Brought translate Russian
55 parallel translation
♪ ♪ And never brought to mind?
И никогда о них не вспоминай...
Yardımcımla ben beş kuvvet komutanını getirdik ve Kennedy'yle toplantı yaptık.
Мой заместитель и я пришли на заседание пятёрки высших руководителей... My deputy and I brought the five chiefs over и мы сели с Кеннеди. И он сказал, " Господа, мы победили.
Bunun üzerine, ileri görüşlü dekanımız bir devlet işi aldı.
Таким образом декан, будучи дальновидным, принёс правительственный контракт... So the dean, being farsighted, brought back a government contract об организации офицерских курсов для того что назывется...
Hava Kuvvetleri'ne alınan herkesin bir bilgi kartı vardı.
Вы имеете перфокарту на каждого человека... You have a punch card for every human being поступившего в Воздушный Корпус. ... brought into the Air Corps.
She brought a Jaguar back from America, up the Dizengoff, our Champs-Elysees!
Она приехала из Америки вместе со своим "ягуаром". Она проехала по улице Дизенгоф, тель-авивским Елисейским Полям, и в ее честь устроили шикарную вечеринку!
Yükleyen : nalmmes Çeviren : saphiran
Brought to you by WITH S2 Written In The Heavens Subbing Squad
Aptal? Çeviren : saphiran Yükleyen : nalmmes
Глупышка? Brought to you by WITH S2 Written In The Heavens Subbing Squad Main Translator / Timer :
İyi çünkü bir tane limonata getirdim.
Good,'cause I only brought one lemonade.
Size biraz çay getirdim.
I brought you some tea.
Bugünlerde en yağlı müşterimizi bağladım.
I recently brought on our most lucrative client.
Anne, sana bir şeyler getird- -
Mom, I brought you some- -
Sarah, Mandy'i buraya çağırıp onu diziden sileceğini söylemek istemiş.
Sarah brought her here To tell Mandy she was writing her off the show.
Adam bıçaklı kavgaya silah getirmiş.
Well, a guy actually brought a gun to a knife fight.
Açık bir mikrofonla alt edildim.
Brought down by an open microphone.
Dinle, Hayley söyleyene dek o borcu hatırlamıyordum.
Look, I didn't even remember the life debt until Hayley brought it up.
Onu buraya getirmeden önce parmaklarında koyu yeşil mürekkep varmış.
He had dark green ink on his fingers before we brought him in.
Wegener hastalığı ağır metallere maruz kalındığında ortaya çıkabilir.
Wegener's can be brought on by exposure to heavy metals.
Bu şiddet dolu gerçekle alaşağı olacak bir adamı ifşa etmeye yardımcı oldun.
Ты помог разоблачить человека who will be brought down by this violent truth.
-... asistanın var ya?
Elian. When we brought you in here?
Annie, arkadaş getirmişsin!
Annie, you brought somebody!
Yolda yalnız başına buldum, geri getirdim.
- Snuck out on her own. Brought her back.
Arkadaşım Candace üniversitede 3 kere intihar etmeye çalıştı ve onu iki kez hayata döndürdüm.
My friend Candace travelstead od'd like three times in college, and I brought her back twice.
Michelle, yemek getirmişsin.
Michelle, you brought lunch.
Vaşinton'da hiç güzel kedi balığı olmadığını söyledi ben de ona Mister A'dan sandviç aldım.
He said he didn't think D.C. had any good catfish, so I brought him a sandwich from Mister A's.
Bana sormadan evime kız mı getirdin?
You brought a girl to my house without asking me first?
Sen bunu yapmamı istedin diye düşünmüştüm.
I thought you brought me on a sexcapade.
Yanımda Zantac ve Gaviscon var. Midol de getirdim galiba.
I brought Zantac and Gaviscon and I think I brought Midol.
- Bu yüzden kaba kuvvet kullandı.
That's not why he brought out his jackboots.
Kağıtları getirdim.
I brought the paperwork.
Buraya getireni tanımıyorum.
And I don't know who brought her.
Yanında kitap getirmiş. Onunla meşgul olur.
She brought a book with her.That should keep her occupied.
Hayır ama nedense bu derdi kendi başına açmış gibi hissediyorum.
No, but I do feel he's brought itdown on his own head.
Yemeğe değil ama onu yemekten sonra eve getirdim.
Not for dinner but I brought herto the house after dinner.
Sana kahve getirdim.
I brought some coffee.
Öyle düşünmesi için hiçbir şey yapmadım ama beni bu işe aslında kimin soktuğunu anlaması uzun sürmeyecektir yine de.
I did nothing to dispel that notion, though it may not take him a long time to realize who it was that actually brought me into this.
O ikizleri buraya getirdin, o afişi astın.
You brought those twins here, hung that banner...
Ve beni bir an için bile olsa evime götüren yeni arkadaşıma minnettar olacağım.
And be grateful for my new friend, who, just for a moment, has brought me home.
Şu küçük Eyfel Kulesi oyuncaklarından getirmişlerdi.
They brought me one of those little Eiffel Towers.
- Seni buraya ben getirdim. Alkolden ben kurtardım, temizledim, doktor ayarladım, teşhis ettirdim.
- I brought you out here, got you off the booze, cleaned you up, got you a doctor, got you diagnosed.
Tanrı'nın yardımı sizi Elena'ya gönderdi.
Divine Providence brought you to Elena.
Beni suyun altına göm.
♪ Jim brought me back ♪ Похороните меня в море.
fakat bazı günler, düşünüyorum, eğer biz bunu kendi açımızdan ele alırsak planet dünya olayını tamamıyla doğru yapma şansına sahip olduk ve... ve onu batırdık.
Some days though I wonder if we brought this on ourselves. We had a chance to do this whole planet earth thing right, and... and we blew it.
- Onun yerine bunu getirdim.
I brought this instead, if that's okay.
Oluşturulan hayran toplulukları bizi destekliyorlar.
It's really kind of brought this network of people together.
Kevin never brought me that phone charger.
Кевина никогда не принесет мне зарядку.
I figured you already saturated "A" shirt and "B" shirt, so I brought you this.
Я догадалась, что ты уже замарал рубашку № 1 и № 2, поэтому принесла тебе эту.
Konuyu ben açtım.
I brought him up.
He drug you down the street by your hair and brought you back to the house, and you're pregnant.
- Он протащил вас по улице за волосы обратно в дом.
Ve daha Julie'yi eve getirdiği ilk gün, And from the first day she brought Julie home from the hospital, kızı için en iyisini yapmak istiyordu.
И с тех пор, как она принесла Джули домой... Ох! Как же так...
Ayağım sahiden çok acıyor... Yani hemen eve gidelim.
Brought to you by WITH S2 Written In The Heavens Subbing Squad
Yemek mi aldın?
You brought food?