Fılan translate Russian
260 parallel translation
Rosalia, hasta fılan mısın?
Значит, ты заболела.
Ona anneni fılan mı sattın?
Мать продала, что ли?
Hayır, gece fılan gelmeyeceğiz.
Нет, это исключено.
Şimdilik, sadece suda yaşayan, ama ancak fırtınalar tarafından kıyıya atılan canlılar.
Сейчас они находятся в море, но бури выбрасывают их на пляж...
"Ayın on birinde Akdeniz'e düşen hava gemisi XY-21... " 13 ay önce Birleşik Devletler içindeki bir üsten uzaya fırlatılan... " tek bölümlü, sıvı yakıtlı bir rokettir.
"Летательное средство X-21, потерпевшее крушение в Средиземном море 11 числа была одноступенчатой космической ракетой запущенной 13 месяцев назад с территории Соединённых Штатов"
Not defterlerinden yırtılan sayfalarda alıştırma yapan çocuklar olarak başladık... uzman ellerde özenle hazırlanmış cilalı numuneler olarak sınıf atladık.
Люди начинают заниматься этим ещё в детстве,.. ... и со временем доводят это дело до совершенства.
Bazı insanlar dişlerinin arasından güler Yılan gibi tıslayıp fıslarlar
Могут сквозь зубы шипеть и свистеть, словно дырявый насос.
Çöpe atılan bir hamburger gibi delikten dışarı fırladı ve hemen sonra da ceketler, yastıklar, battaniyeler, fincanlar.
Он пролетел по воздуху как кусок гамбургера, и вслед за ним полетели одежда, подушки, одеяла, чашки, блюдца.
İtalya yoksul ve zayıf bir ülke ama bizi güçlü kılan da bu, sizin ülkeniz yıkıldıktan sonra bile bu savaştan çıkıp varlığını sürdürecek kadar.
Мы сумеем выжить в этой войне и будем жить дальше, когда ваша страна бесславно погибнет. О чем вы? Америка никогда не погибнет.
Planlandığı gibi bir yumuşak iniş motoru fırlatılarak kararlaştırılan bölgeye yumuşak bir iniş sağlandı.
Двигатель мягкой посадки сработал по плану, и плавная посадка была совершена на расчетном месте.
İmparatora karşı yapılan entrika başarısız olursa, entrikayı düzenleyene fırsat tanınırdı, ailesinin servetini tutması için. Değil mi?
Когда заговор против императора провалился... заговорщикам всегда давался шанс... позволить семьям сохранить свои судьбы.
Zayıf radyo dalgaları algılanıp birleştirilip düzenlenerek galaksi ve kuasarların görüntülerine dönüşüyorlar.
Слабые радиоволны здесь собирают, фокусируют объединяют и усиливают, а затем преобразуют в изображения туманностей, галактик и квазаров.
Emekçi sınıfın özgürlüğe açılan yoludur.
Речь об условиях освобождения пролетариата.
Zaman efendileri tarafından tüm gezegenle birlikte geçmişe fırlatılan Piel bu.
Пьель, отброшенный Властелинами времени назад вместе с планетой.
Hanginiz uzaya ilk fırlatılan olacak?
Кто из вас будет первым, которого отправят в космос?
Bir genç tarafından fırlatılan ilkel bir bomba Tarihsel bir felakete neden olabilir mi?
Могла ли такая примитивная бомба, брошенная юнцом, вызвать такую историческую катастрофу?
Mikail ve melekleri şeytana karşı savaşıyorlardı, şeytan ve emrindeki melekler de onlara karşı koyuyorlardı iblis olarak da bilinen bu antik yılan yere savruldu tüm dünyayı yoldan saptıran bu iblis, yeryüzüne fırlatıldı
Михаил и его ангелы боролись против дракона, и дракон и его ангелы сопротивлялись. Большой дракон был сброшен, как древняя змея, названная дьяволом, или Сатаной, который уводит за собой целый мир. Его швырнули на землю.
Geçmişimizi, geleceğimizi, karşılaşılan zorlukları, fırsatları... tehlikeleri ve vaatleri algılamaktı.
Прошлое, будущее, ошибки, возможности... опасности и перспективы.
Ya da yöntemin doğruluğunun olağanüstü şekilde kanıtlanması. Yani fırlatılan her bir madeni paranın tura olarak düşmesi yazı olarak düşmesi kadar muhtemeldir. Bu yüzden her seferinde şaşkınlık yaratmamalıdır.
Этo нaгляднoe oпpoвepжeниe пpинципa, coглacнo кoтopoмy, кaждaя oтдeльнaя мoнeтa кaждый paз имeeт paвныe шaнcы yпacть либo opлом, либo peшкoй, тaк чтo ничeгo yдивитeльнoгo, чтo oнa пoстyпaeт имeннo тaк.
Anlaşılan metalden bir fırça da aynı etkiyi yaratıyor.
А вы возвращайтесь в Уиткомб и объясните все своей тетушке.
Anlaşılan kafeste Henry'e vasıf kazandırmışlar.
Видно, в тюрьме его научили готовить!
Roketlerle fırlatılan uzay kapsülleri olacak. Bu cihazlar öyle güçlü patlamalar yaratacak ki...
" ниx будут космические капсулы, запускаемые ракетами... устройствами, создающими гигантские взрывы, такие мощные, что...
Nimitz gemiden fırlatılan iki Tomahawkı izliyor.
- Адмирал. - Да, сэр? "Нимиц" отслеживает 2 "Томагавка", запущенных с "Миссури".
Arındırıldıkları pek çok vasıf, kararsızlık, kendini keşfetme, bilinmeyen,... hayatı yaşamaya değer kılan vasıflardandır.
Многие качества, которые они ликвидировали... неопределенность... самопознание, неизведанность... многие из этих качеств делают жизнь привлекательной.
Dünyanın en çok okunup fırlatılan şeyidir.
Это самый бросаемый в мире печатный материал.
Klingon gemisinden veya gezegenden fırlatılan bir araştırma aleti güneşe 11 saniyede ulaşır.
Солнечный зонд, запущенный с судна Клинганов или с планеты - достигнет солнца в за11 секунд.
SS-22 havadan atış füzesinden fırlatılan bir Sovyet MlRV-6 savaş başlığı.
Это советские MI RV-6 от SS-22 воздушные боеголовки.
Yılanın Dili Dışarı Fırlıyor.
Вылетает язык змеи.
Telefon santraline yapılan saldırı, işçi sınıfına ilan edilen bir savaştır. POUM ne yapmaya çalışıyor?
Нападение на телефонную станцию — это объявление войны рабочему классу... — Что там с ПОУМ?
Anlaşılan keller, daha zayıf erkeklerden hoşlanıyormuş.
Вероятно лысым нравятся более стройные парни.
Peki sana anlattığım Bavarya kremasından yapılan pasta ile ilgili olan fıkra?
Хорошо, как насчет шутки о баварском заварном пирожном?
Anlaşılan eşiniz, Cameron'ın inmek için bir fırsatı olmasına rağmen inmemiş.
Пoxoжe, чтo y вaшeгo мyжa, Кaмepoнa, былa вoзмoжнocть coйти c caмoлeтa, нo oн eю нe вocпoльзoвaлcя.
'65 model F-100 motor yapılan en iyi motordur.
Движок модели "F-100" - лучший из фордовских.
- Okyanusa fırlatılan o kadın! Sen de kızak zilleriyle, kapı zilleriyle, şinitzel ve erişteyle ilgili bir şarkı söylüyorsun ve bu beni hasta ediyor.
Ты поёшь, а женщину бросили в океан, она падает в бездну, запутывается в водорослях и тонет!
Klingonlar'la yapılan savaş sonrası üçüncü sınıf güç haline geldik.
После войны с клингонами мы стали третьесортным государством.
Chakotay'ın mekiğinden fırlatılan bir mesaj şamandırası belirledik, ve bize doğru yönlendirilmiş.
Мы обнаружили буй с сообщением, запущенный с шаттла Чакотэй, и направляемся к нему.
Başına gelenlerden seni zayıf kılan içindeki insani yan sorumlu.
Я говорю о том... что человеческие качества ослабили тебя.
Ve yine kaçırılan bir fırsat, Beers için.
И опять Пивцы пропустили свой шанс.
Şu asılan fıçılardan giyiyor mu?
Носит бочку с лямками вместо одежды?
İlk sabun kahramanların küllerinden yapıldı, uzaya fırlatılan ilk maymun gibi.
Первое мыло делали из праха героев. Помнишь обезьянку в космосе?
Sağ Deuce Gun. F Şut 60 Yılan Gözü. 3 dediğimde.
Правая Двойка Ствол ЭФ 60 Глаза Змеи, на счёт три.
Şu her yerinden kibir fışkıran koca koca binalarda yaşayan zenginlere ücretsiz dağıtılan dergi değil mi o?
Это не тот журнал, что раздаёт богатым людям... -... места в самых пафосных заведениях?
- O Avustralya fındıklarını gerçekten çok sevdin anlaşılan?
Так любишь орешки макадамия? Нет.
Sayılan oylar gösteriyor ki şeytani Richard Nixon sıfır oy alacak.
Экзитпулы показывают, что злобный неудачник, Ричард Никсон... замыкает гонку, набрав приблизительно... ноль голосов.
O Avustralya fındıklarını gerçekten çok sevdin anlaşılan?
Ты так любишь фисташки?
Havaya fırlatılan kağıt şeritler?
Где мое "Пурпурное сердце" и парад в мою честь?
Bu Lan Yu, sınıf arkadaşımın kardeşi.
Это Лан Ю, брат моего одноклассника.
Ya da fırlatılan baltalardan ya da tokmak gibi birşey nasıl olurdu?
А как насчет метательного топора или какого нибудь тяжелого молотка?
Büyük, kıvrılan, fırıl fırıl dönen... Mutluluk dansını yapmayı kes, Numfar!
Хватит плясать танец радости, Намфар!
Manticore da kaldığın son zamanlarda üzerinde yapılan DNA çalışmalarını inceleme fırsatı buldum.
У меня был шанс посмотреть твой анализ ДНК, сделанный тебе в Мантикоре.
Evet, altın, evet, ama bu eseri böylesine eşsiz ve alımlı kılan gök mavisi ve kızıl geniş fırça darbeleri ve beraberinde bulunan nesneler ve alyazmaları.
Ну, немного золота, да... Но то, как размашистые штрихи лазурного и темно-красного соединяются с основным объектом и прежним изображением, делает эту картину такой уникальной и захватывающей.