English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ K ] / Kanıyorum

Kanıyorum translate Russian

841 parallel translation
Tıkanıyorum!
Я задыхаюсь, задыхаюсь.
Kanıyorum
Теряю.
- Soğuk suyla yıkanıyorum abi. Yıkanıyorum abi. - Yalan!
Я моюсь, господин, моюсь с холодной водой.
- Ben soğuk suyla yıkanıyorum.
- Я сам такой принимаю.
Kitap Kulübüne üyeyim. Neredeyse çıkan her kitabı alıyorum.
Все время беру книги из библиотечного клуба.
Şehirde TV detektifi gibi dolanıyorum... ve bu kanıya vardım.
Я перерыл весь город как телевизионный детектив... и мне кажется, я все понял.
Sana can veren ağaca duyduğum sevgiyi, meyvesine kondurduğum bu sevgi dolu öpücükle kanıtlıyorum.
Свою любовь к родившему вас древу я докажу, целуя плод его.
Kulübe gidip kağıt oyunlarına bakıyorum, günaha karşı koyduğumu kanıtlamak için bir bardak su söylüyorum.
И я говорю себе : "Пойду в клуб, посмотрю на игру и закажу лишь стакан воды. Я докажу себе, что умею воспротивиться соблазну!"
Onları tehdit etti ve onlar da kardeşimi öldürdü. Bunu kanıtlamaya çalışıyorum.
Полагаю, он хотел донести на них, и тогда они его убили.
Belki de kan bağından, ama sanmıyorum.
Возможно, это был зов крови между нами, но я в этом сомневаюсь.
- Seni sevdiğimi kanıtlıyorum.
Что вы делаете?
Bu fosiller kanıtlıyor ki buna güçlü bir biçimde inanıyorum insanoğluna çok benzeyen bu yaratıklar 5 milyon yıl kadar önce Dünya üstünde yürüyordu.
Эти ископаемые доказывают, я в это верю, что существа, в сущности похожие на нынешних представителей человечества, ходили по Земле пять миллионов лет назад.
Kanıt yok, yine de pis kokular alıyorum.
Ни малейшей улики, однако что-то здесь не так.
Kılıcımda, bir eksik bir fazla o savaşlarda doğmuş arzuların kalıntılarını taşıyorum. Bizi hayatta tutan kanın suskun şahitleri.
На конце моей шпаги остатки страсти к этим войнам, в которых я сразил немых свидетелей поддерживающей нас крови.
Sana bunu kanıtlamayı plânlıyorum.
Я вам докажу.
Yaratıcılıkla dolup taşan kasları boy atmaya başlayan kanatlar gibi ortaya çıkan okuldaki çocuklara bakınca yaptığım şeyin ne kadar değerli olduğunu anlıyorum.
Мальчики в колледже играют мускулами творчества... и машут крыльями воображения. Вот что наполняет мою работу смыслом.
Yeni bir gezegenin ilk fotografik kanıtı olması sebebiyle filmi burada duraklatıyorum.
Я остоновлю фильм здесь, что бы продемонстрировать вам первое полное фотографское доказательство о существовании новой планеты.
- Bir şey kanıtlamaya çalışmıyorum. Çalışıyorsun.
Я не собираюсь ничего доказывать, дружище.
# Dedi ki : "Biliyorum dünya yuvarlak ve inanıyorum mümkündür kanıtlamak"
( музыка ) Он сказал "Я думаю, что мир это шар и я верю, я могу это доказать"
Bir ofise tıkanıp gününü nasıl geçirebiliyorsun şaşıyorum.
Как ты можешь работать в такой конторе?
Vücudunda bir damla bile Thomasina Paine'nin kanı olduğunu sanmıyorum.
Я не верю, что в твоём теле есть хоть одна капля крови Томасины Пэйн.
Şunu ekleyeyim, polis bu küpeyi suç ortaklığının bir kanıtı olarak kullanmak niyetindeyse, sizi uyarıyorum, kanıt yetersizliği nedeniyle küpeyi polisin oraya yerleştirerek bir tür tuzak kurmak istediğini kanıtlarım!
Позвольте добавить, если вы хотите уличить мою подзащитную в участии в заговоре, предупреждаю вас. Таким же образом я могу доказать, что сережку просто подбросили. Да, да, так как это единственное, за что можно зацепиться.
Olaya farklı bakıyorum ve buradaki pek çok kişi de aynı kanıda.
Я уверена, что моя точка зрения отражает мнение многих.
Hayal gücümden çıkan şeyler hakkında yazıyorum.
Я писал статьи, основанные на своих фантазиях.
Bu adama inanamıyorum! Ağzından çıkan hiçbir şeye inanılmaz bunun!
Я хочу сказать, ни одному слову, что он произносит, нельзя верить.
Ben bir şey kanıtlamaya çalışmıyorum.
Ничего я не собираюсь доказывать.
Karıştığım için üzgünüm, Ama böyle bir şeyi kimsenin kanıtlayabileceğini sanmıyorum.
простите. что я вмешиваюсь, но я не думаю, что кто-то может доказать такую вещь.
Şimdi sadece kan tadı alıyorum.
Сейчас... я чувствую только кровь во рту.
Erkeklerin evrimini tamamlayamadığı ve bizimle maymunlar arasında bir yerde olduğuna dair tezimi kanıtlayabileceğime inanıyorum.
Ќадеюсь, что смогу доказать свою гипотезу о том, что мужчины € вл € ютс € недостающим эволюционны звеном между обезь € нами и нами.
Ve şimdiye kadar kanıtlayamadığın yaşayan ölülere de inanmıyorum.
И еще я не верю в живых мертвецов... До тех пор, пока сам не удостоверюсь в их существовании.
Damarlarınızda aynı kanın aktığına inanıyorum.
Не пойму, как в твоих венах может течь та же кровь.
Kanıt yoksa, sizi uyarıyorum - yakamdan düşün!
Ну а если нет... я вас предупреждаю : держитесь от меня подальше!
Kan lekeleri eksikliği göz önüne alındığında kurbanın kötü bir şekilde ölmediğini varsayıyorum ama tabii ki boğulma değilse,... kurbanın cenin pozisyonu korkunç bir idam olmamasına rağmen,... acının derecesi elini sağa sola savurmak yerine münakaşayı tercih ettiğini gösteriyor.
Учитывая отсутствие пятен крови, я предполагаю, что это не насильственная смерть, если, конечно, это было не удушение, но жертва найдена в позе эмбриона, как и очерчено - хотя сделано это и не очень хорошо, это указывает на приступы боли, в то время как распластанные конечности указывали бы на факт сопротивления.
Kan mı dökülmüş, söyleyin de bilelim. Küçük Elvis'e banyo yaptırıyorum.
Сообщите мне, если намечается кровавая бойня, то я выкупаю малютку Элвиса!
Tuhaf falan davranmıyorum. Her saf kan Amerikalı babanın yaptığı gibi normal davranıyorum. Normal mi?
" наешь, € не веду себ € как ненормальный, € веду себ € просто... как любой нормальный, энергичный американский папа.
"Onlara acımıyorum..." "Çünkü onlardan bugün birisinin" "herhangi bir şeye değip değmeyeceğini kanıtlayabilecek tek şeyi diliyorum..."
У меня нет к ним жалости, ибо желаю им единственно того, что может доказать сегодня, достоин ты чего-либо или нет :
Henüz kanıtlayamıyorum, ama ikimiz de...
Не доказано, но...
Neden kan ve parfüm kokusu alıyorum?
Отчего несет кровью и пахнет благовониями?
- Sayın Yargıç burada Bay Kramer'ın duygusal ifadesini kanıtlıyorum.
- Я пытаюсь доказать хрупкое эмоциональное состояние мистера Крамера.
Bu suçlamayı destekleyecek herhangi bir kanıt bulamadım. Hatta başlangıçta bu suçlamayı yapan adamı da bulamıyorum.
Я не видел ни единого доказательства в пользу этого обвинения, ни человека, его выдвинувшего.
Endişene katılıyorum Binbaşı, fakat kanıtımız olmadıkça...
Я разделяю ваше беспокойство, майор, но пока у нас нет доказательств...
Bir Kardasyan gümüşüne etini, kanını satacak Frengiler tanıyorum.
Я знаю этих ференги - они продадут свою плоть и кровь за кардассианскую монету.
"Bu maceralarımızı kanımla yazıyorum."
"Я кровью поведаю повесть о подвигах наших".
Sesi kadın sesi gibi çıkan biri ile çıkıyorum.
Я встречаюсь с мужчиной, который говорит как женщина.
Hiç kan ya da sıvı izi yok, ama organik kalıntı olduğunu sanıyorum.
Крови нет, нет ничего, за исключением органических остатков.
Şef, patlayıcı kanıtı bulacağınızı sanmıyorum.
Шеф, я не думаю, что вам удастся найти доказательства взрывного устройства.
Anlamıyorum, Onun vücudu kan içinde, ama sizde bir damla kan bile yok.
Я одного не могу понять : он весь в крови, а на вас ни пятнышка.
Çok kafam karışmış hissediyorum. Ve duvarları aşıyorum... Senin kapılarına çıkan duvarları...
Я чувствую себя столь запутанным и Я пробегаются через стены которые приводят к вашим дверям
Kan basıncı duyamıyorum.
У него падает давление.
Onu çıkaramıyorum! Her yerde kan var! Babamı çıkarabilir misiniz?
Я не могу его вытащить, там повсюду кровь, вы можете ему помочь?
Çünkü senin insan kanını hak ettiğini sanmıyorum. Sen köpek kanına layık birisin.
Поскольку ты не достоин пить человеческую кровь, ты будешь питаться кровью бродячих псов.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]