Barıs translate Russian
5,913 parallel translation
Onların çoğunluğu İmparatorluğu daha iyi bir yer barış dolu bir yer yapmak isteyen iyi insanlar.
¬ основном, это хорошие люди, которые хот € т лишь, чтоб " мпери € стала лучше, стала более мирной.
- Barış tehlikeli bir iş.
- Пропаганда мира опасное занятие.
Neden barış teklifi ile başlamıyoruz?
Почему бы нам не начать с примирения?
Barış için geldik.
Мы пришли с миром.
Politikacılar başarısız ve barış görüşmeleri altüst olduğunda her şeyi kaybettiğimizi düşündüğümüzde artık kimsenin Dekan'a ihtiyacı olmuyor çünkü Frankie var işte burada devreye giriyorsunuz.
Потому что когда политики терпят неудачу, и мирные переговоры ни к чему не приводят. Когда кажется, что все потеряно, и никто больше не нуждается в Декане, потому что Френки здесь. Здесь вступаете вы.
Pohpohlamanın tatlı kelimeleri için değil,... adalet ve barış için.
Не ради сладких слов лести, а ради справедливости, мира.
Kimse burada Nobel Barış Ödülü kazanmıyor.
Никто тут не претендует на Нобелевскую премию мира.
"Bize adalet yoksa, size de barış yok!" Eli, konuşmamız gerek.
Без правосудия не будет покоя.
"Bize adalet yoksa, size de barış yok." "Siyahların hayatı önemli!"
Без правосудия не будет покоя. Жизни черных важны!
"Bize adalet yoksa, size de barış yok!"
Без правосудия не будет покоя.
Barış yapabilir miyiz?
Может, мир?
O zaman ona barış teklifi etmelisin.
Тогда вам нужно помириться.
Barış teklifi.
Предлагаю мир.
- Barışçısın sonuçta.
Вы пацифист.
Daniel'in tek tutkusu Composer Hill'deki... hayvan barınağında gönüllü olarak çalışmakmış.
Единственная настоящая страсть Даниэля - волонтерство в приюте для животных.
Güney çıkışındaki barınakları kontrol etmek isteyebilirsiniz.
Вы можете проверить приюты возле Сауз Энда.
Barış sizinle olsun.
Мир вам.
Evin içindekilere zarar gelsin istemiyorum, ben barış adamıyım ama beni buna zorlama... kızı bırak ki hepimiz eve gidebilelim!
Я не хочу никому причинять вреда! Я пришел с миром. Но не вынуждайте меня.
Barın arkasındaki fotoğraftan tanımış yüzünü.
Она узнала тебя по фотографии на стене.
Temen ile barışımızı da yaptık.
Мы с лейтенантом помирились.
Barış bana iyi geldi.
Мне идет мир.
Barışçıl ve zengin yaşamaya izin verilenlerin sayısı tarafından ölçülüyor, bu yüzden.
Оно измеряется числом тех, кто смог зажить мирно и процветать благодаря этому.
İzin verin sarayına girip, Kral Tushratta'nın gücünü elinden alalım ve istikrarlı barışı getirelim.
Позвольте атаковать их дворец, лишить короля Тушратта власти и добиться длительного мира.
Ne zamandır istikrarlı barış diye bir şey var?
Разве такой возможен?
Kral Tushratta'da biliyor ama o barış şartlarını teklif etmeye can atıyor.
Король Тушратта знает это, но он готов предложить мир.
O zaman onun yerine, kendi barış şartımı teklif ediyorum.
Поэтому взамен я предлагаю свои условия.
Görünürde hepsi de barışı destekliyorlar.
кто на первый взгляд поддерживает мир.
Annemle, babamın yasını barış içinde tutabilmek için gitmenizi istemek zorundayım.
Я вынужден попросить вас всех оставить только мою маму и меня, чтобы спокойно погоревать над моим умершим отцом.
Anlamayı aşan bu güvenilmez barışı kazandığını farz edebilir miyim?
Ты решила успокоиться и принять неизбежное?
Kendimle barışık olmak istiyorum.
Хочу быть счастливым, какой я есть.
Melezlerle barış yapmak bunun tek yolu.
Мир с гибридами - это наш единственный выход.
O barın dışında ne yapıyordunuz?
Что вы делали у бара?
Bir barın dışında sen ve oğlunla konuşuyorum ve sonra da Kuveyt'e geri dönmüş arkadaşımın dost ateşiyle vuruluşunu izliyorum.
Я стою у бара, разговариваю с тобой и... С твоим сыном, а затем я вернулся в Кувейт, и я вижу, как по нам открывают дружественный огонь.
Barış içinde.
Мирно.
Gezegenlerindeki virüs yüzünden nesilleri yok olma tehlikesi içinde olan barışçıl bir toplumlarmış.
Они были мирным обществом на своей планете, и попали под угрозой исчезновения из-за вируса.
Barış.
Мир.
Senden aracılık yapmanı istiyorum barış konferansı tarzında bir şey falan yap.
Все что я тебя прошу, так это быть посредником... в что-то вроде мирной конференции.
Gerginliğin yatışmasını oğluyla oturup birlikte barış içinde yaşamanın bir yolunu bulmamızı istiyor.
Она попросила о разрядке. Чтобы мы сели с ее сыном... и нашли способ сосуществовать в мире.
Barış istiyorsunuz sanmıştım.
Я думала, вы хотите мира.
Barış iki taraflı olur, değil mi?
Договориться должны обе стороны для мира, не так ли?
Onlar barış istiyor.
Они хотят мира.
Bir barış anlaşmasını yapacağını söylediğinde biyolojik silahları bırakılarak yapıldılar.
Ими становятся из-за сбрасывания биологического оружия, когда ты говорил, что с ними мирный договор.
Çünkü melezler barış istiyor.
Потому что гибриды хотят мира.
Yeni bir çağın ön sözünü yazıyoruz, barış çağının.
Мы пишем пролог новой эры, историю мира.
Dünya barışı olacak.
Мир во всем мире.
Bu dünya barışı.
Мир во всем мире.
Yaratıcı bir zihin için barış bunaltıcıdır.
Для творческого человека она губительна.
Yıllar boyunca barışın ve refahın keyfini sürdünüz insanlığın altın çağıydı.
Десятилетиями вы наслаждались миром и благоденствием, Золотой эрой человечества.
İki soylu aile arasındaki barışı sağlamak.
Чтобы обеспечить мир между двумя королевскими домами.
Buraya sadece barış elçisi olarak geldim.
Я всего лишь посланник мира.
Barış, uzlaşmayı gerektirir ki bu da, sevgili annemizin hiç yapamadığı bir şey.
Ну, для мира нужен компромисс, на который наша дорогая мама просто не способна.