English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ L ] / Lead

Lead translate Russian

51 parallel translation
Beni daha ne kadar götürecektin, Ey Doğru Olan?
"Как далеко ты заведешь меня, прекрасный незнакомец?" How much further wilt thou lead me, O Fair One?
Evet, var. LEAD adında bir grup.
Есть, это группа под названием РДЛГ,
LEAD.
РДЛГ.
Lead gitarda Bob Klose vardı. Fakat demo olarak Syd'in "Lucy Leave" şarkısını kaydettikten kısa süre sonra gruptan ayrıldı.
Гитарист Боб Клоуз ушёл из группы вскоре после записи демо с песней Сида "Уходи, Люси"
Esas oğlan, şarkı söyleyen veya lead gitar çalan kişidir.
Это тот кто поёт или играет на гитаре.
Lead gitar çalan Stevie'nin bir gece yedinci parmağı çıktı.
Стиви, лидер-гитарист отрастил себе седьмой палец вроде как за одну ночь.
En iyi beyinleri, liderlik kapasitesi en büyük olanları en iyi karar verebilenleri.
Лучшие мозги, что наиболее способны руководить... The best brains, the greatest capacity to lead тех кто лучше рассуждает. ... the best judgment.
Kalkan her uçak ya hedefe varır ya da mürettebatı askeri mahkemeye verilir. "
He said, "I will be in the lead plane on every mission. Любой самолет, который взлетает, пройдёт над целью... Any plane that takes off will go over the target или команда будет судиться военным судом."... or the crew will be court-martialed. "
Ne sağlayacağını garanti edemezken oraya 300-400 bin Amerikalı göndermek maliyeti çok ağır, korkunç bir risk.
Я думаю, отправлять 300 000 - 400 000 американцев туда I think pushing out 300,000 - 400,000 Americans out there не будучи способным гарантировать, к чему это приведет without being able to guarantee what it will lead to это ужасный риск по ужасной цене. is a terrible risk at a terrible cost.
Efendim. Ablam, Lead yakınlarında babamın fotoğrafına benzer biri... olduğunu duymuş.
Сэр, моей сестре сказали, что в Лиде есть человек очень похожий на нашего отца.
Lead'li Tom Smith.
Том Смит из Лид!
# Öyle telaş içerisinde görünüyorsun ki # # böyle bir hayata yön vermek için #
You seem in such a hurry to lead this kind of life
- Şimdi Lead'te bir papazım.
Теперь я священник в городке Лид.
Krieger asla pena kullanmaz lead ve ritim gitarı her zaman tırnaklarıyla çalardı.
Он никогда не использовал медиатор, играя и ритмические, и сольные партии только ногтями.
Paul Kinsey ile The Two-Stroke Lead.
Пол Кинсли двухратный победитель
The whirlpools of indecision Athena'nın diyarına giden yolu göster. Will lead us to the realm of Athena
Придём мы к царству Афины!
Fark ettin mi, benim baslarım onun lead gitarını nasıl izledi.
Ты слышал мою бас гитару?
Do you ask me which lead bib to put on someone before you nuke them?
Ты меня спрашиваешь, какой свинцовый нагрудник надеть на кого-то прежде чем облучить его?
Mannis bizi Ganz'e ulaştırabilir. Fotoğrafını tüm birimlere dağıtalım.
Okay, mannis might lead us to Ganz, so let's get his photo to all the troops.
Alana, balo salonunda elinde boruyla Bayan Peacock'ın olduğunu söyledi.
And when she suggested it was Mrs. Peacock with the lead pipe in the ballroom, well,
# California I'm solo but you lead me #
Калифорния, я одинок, но ты ведёшь меня.
# Lead me home
ты приведёшь меня домой.
Bizi zafere sen ulaştıracaksın.
You lead us to victory.
- Başlatan mı olmak, takip eden mi olmak istiyorsun?
- Do you want to lead or do you want to follow?
Onlar yönetiyor.
They lead.
Eve döndüğün şu 6 ay boyunca seni uyuşturucu sattığıma inandıracak ne yaptım?
What have I done in the last 6 months since you've been home that would lead you to believe that I would sell drugs?
Bizi Kont'a götürecek ipuçlarından bir tek o kaldı.
He is the only lead to the Count we've got left.
# Lead us down the path we wander #
Веди нас по тропинке
# Light the path below, above and lead us on to love #
Освещай путь вверх и вниз и веди нас к любви.
Seni keyfin çiçek bezeli yollarına götürmeye geliyor kesin.
Oh! No doubt to lead you downthe primrose path of dalliance.
"Akşamları", "zaman aralıklarını" ve "lead-in"'ler yok.
Забудьте про "вечер", "эфирное время" и "предыстории".
Bu gittiğin yol sandığın yere çıkmayacak.
This path you're on... it doesn't lead where you think it does.
Eski Ajan McLane, her kamuyla bağlantılı davanın baş araştırmacısıydı.
Former Agent McLane was the lead investigator on every publicly connected case.
Kenneth'in saatinin çakmasını ona vermiş. Soruşturmayı Kenneth'in üzerine çekmek istemiş.
Она дала ему подделку часов Кеннета so that when he did it would lead us straight to Kenneth.
Broadway'deki Pyjama Gaon'da oyuncunun bileği kırılmış... the lead broke her ankle... ve Shirley MacLaine böyle büyük star olmuş işte.
В "Пижамной игре" на Бродвее актриса, игравшая главную роль, сломала лодыжку, и таким образом Ширли Маклейн стала звездой.
Kurşun kaplamalı ve x-ray cihazında tespit edilemez.
Lead-lined, невидимый для рентгена.
Tolson Younger'ı boğduğunu Lead Butt'a itiraf ediyor.
- Бернс сказал Шэйфу, что...
Bak sana söyledim Lead Butt Tolson'u yakalayabilir.
Мы можем прижать Толсона, ты сказал, что есть план, так в чем проблема?
Bu soruşturmanın başındaki kişi kim?
Now, who's the lead investigator on this case?
Annem ve babamla Lead Paint sınırında rehine dükkanının üstünde yaşıyordum.
Мы с папой и мамой жили в районе Лид Пеинт на втором этаже ломбарда, которым владела наша семья.
Eğer uyuşturucuyu sağlayanı bulursak bu bize katili bulmak için ipucu verebilir.
If we figure out where the drugs are coming from, maybe that'll lead us to our killer.
- Talimatlarımı izle.
Follow my lead.
Beni takip et yeter. Şeker mi şaka mı!
Just follow my lead.
İşte bun ipucu derim.
Now, that's what I call a lead.
Fakat Zane'in buluştuğu bu gizemli kadınla İle ilgili bir ipucumuz var.
But we do have a lead on this mystery woman that Zane was seeing.
Ken Miles gaza bastı hızlı tur zamanları kaydetti ve Ford'u tekrar liderliğe taşıdı.
Ken Miles put the hammer down, set blistering lap times, and retook the lead for Ford.
Hisar'da hepimiz farklı sebeplerden ötürü farklı hayatlar süreriz.
In the Citadel, we lead different lives for different reasons.
d Traveling street that I did not know d d wheels like tong to the winter lope d d down in the valley where the church bells cry d d I'll lead them over to your eyes d Buraya gelmene çok sevindim Drew.
Я рад, что ты здесь, Дрю.
Take the Lead?
"Танцы без правил"?
- Dinle, Lead Butt. 15 yaşında bir çocuk öldü.
Твоему делу уже неделя а ты даже не подал рапорт.
Çözmek istediğin davaya Lead Butt'ı koyamazsın.
Чего ты боишься, Кат?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]