Içine translate Russian
16,929 parallel translation
Siz tüm konuşmamın içine ettiniz.
Эй, вы сами завалились без спроса.
O pisliği yakalayacağız, içine dışına çıkartıp asacağız.
Надо найти этого ублюдка, вывернуть наизнанку и вздёрнуть.
Bunun Özel Ajan Underhill olduğunu varsayarsak ağaç öğütücünün içine girmeden ölmüş olmalı.
Вернулись в Нью-Йорк семь месяцев назад. Если исходить из предположения, что это Андерхилл, он должен был быть мертв до того, как его засунули в дробилку.
Piçi ağzından yakalayıp korku yüreğini kaplayana kadar bekleyip sonra oltayı kaldırıp, gözünün içine bakıp... "Taşak geçiyordum, korkma." demek falan.
Тащил эту сволочь за губу, пока она набирается молочной кислотой, а потом ты снимаешь ее с крючка, смотришь ей в глаза и говоришь : "Я с тобой просто забавлялся, дружище".
Şunun içine üfle.
Дыхни сюда.
Sürekli insanların gözlerinin içine bakardım.
Знаете, за свою жизнь мне довелось смотреть в глаза многим.
Gözlerimin içine bak.
Посмотри мне в глаза.
Making a Murderer'ın içine ettiğin için!
А это за то, что испортил "Становление убийцы"!
Birisinin yapması gerekiyordu insan içine çıkmalı, yiyecek almalı, ilaçları depolamalıydı.
Кто-то же должен это делать, выходить в свет, покупать еду, лекарства.
Liv, bazen içine kapanmak kötüdür.
Лив, иногда законченность бывает лишней.
Ya içine üzerinde çalıştığı materyalden koyduysa?
Что если он положил туда то, над чем он там работал?
Delilin toplanması konusunda sıkıntı yaşayabiliriz içine bizim koyduğumuzu söyleyebilirler.
У нас могут возникнуть проблемы. Еще скажут, что мы его туда подбросили.
Tünelin içine nasıI girmiş?
Как ремень мог попасть в конструкцию туннеля?
Seni bütün bu olanların içine sokmak istemedim.
- Я не хочу тебя в это впутывать.
Canavarın gözlerinin içine bakmak istiyorsun.
Хочешь посмотреть монстру прямо в глаза.
Ben neyin içine sürüklendim böyle?
Что за херня тут сейчас произошла?
- Vücudumun içine. Şeytanın beni ele geçirmesine izin veriyorum ve inancımla onu dışarı atıyorum.
Я позволяю Сатане овладеть мной, а потом изгоняю его своей верой.
Pek fazla bilinmez ama bir rivayete göre Papa karanlık çağlarda Aziz Petrus Bazilikasının bodrumunda birkaç tane şeytan zincire vurulmuş ve halkın içine cehennem korkusu salmak için halkın arasına salıyorlarmış.
Но о чём умалчивают, так это то, что Папа держал парочку таких в подземельях Собора Святого Петра, чтобы выгуливать их в деревнях и внушать ужас перед адом.
Nefret edilen rakip kisvesi altında bir çetenin içine sızmayı planlamak büyük bir hatadır.
План внедрения в обеденный клуб в обличье соперника потерпел поражение.
... evvel zaman içinde kabuğunun içine kum kaçan bir istiridye varmış.
Жила-была устрица... про которую я расскажу. И вот обнаружила она, что в ее раковину попал песок.
Gözlerimin içine bak.
Прямо сейчас ты смотришь мне в глаза.
Folyonun içine sarılmış çeyrek gram kokain.
- Четверть грамма кокаина в фольге.
Onu epeydir tanıyorum iş birliği içine girmemek onun için daha zor olur.
Он у меня под контролем, и вынужден меня слушаться.
Ölümüne güvendiğin birisi dikiliyor karşına gözünün içine baka baka yalan söylüyor. Bu işin geri dönüşü olmaz.
Когда тот, кому доверяешь, лжет тебе прямо в глаза, тут вариант один.
Dedim ki sana, bir şey daha yaparsan, Milan beni gebertecek ama sen gözümün içine baka baka bir şey yapmayacağını söyledin.
Я ведь ясно тебе сказал : Милан меня убьет. И ты мне, глядя в глаза, обещал, что не будешь.
Kafasının içine girme olayı bitti.
Ну что, залез ему под кожу?
Fırtınanın içine giriyoruz ve, bana bütün askerler lazım.
Мы идём в грёбаный шторм, и у меня каждый солдат на счету.
Tekrar içine kapanmasını istemiyorum.
Просто не хочу, чтоб он опять замкнулся в себе.
Çoktan Prism'in içine sızdık, tıkırtıları arıyoruz.
Мы уже внедрились в программу разведки и ищем щелчки.
Son 6 yıldır hayatımın içine sıçıyordun bombalayarak, öldürerek...
Тебе было плевать на мою жизнь все 6 лет, пока ты бомбил, убивал.
Toprağın içine girecekler, havaya değil.
Они взорвутся не в воздухе, а на земле.
Bu Hunterları ve Carroll'un karısını otelin içine götürün.
Верните этих Охотников и жену Кэррола в отель.
Üstelik gözümüzün içine bakıyor.
И один из них сейчас смотрит прямо на нас
Sonra da poker paralarını duvarın içine saklamak gibi parlak bir fikir gelmişti aklına.
У тебя была гениальная идея припрятать выигрыш в покер за той стеной.
Telefonun baya çetrefilli şifrelemesi vardı ama içine girebildim.
Телефон был весьма замысловато зашифрован, но я смог взломать его.
Her neyin içine bulaştıysan, çok geç değil.
В чём бы вы не были замешаны, ещё не поздно.
Şanslı Jack ile bir görüşeceğim belki içine çomak sokarım.
Я хочу пообщаться с Везунчиком Джеком, можем, мне удастся его встряхнуть.
Spermin içine bulaşan boka benziyorsun.
Это выглядит как дерьмо, опущенное в сперму.
evet araba yoldan çıkınca parçalanıp arabanın içine girip arabayı fırına çevirmiş ve süreçte yakıt tankının patlatmış projem için bu bilgi çok yararlı olacak
Ага. Должно быть, он разорвался, когда машина съехала с дороги, превращая всё внутри машины в конвекционную печь, заодно запечатывая багажник. Эта информация пригодится для моего проекта.
Gözlerinin içine bizzat bakma şansını kaçırmıştım ve bunu telafi etme vaktinin geldiğini düşündüm.
Я упустил возможность посмотреть вам в глаза, и я решил, что пора это исправить.
Crockett ve Tubbs buradaki izleme görevimin içine ettiler.
Пока Чип и Дейл не уничтожили мою засаду.
Henüz içine girmek nasip olmadı.
Я туда ещё не ходил.
Lütfen içine sıçma.
Пожалуйста, не проеби его.
Ve ben de içine girmek için gizli bir yol biliyorum fakat çok yaşlıyım.
И я знаю, как туда попасть. Но я слишком стар.
Siteyi Ray kendisi yönetiyorsa neden beni işin içine soktu?
Если Рэй сам ведёт сайт, зачем звать меня?
İçine mi koyacağım?
Окунуть в чашку?
İçine kötü bir şey koymadım.
В кормлении ребенка нет ничего злодейского.
İçine başka şeyler de koyduk gazeteler aile fotoğrafları, madeni paralar, pullar, tahminler.
Там полно всякого барахла... Газеты... семейные фотографии, монеты, марки, кое-какие прогнозы.
İçine akıt.
Плач внутри.
İçine bak ve gör.
Посмотри внутрь и увидишь.
Yine içine ediyorsun.
Ты опять все портишь.