English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ N ] / Nefret

Nefret translate Russian

27,856 parallel translation
Benimkilerin bütün noktaları ortak. Ama birbirlerinden nefret ediyorlar.
У моих родителей очень много общего, но они ненавидят друг друга.
CIA herhangi bir detay ifşa etmemizi istedi Edward Snowden'den ne kadar nefret etsem de şeffaf bir toplum istiyorum.
ЦРУ попросили нас не разглашать никаких деталей, и как бы я не ненавидела это... Как Эдвард Сноуден, я хочу общество без секретов...
Evet. Kral, Perseus'la anneini ahşap bir sandığa koyarak denize bırakmış. Balıkçılar tarafından kurtarılmışlar ama Perseus yaptıklarından dolayı dedesinden nefret ederek büyümüş.
А царь выбросил Персея с его матерью в море, в сундуке, их спас рыбак, но Персей вырос, ненавидя своего деда за то что он сделал.
Kehanetlerden nefret ediyorum. Hem de zaman yolculuğundan daha fazla!
Ненавижу пророчества больше, чем путешествия во времени.
- Kehanetlerden nefret ediyorum. Ama işin iyi yanı şu. Tyson haklı.
Но светлая сторона в том что Тайсон прав.
Bizden nefret ettiler.
♪ Из комнаты мамы и папаши ♪
Er ya da geç bu insanlar kim olduğunu öğrenecek ve bu yüzden senden nefret edecekler.
Рано или поздно они поймут, кто ты на самом деле, кто я, и они тебя возненавидят за это.
Evet, ondan nefret ediyordu.
Да. Она её терпеть не могла.
Yaptığımdan ötürü kendimden ne kadar nefret ettiğimi hayal edebilmenin imkanı yok.
Ты не представляешь, как сильно я себя ненавижу за это.
- Bana ne, nefret ettim.
Плевать. Я его ненавижу.
Bu adadan nefret ediyorum!
– Ненавижу этот остров!
Sonunu söylemekten nefret ediyorum ama gerçekten çok trajik.
И я не люблю портить впечатление о конце, но это действительно очень трагично.
Eger bunu yaparsan, senden daha fazla nefret etmelerini daha fazla korkmalarini saglarsin.
Если вы это сделаете, они только станут вас ещё больше ненавидеть, ещё больше бояться.
Herkes benden nefret ediyor.
Они все ненавидят меня.
Sürekli benden nefret edenlerin söylediklerini duyuyordum.
Я продолжала слышать всех хейтеров.
Bahse varım, benden nefret edenler buna bayılmıştır.
Хейтеры радуются небось.
Arkadaşım Molly öldüğünden beri birçok insan benden nefret ediyor.
Здесь много людей, которые ненавидят меня с тех пор, как Молли умерла.
Peki o zaman, siz hiçbir hata yapmadığınıza inanıyorsanız durmayın benden nefret etmeye devam edin.
Так что если вы никогда не делали ошибки, вперед продолжайте меня ненавидеть.
Babam gittiği için nefret ettim, dedim.
Я говорила, что ненавижу отца за то, что он ушёл.
Ondan nefret ediyorum.
Я его ненавижу.
Nefret etmekten bir türlü kurtulamıyorum.
Моя ненависть никуда не девается.
Hayır, herşeyde nefret ve kuşkuyla bakılmanın nasıl bir his olduğu ile ilgili bir fikrin yok.
Нет, вы и понятия не имеете, каково это, когда в каждом взгляде видишь ненависть и подозрение...
Ayrıca benimle aynı odada olmaktan hoşnut olmamanı da anlayabiliyorum çünkü senin yerinde ben olsam, ben de kendimden nefret ederdim.
Понимаю, что ты не хочешь даже находиться в одной комнате со мной, потому что на твоём месте я бы тоже меня ненавидела.
Nefret etmi...
Я не...
Senden nefret etmiyorum, Jane.
Я не ненавижу тебя, Джейн.
İstersen benden nefret et.
Можешь меня ненавидеть, если хочешь.
Senden nefret etmiyorum, J'onn.
Я не ненавижу тебя, Дж'онн.
"Bu yazar Susan'dan çok, çok nefret ediyor."
"Автор явно ненавидит Сьюзен".
Ve bazen bunun için senden nefret ediyorum.
Иногда... иногда я тебя за это ненавижу.
"Lena Luthor, kardeşinin aileye verdiği" zararı ortadan kaldırmayı amaçlamış "ama uzaylı algılama cihazının adının Luthor olması, sonsuza dek" Amerika'nın uzaylılardan nefret eden bir "şirkete bel bağladı anlamına gelecek."
"Лена Лютор собирается возместить ущерб, который её брат нанёс доброму имени семьи, но, разработав детектор пришельцев под названием" Лютор ", она навсегда связала судьбу своей компании с американской ксенофобией ".
Bu harika. Arkadaşından nefret ediyorum.
Это великолепно.
Japonlardan nefret ediyorum ancak günün birinde oraya geri dönmek istiyorum.
Я ненавижу япошек, но хочу когда-нибудь туда вернуться.
Gerçek kahve tadı olan ama senin nefret ettiğin o kahveden aldım.
Купил хороший кофе, вместо того, который ты ненавидишь.
Beni senden nefret ettirdin.
Заставил ненавидеть тебя.
"Baba, bu kadının sesinden nefret ediyorum."
"Пап, я ненавижу... голос этой дамочки".
Ayrıca, buradaki "Özürlü" nün kullandığı ve bana göre nefret söylemi olarak addedilmesi gereken dilin kayıtlara geçmesini istiyorum.
Более того, я бы хотела, чтобы этого "калечного", наказали за его язык, который, как я считаю, должен считаться проявлением ненависти.
Evet, bu okuldan nefret ediyor.
Да, он ненавидит эту школу.
Entelektüel taciz, nefret suçuna yakın. Bugün yapacak işin yok mu Nina?
Это граничит с преступлением на почве ненависти!
Neden insanlar bu kadar çabuk nefret ediyor?
Почему людей так легко ненавидеть?
Tüm kasaba onlardan nefret ederken yaşamak zorundalar.
Они вынуждены жить в городе, где их презирают.
- Şimdi benden nefret ediyorsun.
Ты ненавидишь меня.
- Nefret etmiyorum Nina, tamam mı?
— Я НЕ ненавижу тебя, Нина.
İşte şimdi nefret ediyorum.
— Сейчас я тебя ненавижу.
- Harika bir ruh hâlindesin. Piçin bize saldırdığını görmekten nefret ediyorum.
— Да у тебя настроение поворчать... — Я смотрел, как этот ублюдок идёт на нас.
Bak, senden nefret ediyor patron çünkü kimliğini halka açıkladın.
Босс, слушайте, он вас возненавидел за то, что вы раскрыли его личность общественности.
Bunu yapmaktan nefret ediyorum ama yapacak...
До смерти не хочу это говорить, но мы...
Ancak nefret ettiğimde beni nasıl etkilediğini biliyorum.
Но я знаю, что со мной творит ненависть.
- Kehanetlerden nefret ediyorum.
Ненавижу пророчества.
Gittiğin için senden nefret ettim.
Я возненавидела тебя за то, что ты ушёл.
Lanet olsun, vicdanlı olmaktan nefret ediyorum.
Черт, ненавижу угрызения совести.
Bu nefret ve bölünmüşlük ortamında, değil mi? Sanırım haklısınız, Maestro.
Думаю, вы правы, маэстро.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]