Şişe translate Portuguese
5,333 parallel translation
Şuna baksana, elime sidik dolu bir şişe verdin.
- Deste-me uma garrafa com urina.
Nerdeyse dört şişe serum yedin.
Levaste uns quatro sacos de soro.
Köşedeki masaya en iyi şampanyanızdan bir şişe ve dört kadeh alalım lütfen.
Queria uma garrafa do vosso melhor champanhe e quatro copos, por favor, para a mesa do canto.
Ben bir şişe daha almaya gidiyorum.
Vou buscar outra garrafa.
Bir şişe Johnnie Walker lütfen.
Uma garrafa de Johnnie Walker, por favor.
Selam, Jackie. mümkünse iki şişe şampanya daha alabilir miyim lütfen?
Ei, Jackie. Podia levar duas garrafas de champagne?
Şişe bende kalabilir mi?
- Deixa-me aqui a garrafa?
Şişe nerede?
Onde está a garrafa?
Biraz şeftalili Schnapps buldum. Şişe biraz tozluydu ama düşündüm ki likör hala iyi... durumdadır.
Achei licor de pêssego, a garrafa está cheia de pó, mas acho que o licor ainda está... bom.
Kesinlikle öyle. Eğer baban burada olsaydı bunun için bir şişe şampanya açardı.
Se o teu pai estivesse aqui, abria uma garrafa de champanhe.
O zaman bir şişe su olsun.
E uma garrafa de água.
Pouilly-Jouvet'52, bir de küçük bir şişe sek şampanya.
Pouilly-Jouvet'52, mais um quarto de bruto.
Yanına bir şişe Pouilly-Jouvet'26 bir kova buz ve iki bardak al da yemekli vagondaki uyduruk şeyleri içmek zorunda kalmayalım.
E traz uma garrafa de Pouilly-Jouvet'26 num balde com gelo e dois copos, para não termos de beber o mijo de gato que servem na carruagem-restaurante.
"Dünyamızın dağılan böğründen bir çapa bugün mükemmel bir şişe kehribar çıkarmıştı."
"Hoje, uma retroescavadora revelou num pedaço de terra a desfazer-se " um frasco âmbar.
Şişe ile öldürdün, ama cesedi bile yok.
Mataste com a garrafa, mas não haverá um corpo.
Bir şişe kapağı bir saat boyunca çalışıyor ve bütün gün dolu.
Uma tampa de garrafa dá para uma hora e tudo dá para um dia.
591 ml'lik bir şişe kolayı yakmak için bir çocuğun bir saat 15 dakika bisiklet sürmesi gerek.
Para queimar meio litro de Coca-Cola, uma criança teria de andar de bicicleta, uma hora e 15 minutos.
Bağımlılık yaratan yiyecekler yerseniz tek bir şişe kola içmezsiniz ya da sadece iki sigara içmezsiniz.
Existem comidas viciantes. Não se cheira só um risco de cocaína. Ninguém se fica por dois cigarros.
Şişe bırakın.
Deixa ficar a garrafa.
Size tam bir şişe Bahis.
Aposto uma garrafa cheia.
Yani, ben şişe kazanmak mı?
Então, ganhei a garrafa?
Şişe atmayın! Şişe atmayın!
Nada de garrafas!
- Bir şişe haşhaş yağı, Hint kırmızısı.
Uma garrafa de óleo de papoula, vermelho das Índias.
Bir şişe şarap gerek sadece.
Preciso de uma garrafa de vinho.
Ve hatırladığım son şey bir şişe rum ve bir tablet LSD çıkarmasıydı.
E a última coisa que me lembro é, que ela retirou uma garrafa de rum e azedo.
Kafayı çekmiş. Bir şişe votkanın yarısını içmiş.
Uma praxe qualquer, fizeram-no beber meia garrafa de vodka.
- slm - slm istediğim bir şişe şarabı alabildin mi?
- Olá. - Olá. Compraste a garrafa de vinho que eu pedi?
Bir şişe viski çalayım ve buradan gidelim mi?
Que tal eu roubar uma garrafa de whiskey e sairmos daqui?
Suyumuz var, onlara bir şişe vereceğim.
Temos a água e eu vou-lhes dar um frasco.
Resimde şişe yoktu diye hatırlıyorum.
Ia jurar que não havia garrafas na foto.
Çünkü şişe tam buradaydı.
Isso é porque estava escondida aqui em baixo.
İki şişe de gazyağı ver.
Também preciso de duas garrafas de querosene.
Şişe çevirmece ya da cennette yedi dakika gibi şeyler...
Rodar a garrafa ou sete minutos no céu ou assim?
Fazladan birkaç şişe su götürmeliyiz.
Devíamos levar garrafas de água extra.
Bir şişe daha alabilir miyiz buraya?
Podem trazer-nos outra garrafa para aqui?
Evde her odada yangın detektörü misali birer şişe var.
No meu apartamento, há um frasco em cada divisão, como o detector de fumo.
- Normal şişe mi kullandılar?
- Eles usaram uma garrafa verdadeira?
Tamam, şişe kalsın.
Mais uma!
Bir şişe Calvados.
Uma garrafa de Calva!
2 şişe.
Duas garrafas.
- Aşağıda bir şişe şarap açtım.
- Abri um vinho lá em baixo.
Ama sende İncil ve bir şişe kutsal su vardı. - Dünyayı sen kurtardın!
Mas tu tens uma Bíblia e uma garrafa de água benta,... assim fazes do mundo um lugar mais seguro!
Şişe kapağının, bizatihi şişenin kendisinden daha pahalıya üretildiğini biliyor muydun?
Sabias que a tampa da garrafa tem um custo de produção maior do que a própria garrafa?
Doc, Hope ve küçük Amethyst'in iyi olduğunu Coy'a söylemenin daha kolay olacağını düşünüyordu ancak evliliklere karışmama gibi kendi koyduğu bir kural vardı ki zaten o da sise karışmıştı.
Doc pensou que talvez tivesse sido mais fácil dizer ao Coy que a Hope e a pequena Amethyst estavam bem de saúde. Mas ele seguia a regra de não envolver-se em matrimônios, regra essa que se desfez em fumo...
İçtikleri sigaradaki Hint keneviri gibi Doc'un içinde bulunduğu sise ekstra bir katman daha eklemişti.
Tal como a erva asiática que estiveram a fumar, mergulhando em névoa os seus pensamentos já enublados.
Tüm dünya yavaş yavaş kalkmaya başlayan bir sise bürünmüş gibi.
O mundo tem parecido um grande nevoeiro, que só agora começa a dissipar-se.
Derken bir gece, Amy bana geldi... elinde bir sise burbon ve sevdigim bir grubun kaçak konser kaydi vardi.
Depois, uma noite, a Amy aparece em minha casa com uma garrafa de bourbon e uma gravação bootleg de uma banda que adoro.
Anlamadigim sey su, nasil oldu da kimin seni boynuzladigini anladin? Yani oldun olasi her gün bir sise viskini dibini görüyordun.
Isto é o que não entendo, como é que te lembras quem comeste se estás a beber Um montão de Escocês por dia desde que nasceste?
masamda kristal bir şise var.
Uma garrafa de Cristal na minha mesa.
Sise ve yapma ağaçlara harcadık ya.
Gastámo-las em nevoeiro, árvores falsas...
Bir şişe şarap iyi olur sanırım.
Uma garrafa de vinho seria agradável.