English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ F ] / Flat

Flat translate Russian

226 parallel translation
Nefret insanları zayıflatır.
Ненависть делает людей слабыми.
Paradise Flat gerçek bir şehir olacak, küçük bir...
Это местечко станет настоящим городом
İçki kötüdür. Kişiliğini zayıflatır.
Ликер плохая штука, ослабляет характер.
- Tüm çarpışma bitmeli, dilityum kristalleri tükenmeden önce uzaylı zayıflatılmalı.
Борьба должна прекратиться, капитан, чтобы ослабить чужака до того, как наши кристаллы истощатся.
Keskinleştirilmiş uçlar, zayıflatılmış mızraklar.
Лезвия наточены, древки опущены.
Kadınlar bacakları zayıflatır.
От баб только ноги устают.
Kadınlar bacakları zayıflatır, ha?
От баб только ноги устают?
Geçen yıl Flat Rock'a gitmiştik, Yosemite'ye değil.
Но в прошлом году мы ездили во Флэт Рок.
- Flat Rock'da ne yaptınız?
- Чем вы занимались во Флэт Роке?
Kaptan. Azami bir fazer hücumu nesneyi zayıflatıp kaçmamızı sağlayabilir.
Капитан, максимальный удар фазера непосредственно по лучу мог бы ослабить его достаточно для того, чтоб мы могли вырваться.
- Aşk zayıflatıcı.
- Любовь расслабляет.
Bu liderliğe olan inancı zayıflatır.
Это бы ослабило веру в военное руководство.
Şarkı balçığı zayıflatıyor!
Пение нейтрализует ил!
Bu etkiyi yaratmak için zayıflatılmış fazör darbesi.
Судя по всему, фазерный импульс был очень аккуратно ослаблен для причинения именно такого эффекта.
- Benim durumumu zayıflatıyorsun.
- Вы ослабляете моё положение.
# Flat foot floogee with the floy floy #
Flat foot floogee with the floy floy
S. Z. S. Sinir Zayıflatıcı Sendrom. Öldürücü ve bulaşıcı.
NAS Синдром нервного истощения, смертельная эпидемия, причины и лекарство - неизвестны.
Sinir Zayıflatıcı Sendrom.
NAS : Синдром нервного истощения.
... bu ülkeyi zayıflatıyor.
... ослабляет нашу страну.
Ama lastikleri kabaktı ve patladılar.
"But his tires were bald... "... and they went flat
İradenizi zayıflatıp özgürlüğünüzü kısıp yaratıcılığınızı engelliyor. Devlete köle üretimi.
Ослабляет желание лишает способности свободно, творчески мыслить и превращает тебя в раба государства.
Dünya gemilerini yok edip saflarımızı zayıflatırsa halkı sadece yabancı gemilerinin sorun çıkardığına ikna edebilir.
Если он избавится от земных кораблей и ослабит наши силы он сможет убедить людей на земле, что это инопланетяне начали войну.
Kahve bağışıklık sistemini zayıflatır.
Кофеин лишь ослабит мою иммунную систему.
Başka türlü, sağduyunu zayıflatıp tehlikeye atarsın.
Иначе вы рискуете принять неправильное решение.
Zamansal kalkanları zayıflatıyor.
Темпоральные щиты слабеют.
Tamam, bu da iddiamı biraz zayıflatıyor. Ama o, yüzme takımında olduğu için bundan paçayı sıyırabiliyor. Bilmem fark ettiniz mi ama, hepsi son günlerde pislik gibi davranıyor?
Что свидетельствует против меня но ему это все равно сойдет с рук, потому что он в "разве не самой лучшей" команде пловцов, которые кстати если никто не заметил, в последнее время ведут себя как последние козлы...
Ona hükmediyor, onu zayıflatıyor Onu ben de sevmedim.
Управляет им, пьёт из него соки.
Kadınlar, yüreğini zayıflatırlar.
Женщины ослабляют сердце.
- Gücünü zayıflatıyor olmalı.
- Это должно ослабить его силу.
Neyle veya nasılsa, kapasiteye sahip olduğu şey her defasında onu zayıflatıyor.
аким бы образом или как бы она не сделала то, что она сделала это всЄ больше ослабл € ет еЄ с каждым разом.
Taşları ezip düzleştirmek için o dev silindirleri çekişlerini hala hatırlıyorum.
Я всё ещё помню их волокущими эти огромные ролики... I can still remember them hauling these huge rollers что-бы раскрошить камни и сделать их ровными. ... to crush the stone and make them flat.
- Photoshop'la beni zayıflatır mısın?
- Можешь заодно с меня 5 кг убрать?
Baş başa yemek yememiz erkekliğini daha fazla zayıflatır mı?
И разве наш интимный завтрак не подорвет еще сильнее его позиции?
Baş başa yemek yememiz erkekliğini daha fazla zayıflatır mı?
Вы очень добры. Вы оставили его на скамейке.
Önce seni zayıflatıyorlar sonra seni öldürüyorlar.
Сначала сломают тебя, потом убьют.
Zayıflatıcı içecek mi aldın?
Главное выпивку не забыть.
Eğer onu zayıflatırsan, onun güçlerini emebilirim ve bizi buradan çıkarabilirim.
Видишь ли, если ты сможешь сделать его слабым, я смогу забрать его силы и вытащить нас отсюда.
Tony'yi zayıflatırsam ve yarıştan çıkarsa, o zaman da ben kazanamam.
Если я открою Тони правду и он откажется от борьбы, то я не смогу победить.
Ya da Flat Nose Dink'te olabilir.
А еще, это может быть Плосконосый Динк.
Ancak getirdiğiniz umut, Majesteleri Cadı'nın gücünü zayıflatıyor.
Но я надеюсь, что прибытие Ваших Высочеств, положит конец власти колдуньи.
Onlar hala Lightnin'Flat'te mi?
Его родня всё ещё в Лайтнинг Флэт?
Bölge 73'te gemiyi zayıflatın VO : Yok etmeyin.
Вывести из строя корабль в секторе 73.
Eğer stratejik bölgelere delik açarsak, duvarın yük taşıma kapasitesini zayıflatırız.
Если мы просверлим отверстия в стратегических местах мы снизим возможность стены выдерживать нагрузку.
Paradise Flat'e gittim oradan geliyorum.
уезжал.
Nikotin, alkol ve diğer kötü alışkanlıklarla zayıflatılmış vücutlarda gelişir. Evet!
-... излишествами нехорошими.
Bir askeri zayıflatır.
Делает солдата слабым.
zayıflatın onu!
По мачтам.
Bu gibi yerler ruhunu zayıflatır.
Греховным помыслам и вожделеньям грязным.
Bizi bir kanser gibi içten zayıflatıp, tek doğru tanrımız olan Anubis'i yokedecekti. Khonsu bir Tok'ra.
Консу
Prednizon bağışıklık sistemini zayıflatır.
Разве это не то лекарство, что ты дал от болезни, которой у нее нет?
Sanırım Lightnin'Flat'e geri döneceğim.
Думаю, я направлюсь в Лайтнинг Флэт.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]