English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ A ] / Ahmet

Ahmet translate Russian

264 parallel translation
Prens Ahmet'in Maceraları
Приключения принца Ахмеда
Ahmet
Ахмед
Prens Ahmet, Dinarzade'nin abisi.
Принц Ахмед, ее брат
Prens Ahmet'in Hikayesi
Приключения принца Ахмеда
"Çabuk ol, Ahmet, Peri Banu'yu özgürlüğüne kavuşturmalısın"
"Спеши, Ахмед, и освободи Пери Бану!"
"Prens Ahmet düşmanların karşısına dikildi!"
"Принц Ахмед стоит перед вратами!"
Ahmet, Bayan Trowbridge...
Ахмед... Мисс Тробридж - приведи её сюда.
Şu yukarıda, Ahmet Beyler'in köşkünde çalışıyorum.
Сейчас мы проводим работы у господина Ахмета.
Bu da Büyük Ahmet Han, elebaşları.
Это Великий Ахмед-хан. Их лидер.
Liderlerinin adı Büyük Ahmet Han ve bir süvari şapkası takıyor.
Который зовёт себя Великим Ахмед-ханом и носит гусарский кивер.
Bu öneriyi merkez komiteye sunmalıyım ayrıca Büyük Ahmet Han'la da konuşsam iyi olacak.
Мне надо обсудить этот вопрос в ЦК. И связаться с Великим Ахмед-ханом.
Ahmet, buna inanamayacaksın. Seni bir televizyon yıldızı yapacağım.
Ну, Ахмед, ты просто не поверишь... я хочу сделать из тебя телезвезду.
Grubun elebaşı olan Büyük Ahmet Han, kaçtı.
Главарю группировки - Великому Ахмед-хану, удалось скрыться.
Bir daha gitme olur mu? Peki kızım. Ahmet'e bizim de babamız var diyorum, inanmıyor.
Я говорю Ахмету, что у нас тоже есть отец, но он не верит.
Ahmet, bana bebek bezi getir
Ахмад, принеси мне пеленки.
Ahmet, bunlar ıslak.
Ахмад, эти пелёнки мокрые.
- Ahmet, gel, oynayalım. - Ödevim var
- Ахмад, выходи играть. - Я не сделал домашнюю работу.
Neredesin, Ahmet?
Куда ты пропал?
Ahmet, Çocuğu duyabiliyor musun?
Ты что, не слышишь, что малыш плачет?
Bu bizim Ahmet mi?
Это наш Ахмад?
Görüyorsun ya, genç Ahmet, onları bu kapıları ve bu pencereleri... bırakırken görmek beni o kadar çok üzüyor ki şehre gidebilmek için büyük çabayla yaptığım o kapı ve pencereleri
Понимаешь, маленький Ахмад, мне так грустно видеть, как они оставляют эти двери и окна, которые я так старательно делал, и уезжают в город.
Ahmet, lütfen, bir saniye bekle.
Ахмад, прошу тебя, подожди минутку.
- Sorun ne, Ahmet?
- Что такое, Ахмад?
O kıyafetle sadece oynuyordu, kendini yiyordu Prens Ahmet, değil mi?
Ты просто играл с этим расфуфыренным надутым принцем Ахмедом, верно?
Kardeşim, Çar Ahmet, öldü.
Дзарахмат умер.
Ahmet ve Abdullah.
Ахмед и Абдула.
Ahmet, dostum. Seni gördüğüme sevindim.
Ахмед, мой друг, рад вас видеть.
Ben Ahmet Ibni Fahdlan, Ibni El Abbas, Ibni Rasid- "İbni."
Меня зовут Ахмед Ибн Фадлан Ибн Аль Аббаз Ибн Рашид... - "Ибн."
Ahmet Ibni Fahdlan. Ibni "oğlu." demek
Ибн - значит, "сын такого-то".
Ahmet!
Ахмед!
Allah'a hamd ve senalar olsun, Merhametli ve Esirgeyen. Rahmeti pagan insanlara olsun... ki başka tanrılara tapan, yemeklerini paylaştılar... ve kanlarını döktüler... ve kulun, Ahmet Ibni Fahdlan, bir erkek oldu...
Хвала Аллаху всемогущественному и всемилостивому, и да благословит он язычников, которым дороги их боги, которые делились едой и проливали кровь, дабы слуга Аллаха Ахмед Ибн Фадлан смог стать мужчиной... и достойным служителем божьим.
Bagajdaki ceset amcam Ahmet'in.
Труп в багажнике - это мой дядя Ахмед.
Amcam Ahmet babamın büyük kardeşi.
Дядя Ахмед - старший брат моего отца.
Kreşten ayrıldılar,... çünkü Ahmet amcam onlara bakıyordu.
Даже перестали ходить в детсад... Потому что дядя Ахмед всегда охотно с ними сидел.
Üç ay geçti ve Ahmet amcam kaldı.
Прошло три месяца, а дядя Ахмед не уехал.
Ahmet bir daha gitse yine olur ama Rıfat tek başına nasıl yapacak.
Он так беспомощен. Хоть бы они Ахмета навсегда взяли.
Bay Charles, benim adım, Ahmet Ertegün. Biraz zamanınızı alabilir miyim?
- Мистер Чарльз, меня зовут Ахмет Эрдегун.
Ahmet, bu tıpkı Charles Brown gibi.
- Ахмет, а сейчас это Чарльз Браун.
Ahmet, nasıl buldun bunu?
- Ахмет, что ты об этом думаешь?
Ahmet, benim yaptığım bu, ahbap.
- Я вовсе не это говорил. - Я пишу то, что пишу.
Ne diyorsun, Ahmet?
- Что скажешь, Ахмет?
Ah, yapma, Ahmet. Bak, sen bana iyi davrandın. Ama ben, siz, beylere, daha hiçbir hit sunmadım.
- Брось, Ахмет, вы сделали для меня, что могли, а я не дал вам ничего стоящего.
Ama Ahmet, dinle, ben, Joe Morris değilim.
Даже Джо Моррису приходится несладко, а ведь у него... - Я ведь не Джо Моррис.
Ahmet.
- Ахмет!
- Sakin Orman, 1. Koğuş. - Ahmet Turan, 2.
Шакир Оман, первая камера.
- Ahmet.
- Ахмад.
Ahmet!
Куда ты бежишь?
Hiç bu kadar aşşağılanmamıştım! Oh, Prens Ahmet.
Так меня ещё не оскорбляли!
Ahmet keşke gitse hiç gelmese.
Не хотел бы я иметь такого сына.
- Ahmet.
- Ахмет.
- Ahmet.
- Ахмет...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]