English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ I ] / Isla

Isla translate Portuguese

3,542 parallel translation
Mıknatısla beni.
Magnetiza-me.
Mıknatınısla alakası yok, yer çekimi yüzünden.
Não são ímanes, é a gravidade.
Tanrım, zaman zaman aptalca davranışlarım yüzümden beni bağışla.
Meus Deus, perdoai-me por às vezes ser uma pessoa tão tola.
Böyle bir konu açtığım için de beni bağışla ama eğer sen tecavüze uğramış olsaydın ve Rick bu yüzden seni suçlasaydı...
Por favor, perdoe-me por fazê-la pensar nisso, mas se você fosse estuprada, e Rick quisesse culpá-la...
Çok cömert bir davranışla, rüyalarımızı gerçekleştirmek için daha fazla para kazamamıza yardım etmeye çalışmanızdan dolayı teşekkür ederim.
- Obrigada por ser tão generosa e por teres oferecido a tua ajuda para realizarmos o nosso sonho.
Canını bağışla ölmesine izin verme. söz veriyorum
mantenha-o vivo, não deixe nada acontecer com ele e eu prometo,
Lütfen onu bağışla söz veriyorum, bir daha onunla görüşmeyeceğim.
Por favor, traga-o de volta E eu prometo que eu nunca mais vou encontrá-lo depois disso eu nunca mais vou encontrá-lo por favor, por favor, por favor Deus
- Bağışla, Sezar.
Perdão, César.
Bağışla, Sezar.
César, perdão.
Tatlım, eğer bu stajın sana uygun olmadığını düşünüyorsan Lanie'nin anlayışla karşılayacağına eminim.
Sabes querida, se o estágio não correr bem... tenho a certeza que a Lanie ia perceber.
Lütfen, bağışla onu Lilith!
Por favor, poupa-o, Lilith!
Bağışla beni.
Perdoa-me.
Sana öğrettiklerimin hepsi buysa sanırım Grayson Global'daki C.E.O.'luğu bırakmanı önermemi anlayışla karşılarsın. Ve de yerine oğlunun geçmesi için onu yetiştirmeye başlayacağız.
Se isto foi tudo o que te ensinei, então tu deverias perceber porque estou a sugerir que saias da Presidência da Grayson Global, e começarmos a preparar o teu filho para tomar o teu lugar.
Onlara kamışla içmeyi mi öğretiyor?
Ela está a ensinar como beber com uma palhinha?
Onlara kamışla içmenin doğru yolunu öğretiyor.
Ela está a ensinar o modo certo de beber com uma palhinha.
Küt bir anlayışla, sanırım yapabiliyorlar, evet.
De um modo grosseiro, acho que podem.
Ajan bunu anlayışla karşılayacaktır.
O Engravatado vai eventualmente perceber isso.
Beni bağışla.
Perdoa-me.
- Bağışla beni rahip.
Desculpe, irmão.
Anlayışla karşılıyoruz bayım.
Entendemos.
Tanrım, bizi bağışla.
Deus, tenha piedade. Tenha piedade.
Dayanamıyorum, bağışla.
Não consigo, tem piedade.
" Yaptığım kötülük için beni bağışla.
PERDOA-ME PELO MAL QUE EU LHE FIZ
Menkul kıymetlerde sahtecilik, içeriden öğrenenlerin ticareti ve açığa satışla manipülatif işlemler konusunda o kadar önlem alınmışken Paul bunu nasıl başarabilir?
Colocaram diversos sistemas antifraudes. Informações privilegiadas, manipulação de vendas. Como é que o Paul fazia isso?
Cristina'nın sizden biri olduğunu biliyorum. O yüzden seninle ameliyata girmememi tercih edersen anlayışla karşılarım.
Eu sei que a Cristina é da tua equipa, por isso eu compreendo se não quiseres operar comigo.
Git de organlarını bağışla.
Vai doar os teus órgãos.
Tek gecelik bir şeydi dedim. Oda bunu anlayışla karşıladı.
É um caso duma noite, os homens percebem.
Söyledim ya, telefon ettiğimde program şefi durumu anlayışla karşıladı.
Eu disse-lhe que o diretor do programa foi muito compreensivo quando liguei.
Bağışla beni!
Perdoa-me!
Verdiğin bu nimetleri bize bağışla.
Que estas Suas dádivas sejam abençoadas.
Bana kaynağından bahsetmezsen bunu anlayışla karşılamamı...
Não, se não me diz qual é a sua fonte, então não espere que o siga para todo o lado.
Müşterilerimizin değişiklik istemesine anlayışla karşılıyoruz.
Percebemos que as ordens dos nossos clientes mudam.
Bağışla, Leyla.
Lamento, minha querida.
- Her zaman davranışla örnek olmak gerekir derim.
- Bom, eu sirvo sempre o exemplo. - Sim.
Bağışla beni.
- Perdoe-me.
Jill, onların merhametsiz ve kurak otlaklarla başa çıkmaları için böyle bir davranışla ortaya çıkmak zorunda kaldıklarına inanıyor.
A Jill acredita que tiveram de desenvolver este comportamento para lidar com o ambiente difícil e seco da savana.
- Seni tebrik etmediğim için beni bağışla. - Seni suçlamıyorum.
Perdoe-me por não parabolizá-lo.
Tendyne bu satışla milyonlar kazanacaktı Greg'in ölümü buna son verdi.
A Tendyne ia ganhar milhões com a venda, a morte do Greg ia colocar o fim nisso.
Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver ve bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi sen de bizim suçlarımızı bağışla.
Assim na Terra como no Céu. O pão nosso de cada dia nos dai hoje, perdoai as nossas ofensas, assim como nós perdoamos a quem nos tem ofendido...
Anlayışla karşılıyorum.
Respeito isso.
Tamam, anlayışla karşılıyorum.
Bom, agradeço muito. Eles são muito bons, Will.
İsa, tatminkar bir sırıtışla Musa'ya döner ve Musa der ki : "Bak golf mü oynayacağız yoksa taşak mı geçeceğiz?"
Jesus vira-se para Moisés com um sorriso de satisfação, e Moisés diz : "Ouve, queres jogar golfe ou fazer palhaçadas?"
Ben de artık herkes gibi yalan söyleyeceğim. Bağışa ihtiyacınız olduğu gerçeğini anlayışla karşılıyorum, ve tabi ki çocukları kurtarmak için bağış yapmak isterim, ama benim de yedi çocuğum var, ve hastalıklı bir şekilde obez olduğumdan bir işte çalışamıyorum.
Aprecio o facto de precisarem de um donativo, e adorava doar para Salvem as Crianças, mas eu própria tenho sete filhos, tenho obesidade mórbida e estou impossibilitada de trabalhar.
Seni seviyorsa... anlayışla karşılar.
Se ela te ama vai entender.
Elbiselerim için bağışla tanrım bu lanet balo için yeterince seçkin değil.
Deus me perdoe se as minhas roupas não forem elegantes o suficiente para essa maldita festa.
Anlayışla karşıladı.
Acção! - Ela está aberta à ideia.
Bağışla beni. Saçmalama.
Parvoíce.
Belki bunun yarışla bir alakası yoktur. Yarışçının kim olduğuyla alakalıdır.
Talvez não seja sobre a corrida em si, mas quem está na corrida.
Umarım bunu anlayışla karşılardı.
Espero que ele perceba. Espera, espera.
Tabii. Akşama kadar çalışmam gerekmiyor çünkü patronum, geç saatlere kadar ayakta kalarak içki içip, grubumuzla rock yapma isteğimi anlayışla karşılıyor.
Claro, não tenho de estar no trabalho até à tardinha porque o meu patrão aprecia que eu goste de estar acordado até tarde a beber e... a desbundar com a nossa banda.
Beni bağışla Barbara, ama iyi bir nedenim var.
Perdoa-me, Barbara, mas isto é por uma boa causa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]