English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ H ] / Hoşlanmıyorum

Hoşlanmıyorum translate Russian

1,851 parallel translation
Bundan hoşlanmıyorum.
Мне это не нравится.
Onun olmasını çok isterdim, bilirsin bu adamdan hoşlanmıyorum, tamam mı.
Я хотел бы, чтобы это был он, ты же знаешь, как я к нему отношусь, верно?
Durum seni aştı, doğanın kanunu bu kümesimde bir tilki var ve ben bundan hoşlanmıyorum.
Это слишком для тебя, природа возьмет свое, а в моем курятнике появилась лиса, и мне это не нравится.
Ciddi olduğun zamanlar, hoşlanmıyorum.
Не люблю, когда ты серьёзный.
Ondan hoşlanmıyorum.
Он мне не нравится.
O kelimeden hoşlanmıyorum ama evet, onu arkadaşım olarak sayarım.
Я не люблю это слово, но, в целом, именно так, я считаю нас подругами.
Başkalarının yanındayken kendimden hoşlanmıyorum.
Мне не нравится, каким я бываю с остальными людьми.
- Acıdan hoşlanmıyorum...
- Мне не нравится боль...
Gizli el tokalaşmasını bilmediğim için bütün olayı mahvetmiş olmaktan hoşlanmıyorum.
А я не люблю, когда меня дрючат за незнание тайного рукопожатия.
Hoşlanmıyorum.
Я... я не люблю.
Genç oğlum tarafından sorgulanmaktan hoşlanmıyorum.
Мне не нравится, что мой сын-подросток меня допрашивает.
İşte bu yüzden yakın arkadaşların beraber gelmesinden hoşlanmıyorum.
Вот поэтому я ненавижу когда лучшие друзья подают заявки вместе.
Yani tiyatroda olmaktan çok hoşlanmıyorum zaten.
На самом деле, я не так уж и люблю театр.
Onunla çalışmaktan hoşlanmıyorum, fakat yaptığımız şey önemli.
Я не в восторге от работы с ним, но то, что мы делаем, - это важно.
Bu herifle takılmaktan hiç hoşlanmıyorum.
Мне очень не хочется иметь дело с этим парнем.
Şu, şartların olduğu bölümden hoşlanmıyorum.
Мне не нравится, что вообще есть какие-то условия, и точка.
Jesse'yi Kendra'yla yalnız bırakma fikrinden hoşlanmıyorum.
Мне не нравится, что Джесси останется наедине с Кендрой.
Çok fazla içip alem yapmalarından hoşlanmıyorum.
Мне не нравится то, сколько они пьют и разгульничают.
Ah mike, motorcular tarafından kuşatılma işinden hoşlanmıyorum.
Майк, мне не по душе быть окруженным байкерами.
Seninle açık konuşacağım, Becca'dan hoşlanmıyorum ama bence onu bir akşam yemeğe çağırmalısın... böylece uygun bir biçimde tanışalım.
И я честно скажу тебе, мне не нравится Бекка, но я думаю, ты должен привести ее на ужин, чтобы мы могли познакомиться надлежащим образом.
Bir ilişki yürütürken, oyun oynamaktan hoşlanmıyorum.
Послушайте, мне не нравится игры в отношениях.
Matthew, bunu söylemekten hoşlanmıyorum ama bana borçlusun.
- Мэтью, я не хотела этим пользоваться, но за тобой должок.
Kral'dan bu jestleri hiç istemedim ve yaptıklarından da kesinlikle hiç hoşlanmıyorum.
Я никогда не искала внимания короля,... и конечно, оно меня не радует.
Bu durumdan ben de en az senin kadar hoşlanmıyorum.
Мне это нравится не больше чем Вам.
Ne söylersen söyle, ondan hoşlanmıyorum.
Она все равно мне не нравится, что бы вы тут не говорили.
Kadınlarla dövüşmekten hoşlanmıyorum!
Я терпеть не могу драться с женщинами!
Filmlerde bilim adamlarının çılgın olarak tasvir edilmesinden hoşlanmıyorum. Ama bu durum için, doğru bir tabir.
Мне не нравится, что в кино ученых часто изображают чокнутыми, но в нашем случае это так и есть.
Sadece Bayan Potter'dan hoşlanmıyorum.
Мне просто не нравится миссис Поттер.
Tekrar söylüyorum, o kelimeden hoşlanmıyorum.
Я по-прежнему утверждаю, что мне не нравится это выражение.
Hayır, hoşlanmıyorum.
Ничего подобного.
- Hayır, hoşlanmıyorum.
- Ничего подобного.
Kumdan hoşlanmıyorum, tuzdan hoşlanmıyorum ve güneşten hoşlanmıyorum.
Я не выношу пляж, я не выношу соль и я не выношу солнце.
Bill, söylemekten hoşlanmıyorum ama bunu doğrulatmak isteyebilirsin.
Не хотел бы этого говорить, Билл, но тебе, возможно, стоит это проверить.
Müşterileri uyuşturucu için varoşlara göndermekten hoşlanmıyorum.
И мне не хочется отправлять людей за травой в гетто.
Masaj yaptırmaktan hiç hoşlanmıyorum.
Ох, я не любитель ходить на массаж.
Chuck olmadan farklıyım ve bundan ben de hoşlanmıyorum.
Ты был прав. Без него я - другая. И мне это не нравится.
Öyle değil, ondan hoşlanmıyorum. Sadece... O değil...
Дело не в том, что он мне не нравится, просто... он меня не понимает... так, как ты.
Bunun hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorum.
Не люблю об этом говорить.
Mesele şu ki seksten hoşlanmıyorum.
Ладно.... Суть в том, что я не люблю секс.
İnsanların gerçek olmayan şeyleri söylemelerinden hiç hoşlanmıyorum.
Я не люблю людей, говорящих неправду.
Sana kötü haber vermekten hoşlanmıyorum ama benim gitmem lazım.
Ненавижу сообщать тебе новости, но мне надо уехать.
Bana bakış tarzlarından hoşlanmıyorum.
Так, мне не нравится как они смотрят на меня.
Benden bir şeyler saklamandan hoşlanmıyorum.
Мне просто не понравилось, что ты скрывал это от меня.
Hâlâ bu fikirden hoşlanmıyorum.
Мне это все-таки не нравится.
Onlardan hoşlanmıyorum, tehlikeliler.
Они очень опасные.
Yani, "senden hoşlanmıyorum" cümlesinin neresini anlamıyor ki?
Какую часть из "Ты мне не нравишься" он не понял?
Ayrıca senden hâlâ pek hoşlanmıyorum.
И кроме того, Ты мне все еще не нравишься.
Artık ondan hoşlanmıyorum.
Больше не нравится.
Bende bundan hoşlanmıyorum, tamam mı?
Мне это, как и вам, тоже не по душе.
Ben ise hoşlanmıyorum.
Мне не нравится говорить о своей.
Dönüştüğün bu kişilikten hoşlanmıyorum Duke.
Не понимаю, о чем речь, и мне не нравится, кем ты стал, Дюк.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]