Etmiyor translate Russian
5,670 parallel translation
Çünkü benim acım da fark etmiyor.
Потому что и моя боль ничего не значит.
Bana bir anlam ifade etmiyor.
Это для меня ничего не значит.
Peki, kimse nefret etmiyor, herkes onu seviyordu.
Хорошо, ее никто не ненавидел, все ее любили.
Shirley olmuş, olmamış, fark etmiyor.
Да, с Ширли, без Ширли, какая разница, верно?
Geç onu sen. Hiçbir şey ifade etmiyor.
Это не имеет значения.
Eşit muamele hak etmiyor muyuz?
Мы не заслуживаем честного правосудия?
Bu bir şey ifade etmiyor mu?
Это ничего не значит?
- Hayır. Beni tahrik etmiyor.
- Нет... не заводит.
Varlığım sizi memnun etmiyor.
Моя компания не радует Вас.
Bu gece yine dans etmiyor muyuz?
- Сегодня мы опять не потанцуем?
- Kilitli. - Ne olmuş yani? Kilitli bölmedeki eroin, çocuğa zarar teşkil etmiyor.
Героин в недоступном месте и не опасен для ребенка, так что согласно постановлению суда я не уполномочена его обыскивать.
- Ustamız misafir kabul etmiyor.
- Мастер не принимает гостей.
Dans etmiyor musun Ross?
Не танцы, Росс?
Hanımların hiçbiri seni kabul etmiyor mu?
Будет ни одна из дам вы?
İkisine de tebrikler dilerim. Aramızdaki damadı ihmal etmekle ayıp etmiyor muyuz?
- Но мы такие невнимательные у нас же тут еще один жених.
- Sanırım sorun etmiyor.
Я думаю, он нормально это воспринял.
- Lucy bu tür kaba işler için tasarlanmadı. Hak etmiyor da.
Люси сделали не для такого рода эксплуатации, она этого не заслуживает...
Kendisi ziyaretçi kabul etmiyor bayım.
Он не принимает посетителей, сэр.
Kimse bunu hak etmiyor.
Никто такого не заслуживает.
Ve sen böyle hıçkırman hiç yardım etmiyor.
А ты... рыдания нам не помогут.
Duyduğum kadarıyla devam etmiyor.
Не слышал о таком.
Çünkü hak etmiyor.
Потому что не заслужила.
Yardım etmiyor o.
Он плохой помощник.
Bundan daha iyisini hak etmiyor muyuz?
Разве мы не заслуживаем лучшего?
- Artık bir şey ifade etmiyor.
Это же больше ничего не значит.
- Bana etmiyor işte.
А для меня совсем ничего.
Halat makaraya takılmış, hareket etmiyor.
Канат застрял в барабане и не двигается.
Yaşadıklarımız bir şey ifade etmiyor mu?
Или то, что между нами было, ничего для тебя не значит?
Freya'm, senin bu sözde ailenin güçlerin için seni kullandığını fark etmiyor musun?
Моя Фрея, ты же понимаешь, что это так называемая твоя семейка просто использует тебя из-за твоей мощи
Bunun için ölmeyi hak etmiyor.
Он не заслуживает за это смерти.
Cadının tekinin lütfuna göre hareket etmek beni alakadar etmiyor.
Что ж, меня мало заботят какие-либо одолжения ведьмам.
Elijah, mutluluğu ve Hayley'yi hak etmiyor gibi davrandığını görmek canımı acıtıyor.
Элайджа, мне больно видеть, как ты притворяешься, будто не заслуживаешь счастья и любви.
Bu isimle gelen acıları Hope hak etmiyor.
Она не заслуживает всех тех ужасов, что связаны с этой фамилией.
Bu seni memnun etmiyor.
Это тебя не радует.
Birlik artık sana karşı bir tehlike teşkil etmiyor.
Тебе больше не грозит опасность от Лиги.
Üzgün olman bir şey ifade etmiyor Oliver.
Твоё раскаяние ничего не исправит, Оливер.
Bu sefer etmiyor.
Не на этот раз.
Hiç bir siyah erkek, kadın, veya çocuk size yardım etmeyecek Dedektif. Cass adaleti hak etmiyor mu?
Никто из черных не будет помогать вам, детектив.
- Kimse bir şey fark etmiyor.
- Никто ничего не заметил.
Tatlım, sanırım senden pek haz etmiyor.
Ну, дорогуша, он, хм, очень... разочарован в тебе.
Maurice bu önemli bir gelişme ama Beloff ve yardımcısının buraya gelmesi için bir kanıt teşkil etmiyor.
Морис, это огромный прорыв но... Это не является доказательством и Beloff и ко не приедут на меньше.
Sonra devam ederiz. Bu beni hiç mutlu etmiyor Lucious.
- Так не пойдет, слышишь, Люциус?
Bunu sorun etmiyor musun?
И тебя это устраивает?
Senin gibi biri için bu hiçbir bok ifade etmiyor ama benim için çok önemli!
Знаю, для таких, как ты - это, сука, пустой звук, но не для меня, блядь!
- Etmiyor musun?
- Разве?
- Kral ziyaretçi kabul etmiyor.
Король не принимает посетителей.
- Hayır, etmiyor.
- Да нет.
Hiç merak etmiyor musun?
Тебе не любопытно?
Pes etmiyor ama ilerleme de kaydetmiş değil.
Он не сдается, но это еще ни к чему не ведет тоже.
Onları kendi çocuğun olarak kabul etmiyor musun?
Дети его. - И вы не считаете их своими?
- Evlilikten nefret etmiyor musun?
Ты ненавидишь брак.