Mısın translate Russian
115,945 parallel translation
Yine de bundan şüpheleniyorum, beni aydınlatır mısın?
Но почему-то я в этом сомневаюсь. Не просветишь меня?
- Traugott'la mısınız?
Вы из "Трауготт"?
- Raza ben İki, orada mısınız?
"Раза", вызывает Вторая. Вы на месте?
İki, Üç orada mısınız?
Вперёд. Вторая, Третий, вы меня слышите?
- Beş, orada mısın?
2-АЯ : Пятая, ты там?
Orada mısın?
ДАЛЛА : Вы там?
Sen.. uzun süredir Raza'da mısın?
А ты давно на "Разе"? Что-то я не узнаю твоего лица.
Hazır mısın?
Ты готов? Да.
- Ağzındaki baklayı çıkaracak mısın?
Да выкладывай уже.
Orada mısın?
Ты там?
Çeneni kapalı tutacak mısın?
Ты сможешь держать рот на замке?
Hazır mısın?
Готов?
Mağazadan bir yürüyüş paketi, ve Vic'in eşyalarını toplar mısın?
Не мог бы ты найти в магазине рюкзак и собрать вещи Вика?
Kyle, Shelley için bir battaniye alır mısın?
Кайл, можешь достать покрывало для Шелли?
Bunun için anahtarları çalmak zorunda mısın?
И что, тебе потребовалось для этого воровать ключи?
Neler olduğunu anlatacak mısın?
Вы мне скажете или нет?
Giderken Trikru köylerini yaktıkları için suçlar mısın peki?
Даже за то, что они сжигают деревни Трикру?
Niye her zaman üstlerden biraz alır mısın diye soracak gibi hissediyorum?
Почему мне хочется попросить тебя подровнять мою макушку?
Kırpıcı mısın, ödlek misin?
Ты клиппер или трус? !
Toplantıya götürecek muhafızımız bekliyor. Hazır mısın?
Сопровождающие на конклав ждут.
- Sen bahçıvan mısın? - Öyleyim.
Да.
- İspanya'dan mısınız?
Ты из Испании? Да.
Sorguya hazır mısın?
Вы готовы к допросу?
Siz de ortada yer alıp iki tarafa sadık kalarak iki taraftan da yararlanacak mısınız?
А вы останетесь между нами, получая выгоду от обоих и каким-то образом сохраняя верность обоим? Да, всё просто.
Orada mısın?
Эй?
Kapıdan uzaklaşır mısın lütfen?
- Вы не могли бы отойти от двери, пожалуйста?
Benî vali yapar mısın?
Ты сделаешь меня губернатором?
İki, orada mısın?
{ люди кричат } Вторая, ты там?
Dayanağı olmayan şüpheleri ve korkuları olduğu için... halkının özgürlüğünü kısıtlayan bir yöneticiyi sorgularım!
Я оспариваю власть, которая лишает подданных свободы исходя из необоснованных подозрений и страха.
Ve mürettebatınızın üyeleri burnaın 1.63 kilometre güneybatısında duruyor, anlaştığımız üzere.
А члены вашего экипажа - на поляне в 1,63 километра к юго-западу отсюда. Согласно уговору.
Varsayımında haklısın İki.
Твоё предположение оказалось верным, Вторая.
Bana bak, sakin olmalısın tamam mı?
- Не могу их заткнуть. - Посмотри на меня. Ты должен успокоиться, ладно?
Server odasını kaybettik. Ve tüm işlemcilerimizi ve hayat destek sistemlerimizi ve yaşam alanlarımızın yarısını.
Мы лишились серверной, всех процессоров, системы жизнеобеспечения и половины жилых блоков.
Şimdi, yedek güç geceleri kurtulan odaların ışığımızı sağlayacak ama ne sıcaklık ve suyumuz olmayacak.
Резервного питания хватит на освещение оставшихся помещений, но обогрева и подачи воды у нас больше нет.
- Röntgen için hazır mısın?
Ты готов облучаться?
Pişman mısın?
Жалеешь?
Peki yüzleşmeye hazır mısın? - Onları parmağımda oynatacağım.
Ну что...
Hayatımın yarısı boyunca bir gün öleceğimi biliyordum.
Половину жизни я знала, что скоро умру.
Sanırım barış görüşmeleri sözleşmenin şartlarını tamamlamak için zaman kazandırmak adına yapılan bir oyalama muhaberesiymiş.
Полагаю, мирными переговорами они хотели выиграть время, чтобы выполнить условия договора.
Siz var ya, bela mıknatısısınız.
Мы не обязаны это терпеть! Вы так и притягиваете дерьмо.
Lütfen bu konudaki kararlılığımı sınamayın.
И лучше не испытывать мою решимость.
Sen anlatır mısın?
Расскажи, пожалуйста.
Siz de bana bir şey lazım olsa... benim için aynısını yapardınız.
И я уверена, что вы сделаете для меня тоже самое, если мне понадобится помощь.
Markette kredi kartımın yetersiz bakiye vermesi ile beraber... en korktuğum kabusumdur.
Это мой самый страшный кошмар... кроме того, где мою кредитку не принимают в Kohl's.
Bunların hepsi halkla ilişkiler açısından tam bir kabus olmaz mı?
- С точки зрения пиара это жесть.
Yoksa seni geren insanların acısını izleyip bunun bir parçası olmak mı?
Или быть причастной к несчастью других людей неприятно лично для тебя?
Kadın bakım salonu açılmış.
- Там теперь маникюрный салон.
Böylesi hırslar beni odağımın dışında.
- От таких амбиций я довольно далёк.
Kampanya sırasında öyle bir ilişkimiz olacağını düşünüyorsa... Evladım.
И, если он думает, что во время избирательной кампании у нас будут такие отношения...
Önce davette yanlış hamle yaptın. Sonra bana 1993'teki Courtney Love'mışım gibi davrandın.
Во-первых, облажался с приглашением, а во-вторых, держишь меня за Кортни Лав в девяносто третьем.
İçime kapanmıştım ve sınırlar bir yana birbirimizi olanları paylaşmamaya teşvik etmemeliyiz.
Я закрылась. Личное пространство - это одно, но нельзя запрещать друг другу говорить откровенно ;