Kışt translate Russian
34,586 parallel translation
Shinwell ona sıkı sıkıştığını söyledi. SBK para düşer.
- Шинвелл сказал, вы хотели узнать о передаче "Убийцами" денег.
Böylece, bazı ekipmanı ayarlamak için sıkıştı.
Она не надолго задержалась в доме.
İçinde bulunduğun anları bana yaz. Sıkıştırabilirsin.
Дайте мне пару минут, чтобы приспособиться.
Buradaki askıyı sıkıştırmalısın.
Нужно затянуть лямку вот здесь.
Köşeye sıkıştık.
Похоже, тупик.
Sıkıştırın onları! Sıkıştırın!
Прижмите!
Görünüşe göre etini ve bisküvilerini oraya sıkıştırmışsın.
Похоже, твоя сарделька с яйцами там застряли.
Tamam. Pipimi bir sandalyeye sıkıştırmıştım.
Мой член застрял в лежаке.
Sıkıştı.
Застрял!
LeFou sevgili arkadaşım ben en eski dostun ve en sadık yurttaşın sevdiğim tek kadının babasını öldürmeye kalkıştım mı?
Лефу, мой преданный товарищ, правда ли, что я, твой старинный друг и верный соотечественник, хотел убить отца единственной женщины, которую любил?
Kıçını bir balık gibi sıkıştırın.
Порвать твою задницу, на немецкий флаг.
Bilimin çoğunu çalıştı. Bu mümkün kıldı.
Он провел большую часть научных исследований, сделавших это возможным.
Ben profesyonelce kısa bir süre kullandım Eskiden çalıştığım bir hastanede.
Я использовала его недолгое время в госпитале, где раньше работала.
Acil bir durum olmadığı sürece ziyaret etmeyeceğimde anlaşmıştık.
Мы же договорились, что я не посещаю других без крайней необходимости.
Oğlunun tüm bu olaylara karıştığını duyunca, o küçük kızı ve yaşadıklarımızı düşünmeden edemedim.
Когда я услышал, что ваш сын замешан в этом, Я всё думал про ту девушку, всё через что мы прошли.
"İstemiyorum." Biri sana atıştırmalık alacağını söylerse ne dersin?
А захочет кто угостить...
Kısımlara ayırmıştım hatta. Düşüncelerimin arasında şarkı söylemiştim, yaprağa baktığım sırada bile...
Даже пела в промежутке.
Dün gece sana atıştırmalık alacağımı söyledim, değil mi?
Я обещал тебе вчера купить печенье?
Bu kılıcı asa ile karıştırıyorlar hep.
а не палочка.
Sevgili Ji Eun Tak, sıkı çalıştın. O özel anları sonsuza değin hatırlamanı dilerim. Yoo Shin Woo'dan
вам пришлось нелегко.
Kraliyet kışlasına izinsiz girdiğin için seni hücreye atmadığım zaman aramızda bir bağ oluştu sanmıştım.
Я думал, мы сдружились, когда я не посадил тебя в тюрьму за проникновение в казармы.
Sonra da Kızılderili savaşçısı olarak çalıştım.
Потом нанялся сражаться с индейцами.
Dünyadaki her veritabanında yüz tanıma programını çalıştırdık.
Мы пробили лица по всем базам в мире.
Yani kısacası sana yeni bir taşıt almıştı.
Иными словами он купил новую тачку.
Yeni tanıştık.
Только познакомились.
Sanırım daha önce hiçbir düğünde bir dadıyla aynı masada oturmamıştık.
Кажется, мы ещё никогда не сидели за столиком на свадьбе с няней.
Francie, Doug'la tanıştığı andan itibaren onun kendisini hiç hayal kırıklığına uğratmayacağını biliyordu.
Фрэнси знала, что Даг не подведёт её, уже тогда, когда она его только встретила.
Belki de şunu anlamıştı Doug onu hayal kırıklığına uğratsa da her zaman onu affetmeye hazır olacaktı.
Может, она поняла, когда он всё же её подвёл, что будет всегда готова простить его.
Daha bugün tanıştık ama kızıma senin adını vereceğimi mi düşünüyorsun?
Мы знакомы всего день, и вы думаете, я назову в вашу честь дочь?
Bizim düğünümüzden bile sıkılmıştın.
Ты не могла дождаться, когда закончится наша свадьба.
Eğer bir kız kardeşim olsaydı seni onunla tanıştırırdım dostum.
Будь у меня сестра, я б вас познакомил.
Bir keresinde bir kadında saatlerce sıkışmıştım.
Однажды я застрял в женщине на несколько часов.
- Neden bana sımsıkı yapıştın ki?
- Ты чего вцепился?
Geçen yıl Matt bana tam bir düzine kırmızı gül yollamıştı.
В прошлом году Мэтт прислал мне буквально дюжину красных роз.
- Uyarmıştık.
- Их предупреждали.
Kılıç beni kontrolü altına almıştı.
Он управлял мной.
Bütün bölgeyi taratmıştık.
Мы ведь весь сектор просканировали?
Ona yardım etmeye çalıştık. Ama başaramadık.
Мы ей пытались помочь, но не успели.
Oraya daha önce hiç bakmamıştık.
Мы никогда не искали там раньше.
Bir şeyler planladığını anlamıştık.
Мы догадались, что ты что-то задумала.
Daha yeni tanıştık!
Эй! Мы только что познакомились!
Ağzım açık kalmıştı.
Это было поразительно.
Ayı kapanına bir bacağını kıstırmış rakun gibi hissediyorum.
Чувствую себя енотом, застрявшим одной лапой в медвежьем капкане.
Bir anlaşma yapmıştık.
Тогда мы заключили сделку.
İki genç adam, beraber kulübe gitmiştik ve Swanney'den ilk kez mal almıştık.
Двое молодых парней скинулись и купили свою первую дозу у Свонни.
Köşeye sıkışmıştım, gerçekten.
Я был в беде, cкaжу я тебе.
Seni her zaman korumaya çalıştım benim küçük kızım.
Я всегда старался защитить мою малышку.
Bekleme odasındaki tatlı kıza babasının öldüğünü söylemem gerekeceğini düşünmeye başlamıştım.
Я уже думал, что придется сказать той милой девочке в приемной, что её папа умер.
"Sizi yeniden işimiz için tekrar röportaj yapmaya çalıştık!"
"Пошел ты жопу! На мое место никто не пойдет!"
Ben sıkılmıştım.
Мне было скучно.
İlk önce, sana kızmıştım.
Сперва ты меня бесил