Eşyalarını translate Russian
5,477 parallel translation
Eşyalarını ben alırım.
Я всё принесу. Я в эту, ты дальше.
- Evet, eşyalarını eski sevgilisinden almam gerekiyor ama hastanede olması bizim için sorun olmayacak
Точно? Я иду за её вещами, но она для нас уже не проблема.
Hillary'nin sevgilisinin evine kızın eşyalarını almaya geldim ve...
Я пришла домой на квартиру Хиллари забрать вещи и...
Union Allied ya da kendilerine şimdi her ne diyorlarsa, geri alıyorlar eşyalarını.
Юнион Элайд или как они теперь себя называют, выкупают всё это обратно.
- Eşyalarını nereye koymuştunuz?
- Куда ты дел его мебель?
Eşyalarınızı çıkarmalısınız.
Собирайтесь, ладно? Это вам. - Спасибо.
- Eşyalarını al oğlum.
- Выходите с вещами.
- Gençler. - Eşyalarınızı dışarı alıyoruz.
Господа, мы несём ваши вещи в фургон.
Evet, eşyalarını geri getirdim buraya.
Мы заказали тебе пиццу. Я тут принес назад твои вещи.
O akşam eve döndüğümde Arthur odasında eşyalarını topluyordu.
Когда я в тот день пришла домой, Артур был у себя, собирал вещи.
Kullanıyor ya da bana yalan söylüyorsan buluşamalarına gitmiyorsan, bütün eşyalarını toplayıp sana sırf sevgimden bedavaya kalmana izin verdiğim evimden çıkıp gidebilirsin.
Если ты снова начал, если лжёшь мне, если пропускаешь собрания, можешь паковать вещички и валить из моего дома, где я приютил тебя безвозмездно из моей любви к тебе.
Şu şerefsizi yakalayıp Sandık'ın eşyalarını geri alalım.
Поймаем засранца и вернём вещи Ящика.
Kendi eşyalarını bile getirmiş.
Привёз свои вещи.
Onun için aldığım eşyalarını topluyor.
Он собирает какую-то хрень, которая хранилась здесь у меня.
Eşyalarınızı alın, çıkalım.
Успокоимся, соберемся и пойдем гулять.
Eşyalarını al.
Одевайся.
- Rektör çağırıyor. Eşyalarını al, ne olur ne olmaz.
В кабинете ректора пожалуйста, и принять ваши вещи на всякий случай.
Şimdi git eşyalarını al. Ben Juliette'i arayayım.
А теперь собери вещи.
I'm stripping you of your clearance. Eşyalarını topla, eve git.
Собирайся и уезжай домой.
Kıymeylı eşyalarınız lütfen?
Ваши ценности, пожалуйста.
Şey, biliyorsun, eşyalarını evimde bırakabilirsin.
Знаешь, ты можешь, оставить свои вещи у меня.
Kahpe şehir dışına çıkmak için bodrumda eşyalarını topluyor şimdi.
Эта блядь сейчас пакует вещи в подвале, будет ехать на север.
Sammi eşyalarını toplamaya geldiğinde, içeceğine uyku hapı atalım.
Когда Сэмми вернётся забрать остальные вещи в транспортный ящик, мы подсыпим снотворное в газировку.
Eşyalarını topla. - Neden? Nereye götürüyorsun beni?
Хорошо, ты не останешься здесь, и ты не хочешь оставаться на улице.
Olayım hep "eşyalarını topla git" oldu.
Это значило : "пакуй свои вещи".
Yani burası tüm eski eşyalarını sakladığın zula odan mı?
Так это твое укромное местечко, где ты хранишь все свои старые вещи?
- Enderby'da yaşayan bir kadın komşusunun ikinci mektubu aldığını ve şimdi de eşyalarını topladığını söylüyor.
- Что это? Женщина из Эндерби говорит, что ее сосед получил второе письмо. И сейчас он пакует чемоданы.
Ben Becky'nin eşyalarını tek başıma topluyorum çünkü sen hiçbir şeyle başa çıkmak istemiyorsun.
Я одна постоянно заботилась о Бэки, а тебе было не до этого.
Lütfen odanıza gidin ve eşyalarınızı toplayın.
Иди в свою комнату и упакуй свои вещи.
Hillary'nin sevgilisinin evine kızın eşyalarını almaya geldim ve bir şey oldu ve bu hoşuna gitmeyecek.
Я пришла домой на квартиру Хиллари забрать вещи и... Так получилось. Тебе не понравится.
Bugün taşınma günü ve onun eşyalarını almaya geldik.
Сегодня переезд, я приехала за её вещами.
Hayır, eşyalarını geri istiyorsa, gelsin kendisi alsın.
Нет, захотела всё забрать, пришла бы сама.
Haytalığıma.Plaj evinde ki eşyalarının bir kısmını iade edeyim dedim ve tatlı ekmek makinemi buldum.
Ну, я была тут недалеко и подумала, что надо вернуть тебе вещи из пляжного домика, раз уж ты любезно одолжил мне хлебопечку.
Eşyalarını topla, adamım.
Собирай манатки.
Bir şey zamanda geriye gider, kendisiyle irtibat kurarsa Tabiat Ana onun eşyalarının yerini değiştirdiğin için bu durumdan hoşlanmaz.
Контакт версии из будущего с версией из прошлого, а матушка-природа не любит перестановок.
Özel eşyalarını koruma konusunda çok dikkatli olmalısın.
Когда дело касается личных вещей, осторожность не повредит.
- Kuaför eşyalarını saklamışsın, öyle mi? - Evet.
Так ты сохранила свои парикмахерские вещички?
Eşyalarını nereye koyuyor?
Где он хранит вещи?
Ama eşyaların kalanı yarın geliyor.
А остальное придет завтра.
- Sonja'nın eşyaları hâlâ askıda.
- Но вещи Сони всё ещё лежат по всему дому.
Faith'in en büyük zarar görenleri, eşyalar veya insanlar değildi, ne var ki Meclis'in fonlarını kestiği ve fırtına yardım kurumlarına bağışladığı Başkan Underwoord'un tartışmalı planı America Works oldu.
Однако самой главной жертвой урагана Фейт стали не люди и не собственность, а противоречивая программа президента Андервуда "Америка работает". которую Конгресс лишил финансирования, чтобы освободить ресурсы для устранения последствий урагана.
Eşyaların yeri değişmişti.
Её вещи были сдвинуты.
Eşyalarını topla.
Собирайся.
Geri kalan eşyaların gönderilecek.
Остальные вещи вам вышлют.
Kişisel eşyaların mı sadece?
Личные вещи?
Howard Stark'ın kasasında kalan bütün eşyaları bulmayı başardım ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Мне удалось обнаружить все оставшиеся изобретения со склада Говарда Старка, и я ничего не могла сделать с этой информацией.
Bay Tully'den yakın zamanda aldığım kiralanabilir eşyalar.
Арендная собственность, недавно приобретенная у мистера Тулли.
Senin eşyaların mı bunlar?
Твои шмотки?
Sanki onsuz yaşayamacağın bazı eşyalar görüyorum. "Beyin?"
что без этих бесполезных вещичек я просто не смогу жить.
"Sanki onsuz yaşayamacağın bazı eşyalar görüyorum." Ne yani?
Что?
- Bu eşyaları, cumartesi sabahı, tamı tamına ihtiyacın olan miktarda mı aldın?
- То есть ты купил их утром в субботу, точное количество, все, что тебе было нужно для работы?