Şemsiye translate Portuguese
432 parallel translation
Fakat şemsiye birden kök salar, yavaş yavaş devasa boyutlu bir mantara dönüşür.
mas o guarda-chuva de repente ganha raízes e transforma-se num cogumelo. Começa a crescer gradualmente, atingindo proporções gigantescas.
Bir şemsiye darbesiyle Selenit binlerce parçaya dağılır.
E com um golpe do seu guarda-chuva o Selenita explode em mil pedaços.
Çok güzel bir gün efendim. Bu yüzden, her zaman şemsiye taşıdığınızı tahmin ediyorum.
Bom, está um tal dia maravilhoso, que devo concluir que leva sempre um chapéu de chuva.
Şemsiye, evet efendim.
O chapéu de chuva, sim.
İşe yaraması için bir şemsiye mevsim bulutlarının ilk çarpışmasında el altında olmalıdır.
Para servir, um chapéu de chuva deve estar disponível no primeiro choque entre nuvens.
Öyleyse, gerektiğinde hemen kullanmak için şemsiye nerede durmalıdır?
Onde devia ter então um chapéu de chuva pronto para uso instantâneo?
Bu nedenle katil, yanında bir şemsiye getirir.
Então o assassino trazia um chapéu de chuva com ele.
Bir tabancayı gizlemek için şemsiye mi?
Um chapéu de chuva para esconder a arma?
Bu şemsiye örneğin, tertemiz.
Este chapéu de chuva, por exemplo, não tem marcas nenhumas.
Şemsiye konusunda beni düşünme.
Não têm consideração por mim.
- Şemsiye hep taşır mısın?
Você anda sempre de guarda-chuva?
Evde şemsiye açmak uğursuzdur.
O guarda-chuva aberto em casa dá azar.
- O şemsiye 11 yıllıktı.
- Tenho esse guarda-chuva há 11 anos.
Bir keresinde şemsiye yerine gülücüğümü kullandım. Korkunç ıslanmıştım.
Uma vez tentei usar o sorriso como guarda-chuva, mas molhei-me.
Şemsiye veya yağmurluk almadığını biliyordum. Sevgilim.
Oh, meu querido!
- Niye şemsiye aldın?
- Para que o chapéu de chuva?
Bir de, Paris'te doküman çantası ve..... şemsiye taşıyamazsın.
E outra coisa, em Paris nunca se usam pastas nem chapéus-de-chuva. Há uma lei.
Paris'te şemsiye taşımayacaksın ve..... ilk gün muhakkak yağmur bulacaksın.
Nunca se usa guarda-chuva em Paris, e tem que chover sempre no primeiro dia.
Yüz tane? Ya Şapka, ayakkabılar ve şemsiye.
ou cem, com chapéus, sapatos e sombrinhas a condizer?
Şimdi bir düzine yeni şemsiye alabilirim.
Agora posso comprar uma dúzia doutras.
Kız kardeşinden şemsiye alırsın, yumurta çırpıcı alırsın. Halhal değil.
Umairmã dá um guarda-chuva, umabatedeira, não uma tornozeleira.
4000, bi de şu üç şemsiye.
Faz uma coisa ; dás-me quatro mil mais estes guarda chuva.
- Neden şemsiye aldın?
- Para que tem o guarda-chuva?
Şemsiye ne işe yarıyor?
Porquê o guarda-chuva?
Kendinize çukur kazıyorsunuz ve onlara bir şemsiye verip kıçınızda açtıracaksınız.
Vão arranjar maneira de chamar a atenção e vão levar com as culpas todas.
Şemsiye çerçevesi yapıyordu, işi buydu.
Armações de guarda-chuva. Era isso que ele fazia.
Aslına bakarsan tüm bunlar beni şemsiye çerçevesi imalatından oldukça uzaklaştırdı.
Bem, conduziu-me para longe das armações de guarda-chuva.
Neden şemsiye kullanıyorsun bu güneşte.
- Para que ser o guarda-chuva? Está sol! - Há um motivo para tudo.
İşte, şemsiye inişi kolaylaştırıyor.
Agora, subo o guarda chuvas... E aterro suavemente.
Eliza'nın adını polise veremezsiniz. Sanki bir hırsız veya kayıp şemsiye gibi.
Näo pode dar o nome da Eliza à polícia... como uma ladra ou um guarda chuva perdido.
Bu aptal şemsiye şapkayla tek başıma yürüyemem.
Não consigo ir por mim, com esta sombrinha ridícula.
Şemsiye ne olacak?
E o guarda-chuva?
Hayır. Çanta, şemsiye cebinizdeki kalemleri. Sandalye ve beşlik sizin bir de dürbün.
Não, a pasta, o chapéu-de-chuva, as canetas que tem no bolso, a cadeira e o dinheiro são seus e um par de binóculos.
Pekala, size işi veriyorum. Ve sandalyeyi tamamı yün ordu uyku tulumunu çanta, şemsiye, cebinizdeki kalemler ve file atletinize.
Dou-lhe o trabalho e a cadeira, e um saco-cama de algodão do Exército pela pasta, o chapéu-de-chuva, as canetas que tem no bolso e a sua camisola de fibra.
Ş harfi şemsiye için.
A letra G é de Guarda-chuva.
Şemsiye için güzel bir yer.
Um bom sítio para o guarda-chuva.
Evet, elbette. Oradaki tek kişi bendim. Şemsiye, demek istiyorum.
Era o único chapéu-de-chuva que havia no meu camarim.
Önemli değil, ama, şey, söz konusu bir şemsiye.
- É sobre um chapéu-de-chuva.
Şemsiye mi?
- Um chapéu-de-chuva? Venha comigo.
Oh, evet. Ah, Belli bir şemsiye konusundaki merakının bir tek kişiye bile söylenmemiş olmasını bilmen ilgini çekebilir.
A vossa preocupação com um determinado chapéu-de-chuva não foi mencionada a ninguém.
Her neyse, bir anda aklıma geldi... bir şemsiye.
De repente, lembrei-me : um chapéu-de-chuva.
Fakat... bu kuşağı hiç bağlamıyorlar çünkü o taktirde şemsiye iyice kurumayacaktır.
Mas nunca apertam a fita porque, senão, não seca bem.
- Perili şemsiye!
- O guarda-chuva assombrado!
Şemsiye mi? Bu üniformayla mı?
De uniforme, não posso levar nenhum chapéu de chuva,
Şemsiye açmakla mı suçlayacağız?
De ter um guarda-chuva?
Önce, şarabın üzerine şemsiye koymadılar, şimdi de yemekten salyangoz çıktı.
Primeiro não tinham sombrinhas para o vinho, e agora, lesmas na comida.
Şemsiye ucu mu?
Pontas de guarda-chuvas?
Bu şemsiye ne işe yarayacak ki?
Que diabo é uma "montagem em guarda-chuva"?
Bir şemsiye!
O que é isto?
Oh, ve bir şey... bir şemsiye satın almak istiyorum.
E quero comprar um chapéu-de-chuva.
Bana bir şemsiye getir.
Vamos então.