Ispanak translate Portuguese
135 parallel translation
Büyükler ıspanak yemeğe zorlansalar, dünya çocuklar için daha hoş olurdu!
O mundo seria melhor para as crianças se os pais comessem os espinafres!
O ıspanak.
São espinafres.
Bazıları da ıspanak sever.
Bem, há quem prefira espinafres.
Bolca da ıspanak yedirin.
Dêem-lhes muitos espinafres.
Sizden özür dilemek için biraz ıspanak.
Trouxemos-lhe umas verduras, para nos desculparmos.
Sana biraz ıspanak yollayacağım.
Eu vou mandar-te uns espinafres.
Sizin Temel Reis gibi, her gün ıspanak yedi.
Tal como o vosso Popeye, ele come espinafres todos os dias.
Biraz ıspanak alın, çiğ olduğundan emin olun.
Traz espinafres, e assegura-te de que estão crús.
Ama ıspanak kocaman olmalı.
Mas os epinafres são horríveis!
" Her zaman işi bitiririm Çünkü ıspanak yerim
" Tenho força nos braços porque como espinafres
Sana ellerini ısıtmak için ıspanak kullanıyorlar falan demedim.
Nunca te disse que usavam espinafres para aquecer as mãos.
Evet. Bir de pekmezli ıspanak eşliğinde bıldırcın var. Bir de benim karşı konulamaz ızgara paçam, hazırlop yumurtayla.
Ou então codornizes com espinafres e melaço ou o meu pied de résistance, pezinhos de porco grelhados com ovos mal passados.
Geri çekilin, şimdi ıspanak yiyecek ve dövmesi büyüyecek.
Pára trás. Ela está pronta a comer espinafres, e a tatuagem dela vai ficar toda insuflada.
- İğrenç ıspanak istemeyiz biz. - Anne!
Não precisamos do raio dos espinafres!
Biraz ıspanak ve soya fasulyesi getirin.
Traz espinafres e tofu.
Niçin ıspanak ve soya fasulyesi yok?
Porque não há espinafres e tofu?
Hâlâ ıspanak konusunda bana kızgın mısın?
Ainda está zangada por causa do espinafre e do tofu?
Ah, adamım, ıspanak.
Bolas! É espinafre!
Fıstık ezmesi, kırmızı et, peynir soyulmamış meyve, ıspanak, zeytin yağı...
Manteiga de amendoim, carne, queijo. Fruta com casca, espinafres, azeite. Mas são alimentos saudáveis.
Şey, haftaya yapacağım özel ıspanak diyetim hatırlamana yardımcı olur.
Bem... talvez mais uma semana de dieta de espinafre. talvez te ajude a lembrar.
Anlaşıldı ıspanak senin için en iyi yol gibi görünüyor.
os espinafres são bons para a memória.
Hayır, o ıspanak.
Não, isso é espinafre.
Kremalı ıspanak ve pancar soteli karartılmış balık.
Peixe vermelho com esparregado e beterraba salteada.
Uh, armutlu ıspanak suyu, lütfen.
Sumo de espinafre com um pouco de pêra, por favor.
Bilgisayar, bir armutlu ıspanak suyu, ve bir kase sebze çorbası.
Computador, um sumo de espinafre com um pouco de pêra, e uma taça de caldo de vegetais.
Altı iri biftek, Beş kumpir ve iki porsiyon kremalı ıspanak.
Seis costeletas, cinco batatas assadas, e duas doses de esparregado.
Marul, ıspanak, alfalfa.
Alface, espinafres, alfafa.
Sanırım pirzola alacağım- - orta kıvamda- - patates püresi, kremalı ıspanak.
Acho que teremos costeletas... meio raro... puré de batatas, creme de espinafre.
Canavar onu alıp yerin dibine götürdü her gün çocuğa ıspanak yediriyor.
O Monstro dos Espinafres apanhou-o, e puxou-o para baixo da terra, e obrigou-o a comer espinafres todos os dias.
Avokado, ıspanak, malanga ve ancak püresini yiyebildiğim papaya.
Abacate, espinafres, inhame...
İkincisi, "Dişinde ıspanak var" dı.
A segunda foi "Tens espinafres nos dentes."
- Kremalı ıspanak.
- O que é isto? - Esparregado.
- Soya peynirli ıspanak mı?
Tofu mexido numa cama de espinafres?
Ama ıspanak yerine çikolatalı krep istiyorum.
Mas em vez de espinafres, quero panquecas com pepitas de chocolate.
Jason'ın dişlerinde ıspanak var.
O Jason tem espinafres nos dentes.
Ya siparişinizi verin ya da ikinize de yumurtanın beyazından yapılmış omet ve ıspanak buğulama veririm.
Peçam já ou trago-vos... uma omelete com espinafres cozidos a vapor.
Şef patatesli kızarmış tavuk yapmayı planlıyordu... Ve Risa'dan da biraz ıspanak aldık.
O chef ia fazer frango frito com batatas gratinadas e aqueles espinafres minaranos que apanhámos em Risa.
Biraz pilav, ıspanak ve tofulu hindi.
- Arroz, espinafre, e peru de tofu. - Óptimo.
Hah, ıspanak ve mantarın kalsiyum deposu olabildiği kadar bir vejeteryan yemeği idi.
Bem, como vegetariano... comeu um espinafre-e-cogumelo, calzone.
Çok da mutsuz değildir, tahmin edersiniz ki sebzeler mutsuzdur, yani bildiğimiz gibi ıspanak veya Brüksel lahanası, tıpkı ruh halleri gibi.
Ele não é assim tão azarado, podes imaginar 'Vegetais'são muito azarados, como aquele que temos visto Espinafres ou couve de Bruxelas
Dişinde ıspanak olduğunu biliyor muydun?
Hey! Sabe que tem espinafres nos dentes?
Biraz ıspanak yesen iyi olur.
É melhor dispensares os espinafres.
Haşlanmış ıspanak pembenin yerini almış. İşte oldu.
Ouvi dizer que o verde espinafre é o último grito.
Ben Amca, ıspanak salatasının üstüne koyduğun şey ne?
Tio Ben, o que é aquilo que põe no cimo da sua salada de espinafres?
- Nereden? Seni bir kere ekmeğini ıspanak sosuna bandırırken yakaladım.
Vi-te pôr molho de espinafres numa molheira em pão.
Ve bu benim son kez poşette önceden yıkanmış ıspanak alışım!
E essa foi a última vez que comprei espinafres pré-lavados numa embalagem.
Sanırım dişinin arasına ıspanak gibi bir şey takılmış.
Acho que tem espinafre, ou algo assim, nos dentes.
Konservede ıspanak, bir demet brokoli.
Espinafres de uma lata, um pé de brócolos.
Bende kremalı ıspanak aldım.
- Já não havia. - Trouxe creme de espinafres.
Evet, yanında patates püresi, havuç ıspanak.
E café, claro.
- Turuncu ıspanak mı?
Os cor de laranja?