Şamir translate Portuguese
478 parallel translation
- Bu arkadaş Samir, Beyrut rehberiniz.
- Este e o Sr. Samir, o guia em Beirute. - Oh, óptimo.
Samir!
Samir!
Bu, Samir.
Este é o Samir.
Samir, Harry'ye birkaç soru soracak.
O Samir vai apenas fazer algumas questões ao Harry.
Samir kesinlikle birinci sınıftır.
O Samir é de primeira qualidade.
İsmi Samir Nazhde.
Chama-se Samir Nazhde.
Samir Nazdhe...
Samir Nazhde.
Samir için arama iznine ihtiyacımız var. Samir.
- Precisamos de uma autorização de busca para o Samir.
Frank, bırak senin için konuşayım.
- Samir. Frank, preciso de falar contigo.
Hey, bu sefer bana bu oyunu oynayabilecek birini bul. Ve Samir için poligraf ayarla.
Danny, procura-me um juiz que colabore comigo desta vez e arranja um polígrafo para o Samir.
Samir bir ara benim önemli projelerimden biri olmuştu.
Samir tem sido um importante projecto meu desde há algum tempo.
Samir, bana bak.
Samir, olha para mim.
Samir'in son listesi nedir =
Então, quais são as últimas sobre o Samir?
Bence bu kadarı biraz fazla.
O Samir envolvido com eles? Isso seria pedir demasiado.
Neden Samir'den uyarı gelmedi?
- Por que é que o Samir não avisou?
- Hiçbir şey bilmiyordu.
- Ele não sabia. - Diz o Samir.
Samir iki taraflı oynuyor.
Ele é um intermediário.
- Samir'i bulduk.
- Tenho o Samir.
Samir'in onlarla bağlantısı var mı? - Çok az.
- O Samir tem algum contacto com eles?
Adamın Samir'i merkeze götüreceğim. Kıçına bir poligraf makinesi bağlayacağım. Ve ona seninle ilgili sorular soracağım.
Vou levar o seu rapaz, o Samir, ali abaixo, vou ligá-lo a um polígrafo, e vou-lhe fazer umas perguntas a seu respeito.
Samir'i oyuna sürüyoruz.
- Vamos usar o Samir. - Agora?
Buna son verebilirsiniz.
Você pode acabar com isso, Samir.
İkimizin bir fotoğrafı var Samir.
Escuta, eu tenho uma fotografia de nós os dois, Samir.
Hey, kimse seni yakmayacak tamam mı?
Ninguém o vai trair. OK, Samir?
Hey, Samir, sadece sakin ol tamam mı?
- Samir. Acalme-se, OK?
Samir'i güvenli bir yere götüreceğim.
- Vou guardar o Samir em local seguro.
Samir onları şeyhin müritleri arasından çekip çıkarmıştı. Ben de onları kuzeyde eğitmiştim.
Samir recrutou-os entre os discípulos do xeque e eu treinei-os no Norte.
Bir çıkış yoluna ihtiyaçları vardı. Terörist listesindeydiler. Sen de onlara vize temin ettin.
Estavam na lista antiterrorista, e aí você arranjou-lhes vistos, você e o Samir.
Samir bağlantı kurdu, Frank.
Samir estabeleceu contacto, Frank.
Samir... Kur'an öğreticisi.
Samir, o Corão ensina...
Samir.
Samir!
- Onu bırak, Samir.
Larga-a.
Onu bırakırsan yaşarsın.
- Não! - Samir, larga-a e viverás.
Hub, buradayım.
- Samir... - Hub, estou aqui.
Samir...
Samir.
Son hücre yok edildi. Son hücre Samir'miş.
A última célula foi eliminada.
Onu çıkardık.
Era Samir. Matámo-lo.
" Samir...
" Samir...
- Samir!
- Samir!
Yarısını ortaklık fonlarına yatırır... kalanını da rehinecide çalışan... dostum Asadulah'a- - Samir.
Eu investiria metade dele num glorioso fundo de investimento mútuo... e depois, a outra metade iria para o meu amigo Asadulah... que trabalha como securita...
Samir, esas olayı atlıyorsun.
Samir. Samir, não é nada disso.
İlk olarak, Mr. Samir Naga...
Primeiro, Sr. Samir Naga...
Samir and Michael'ın işine son mu vereceksiniz?
Vais despedir o Samir e o Michael?
Yani Michael and Samir'i kovup... bana daha çok para mı vereceksiniz?
Então tu vais despedir o Michael e o Samir... e dar-me mais dinheiro?
Samir ve ben ellerindeki en iyi programcılarız.
Samir e eu somos os melhores programadores que eles tem.
Ama Samir tanıyor.
Mas o Samir conhece.
Samir, burası Amerika.
Samir, isto é a América.
Aslında bu işte biraz başarısızlık olasılığı da var, Samir.
Esta coisa é realmente a prova de falhas, Samir.
Samir?
Samir?
Michael, Samir, naber?
Michael, Samir, como é que vão?
Samir.
Samir.