Kıtlık translate Russian
1,320 parallel translation
Kıtlıktan ölmemelerine dikkat et!
Главное, не умори их голодом!
Senin sapıkça bir yanın var gibi yani beni İrlanda'da kıtlıktan ölenlerin anısına yapılmış bir anıta getiriyorsun ve elimizde biftekli sandviçler var.
Я думаю, что это немного не уместно. Мы здесь, у мемориала всем ирландцам, умершим от голода уплетаем бутерброды с солониной.
Kıtlıktan çıkmış gibiydiler.
Это был как диетический Альтамонт.
Bu kıtlık için kimi suçluyorlar, söyle.
Скажи, кого винят в этом голоде?
Her kıtlık döneminde, kocalar bu kadar anlayışlı olmayabilir.
Ну, при нынешней голодухе от мужа толку тоже мало.
Kıtlık falan yok, seni göt-beyinli moron!
Нет никакого сокращения, ты тупоголовый жопомозг!
Dünyada çok daha önemli şeyler var- - kıtlık, savaş.
На свете происходят куда более важные вещи : голод, война.
Çocuklarımın kıtlık çekmesine şahit olmak istemiyorum.
Я не хочу, чтобы мои дети голодали.
1951 yılındayız. Hâlâ savaş sonrası kıtlık var.
Они все еще под впечатлением войны.
Doktor hanım eğer kıtlık varsa fiyat da yüksek olur.
Но раз нехватка, цена будет высокой.
- Amca, sen bugün kıtlıktan mı çıktın?
Ты словно еды раньше никогда не видел.
Matbaayla birlikte bir bilgi bolluğu oluştu ve bu bolluk, kıtlığın beraberinde getirdiği düşünce kontrolüne karşı tehdit oluşturdu.
Книгопечатание принесло информационное изобилие, угрожая контролю за идеями, которые приходили с дефицитом.
Neden peki? Yiyecek kıtlığından mı, yoksa fazlasıyla züppe olmandan mı?
Нехватка еды или избыток снобизма?
Mali imkanı kısıtlı olanlar yol masraflarını geri alabilirler.
Тем кому это чего-то стоило это компенсируется.
Tanrı su kıtlığı mı çekiyor?
- У твоего Бога с водой перебои?
Hele geliri kısıtlı olursa.
Особенно когда обречен на пастырство.
Şu anda malımız kısıtlı.
Что-то нас тут маловато.
Azalan beyin fonksiyonları ve artan yiyecek kıtlığı, temel hayatta kalma içgüdülerine aldırmamalarına sebep olmuş olabilir.
Возможно, ухудшение мозговой деятельности или растущая нехватка еды заставляет их игнорировать основные инстинкты выживания.
Yanımda eşim Sarah olacak. Onca yıl boyunca çılgınlıklarıma ve tuhaflıklarıma katlanabilen tek insan. Çünkü çılgınlık anlayışı çok kısıtlı.
Ко мне присоединится моя жена, Сара которая, я уверен была единственной, кто мог столько лет терпеть все мои "безумства" только потому что я не укладываюсь в её узкие понятия о "безумии".
Umarım halk onun kısıtlı paletini olgun karşılar.
Думаю, публика уже готова принять его урезанную палитру.
Kısıtlı palet mi...
Урезанная палитра? Что это?
Kısıtlı sayıda renk kullandı demek istedim. Resimlerinde hep kahverengi ve gri hakimdi.
Просто художник пользуется не многими красками, у него тона только коричневые и серые.
Zavallı gülünç kısıtlı küçük bir kutusun.
Ты печальная, жалкая ограниченная маленькая коробочка.
Ahmaklığın, çirkinliğin, kıtlığın, vefasızlığın ve sahteliğin dünyasına dalmak istiyorum.
ќпуститьс € в глубины тупости, уродства, ограниченности, неудачи и хитрости.
Ordu mevcudu şu anda oldukça kısıtlı.
У военных сейчас не так уж много резервов.
Sanırım çektiğimiz tahıl kıtlığının farkındasındır.
Полагаю, ты знаешь о нехватке зерна?
Roma'da suçlu güruh kıtlığı yok.
В Риме пока нет недостатка в отбросах...
Pardon, yer kısıtlı.
Извини, мест нет.
Zaman kısıtlı olduğunda
В назначенное время.
Zamanımız kısıtlı da.
У нас очень мало времени.
Anita Bryant'ın dediğine göre Kaliforniya'daki kıtlığın sebebi eşcinsellermiş.
Анита Брайант заверяет, что это геи принесли в Калифорнию засуху.
Profesör, bu kara madde kıtlığına neden bu kadar kızgınsın?
Профессор, почему вы так горячо реагируете на истощение запасов темной материи?
Anneciğim, canın kara madde kıtlığı yüzünden mi sıkkın?
Мама, ты расстроилась из-за сокращения запаса тёмной материи?
Bahse varım, bu kara madde kıtlığına neden bu kadar sinirli olduğumu bilmek istiyorsunuzdur.
О, вас так и тянет спросить почему сокращение запасов "чернухи" так меня беспокоит.
- Raj, nadir bulunan Alex Ross'un Batman'ine dayanan kısıtlı versiyon Dark Knight heykeli aldı.
- Ну, Радж подарит ему потрясающую скульптуру Тёмного Рыцаря, вышедшую ограниченным тиражом, основанную на полном издании Бэтмена Алекса Росса.
Bizim sosyal takvimimiz kısıtlı..... ve plan yaparken bütün seneninkini yapıyoruz.
Наш общественный распорядок очень ограничен и мы должны принимать во внимание весь год, когда планируем что-то.
Biz kasıtlı olarak bunun olabileceğini,... kendi kıyametimizi düşünen ilk nesiliz.
Мы первое поколение, которое своими действиям может приблизить свой конец.
Yetkililer hiç bir detay vermiyor ve bizde de şu an çok kısıtlı bir bilgi var.
Власти не разглашают детали и у нас очень мало информации к этому времени.
Zamanımız kısıtlı.
Времени почти нет.
- Ailemin olanakları çok kısıtlı.
У моих родителей были неверные стандарты.
New York gece klüplerinin tarihinde, asla erkek kıtlığı yaşandığı olmamıştır.
Никогда прежде в истории ночной клубной жизни Нью-Йорка не было такого недостатка парней.
1883'teki büyük erkek kıtlığında bile.
Даже во время Великой нехватки мужчин 1883 года.
Zamanımız kısıtlı.
Сейчас всё упирается во время.
Biliyorsunuz, bu yükseklikte kısıtlı sayıda soluk almanız gerek.
Люди, вы знаете, что ахи придется оставить на этой тональности...
Kıtlığın ortasındayız.
На таком маленьком пятачке.
Kontrolsüz bulgular gösteriyor ki, taş, kağıt, makas oyununda birbirine yakın oyuncular seçeneğin kısıtlı olmasından dolayı % 75-80 berabere kalıyorlar.
Бытует мнение, что при игре в камень-ножницы-бумага игроки, знакомые друг с другом, будут играть вничью в 75-80 % случаев из-за ограниченного числа возможных исходов.
Mektupların birbirimize ulaşması çok zorlaştı, ve müdahale edilme korkusu birbirimize söyleyebileceğimiz şeyleri kısıtlı hale getiriyor.
Теперь стало очень трудно передавать письма... и... мы опасаемся, что письма попадут в чужие руки, поэтому не можем затрагивать некоторые темы.
Burada zamanımız kısıtlı.
Сроки поджимают.
Gördün mü, bacak hareketlerini kısıtlıyor.
Ты сделаешь больше, если у твоих ног будет больше свободы.
Bunun beklenmedik olduğunu biliyorum ama zaman kısıtlı ve...
Понимаю, это очень неожиданно, но у нас очень мало времени, и...
Kısa sürede tükenen kısıtlı kaynaklarımızla aslında gerçekten bu mesaja ihtiyacı olanlara hiç bir zaman ulaşamadık..
Мы зависимы на источниках финансовой поддержки, которые истощились, и мы не смогли достичь аудитории, которой нужна была эта информация.