Etmez translate Russian
7,361 parallel translation
Çoğu insan için bir şey ifade etmez ama benim için bir anlamı var.
Для большинства людей это не имеет смысла, но не для меня.
Evet, başka bir şey beni bu kadar mutlu etmez.
Да, ничто не осчастливит меня больше.
Sonunda beş para etmez bu hayata elveda öpücüğü kondurabilirim dedim.
Я могу наконец-то поцеловать эту бесполезную жизнь на прощанье.
Fark etmez.
Не важно.
- Fark etmez.
Не важно.
Ciğeri beş para etmez herif.
Посмотри на этот кусок дерьма.
İnsanlar YDH diye kısaItma yapsa da fark etmez çünkü Yardım Destek Hattı kulağa biraz sütyen gibi geliyor.
Я не против сокращения СПП, так как слово Поддержка ассоциируется с лифчиком.
Fark etmez.
Без разницы.
Üzüntüyü de yok etmez.
Намерения не заставят эту грусть исчезнуть тоже.
Bir şey fark etmez.
Это неважно.
Mary neden bu kadar olay çıkardığımı merak etmez miydi?
А Мэри не удивилась бы, почему меня это так волнует?
O gerçekleşmek üzere olan şeyleri kabul etmez.
- Меня она не слушает тоже. Она скрещивает руки, говорит : "Я уверена", и делает то, что захочет.
Gömüldüğü yeri nereden bildiğin ya da onu neden mezardan çıkardığın beni enterese etmez. Çünkü onu umursamıyorum.
Мне без разницы, откуда вы знаете о могиле или зачем её выкопали, потому что она мне безразлична.
- Fark etmez.
– Не важно.
İman, gece çocukların uyumasına yardım eder ama şehri korumamda bana yardım etmez.
Вера помогает детям засыпать, но мне она не поможет защитить город.
Sonra da durumu kimse telafi etmez.
И никому от этого не скрыться.
Birçok insan bu ayrıntıyı fark etmez, ama ben ettim... Çünkü Matthew'un yaptığının aynısıydı.
Большинство просто не заметило бы, но не я... потому что у Мэтью было то же самое.
- Andy, hastane seni yalnız başına taburcu etmez. - Ne?
Энди, больница не отпустит тебя одного что?
Midesini zımbalatmış olsaydı, fark etmez miydin?
Разве ты бы не заметила следы операции?
- Ne zaman olursa, fark etmez.
Просто передай, не к спеху.
Öyle bir şey olmayacak, tamam mı milyonlarca yıl da geçse, ne kadar çok aransa da fark etmez.
Вот уж дудки. Ясно? Ни за какие коврижки, не важно, как сильно ты или кто-то еще хотите этого.
Bu topluluk taklitçilerden haz etmez.
В этой индустрии не любят плагиаторов.
Asla eğlence için dua etmez.
Она вымаливает веселье из всего.
Toplantı odasında ödevini yap, kimse rahatsız etmez.
Сделать домашнюю работу в конференц-зале никто тебя не побеспокоит.
Fark etmez, söyle bir şey.
Мне не важно, просто заказывай.
Clark bir geceliğine aldığını fark etmez.
Кларк не хватится, если они будут отсутствовать одну ночь.
Lezzetli bir atıştırmalığı kim hak etmez ki...
Ну кто не заслуживает такое лакомство...
Uykulu sürtükler, normal telefonu hak etmez diye verdim onu.
Это я ей дал, потому что сучки-сони не заслужили нормальных телефонов.
İki kişilik yer, içerisi dışarısı fark etmez.
На двоих, внутри или снаружи.
- Fark etmez.
- Разницы нет.
Eddie Reynolds seninle görüşmek istemezse hiçbir şey ifade etmez.
Правда, что если он не захочет видеть вас...
Üvey annem beni merak etmez.
Стеф не волнуется.
Seni alakadar etmez!
Не твое дело!
Belki internetten ona ait her izi sildiğimi bilirse, bize ateş etmez.
Может если он узнает что я удалил каждый его след в интернете, он нас нас не застрелит.
Benim için fark etmez tabii.
Насколько я знаю.
- Bu bir şey ifade etmez. - Evet, eder.
Говорит.
Umudun ne kadar sönük olduğu fark etmez. Umut ve sevgi, umudun aslında ne olduğu en karanlık yerlerde ortaya çıkabilir.
Не важно, какой тусклой кажется надежда, надежда и любовь, которую надежда поддерживает, могут явится из самых тёмных мест.
Arkadaşın olmaları fark etmez.
Мне все равно, что они твои друзья.
Sör Robert, Daniel'i pek haz etmez, bildiğiniz üzere.
Дэниэл не в почёте у сэра Роберта, вы сами знаете.
Fark etmez. Yarısı onundur.
Это не важно. 50 % – это стандартная ставка.
- Hayır, elbette etmez.
Довольны? – Нет, конечно же, нет.
Herkes "Bu adamı atın gitsin, program 5 para etmez." demişti.
Все говорили : "Откажи ему. Это шоу – барахло".
Donovan'a seni derhal görevden almasını önereceğim. - Fark etmez.
Я настроена рекомендовать Доновану отстранить тебя немедленно.
Polisler yardım etmez.
Копы не помогут.
Ne kadar karanlık olursa olsun fark etmez güneş tekrar yükselecektir.
Даже после самой тёмной ночи... Приходит рассвет.
- Seni beğenip beni terk etmez.
Он не бросит меня ради тебя.
Bana söylemediğin gerçeğini saymazsak hiç fark etmez.
Никакой разницы, за исключением того, что вы ничего мне не сказали.
Fark etmez bile. Çünkü iç tüzüğü ihlal ettiği için böyle bir önergeyi sunamazsın.
Да какая разница, ты не можешь предложить эту идею, потому что она нарушает устав фирмы.
Tamam ama fark etmez çünkü eczacı değil psikiyatristim yardımımı istiyorsan benim dediğimi yapacaksın.
Ладно, не важно, я – психотерапевт, а не аптека, и если нужна моя помощь – делайте, как я говорю.
Bak, bugün bizi kurtarabilirim. Ama bu çubuklar fazla devam etmez.
Слушай, я могу спасти нас сегодня, но эти стержни долго не протянут.
Fark etmez.
- Не имеет значения.