüyorsun.
Pai... desiludes-me.
Beni üzüyorsun.
Estás a magoar-me.
Beni üzüyorsun.
Assim fico triste.
Kendini üzüyorsun.
Está se chateando.
Lorne, tatlım, kendini fazla üzüyorsun.
Lorne, querido, tu preocupaste demasiado.
Joey, bence boşu boşuna üzüyorsun kendini. Muhtemelen geçici bir hevestir. Öyle mi?
- Joey, deve ser só uma paixoneta.
Zavallı kaptanı üzüyorsun.
A assustar o coitado do Capitão.
Haydi ama, beni üzüyorsun.
Estás a arrasar-me, pá!
Kendini üzüyorsun.
- Só servirá para te enervar.
Onunla bu evde bulunmayı reddediyorum. Bir hiç için kendini üzüyorsun.
Recuso-me a tê-lo nesta casa!
Bir hiç için kendini üzüyorsun.
Vamos superar isto.
Beni üzüyorsun.
Está-me a magoar.
- Çocuğu hep böyle üzüyorsun.
Porco maldito, tu.
Bizi üzüyorsun.
Vou estudar antes de chegar a comida.