Parçalanmış translate Russian
690 parallel translation
Parçalanmış, ezilmiş.
Покалеченное, изломанное.
- Şunu görüyor musun? - Fena parçalanmış.
Посмотри!
Alnımız zafer taçlarıyla donandı, ezilip parçalanmış zırhlarımız duvarlara asılı birer savaş yadigârı.
У нас на голове - венок победный ; доспехи боевые - на покое ;
Baştan ayağa parçalanmış ve eksilen yerleri balina kemikleriyle tekrar bir araya getirilmiş bir adam göreceksin.
На нем живого места не осталось. Кости кашалота служат ему костылями.
Balinanın parçalanmış kemiklerini denize atışımız balina için, yas tutanı olmayan bir cenaze merasimi gibiydi.
Затем белые кости кита мы сбросили в море, но эти похороны нас не огорчили.
Bu çocuk parçalanmış bir ailede ve kötü bir mahallede büyümüş.
Неблагополучная семья, продукт окружающей среды...
Taşlara. Yanık taşlara. Parçalanmış taşlara.
Камни, камни, покрытые волдырями, расколовшиеся камни.
Onların parçalanmış onurlarını kurtarmak istiyorum.
Я хочу оставить немцам хотя бы тень достоинства.
Peki siz hayatınızın parçalanmış parçalarını bir araya getirip... onlardan nasıl yararlanabilirsiniz?
И что вы выиграете, соединив вместе осколки вашей жизни?
Son noktayı koydum. Ceketim parçalanmış ve gömleğim kana bulanmıştı.
Когда я очухался, мое пальто было порвано, рубашка вся в крови.
Parçalanmış bir transistör. Lambayı yakmanın yolu yok.
И транзистор разбит, лампу теперь не включить.
Parçalanmış. - Umarım teypleri sağlamdır.
Обожженный, побитый...
Parçalanmış umutlar ve iyi niyetler.
Разбитые надежды и благие намерения.
Bu çılgınlık denizinin içinde Parçalanmış bir aşk dünyayı sarmalıyor
Они все куда-то спешат, им нет дела до разбитой любви.
Parçalanmış bir dizle götürebilirsin.
Ты дойдешь до него с раненым коленом.
Gezegen parçalanmış olsaydı, bazı belirtiler olurdu.
Если бы планета взорвалась, то были бы какие-то следы. Меня беспокоят эти звезды, м-р Спок.
Vücudundaki her hücre parçalanmış.
Джим, каждая клетка в его теле была разрушена.
Parçalanmış bir aile onları daha mı güvende hissettirecek?
Ты думаешь, от этого им станет лучше? Когда рухнет их дом?
Parçalanmış bir aileden gelmek, içinde yaşamaktan daha iyidir.
Лучше выйти из разрушенного дома, чем жить в нем.
Yabancılar, sis içindeki Londra meydanlarında atlı arabalar ve parçalanmış orospular görmeyi bekliyorlar.
Иностранцы ждут, что площади Лондона затянуты туманом, на улицах кэбы и кругом полно зарезанных шлюх.
Hiç bu kadar parçalanmış kol ve bacak görmüş müydün?
Вы когда-нибудь видели настолько изуродованные тела?
Sol göğsü parçalanmış.
Ей оторвало левую грудь.
Kulakları, ağzı, gözleri bir bozuk paranın büyüklüğünde ve derisi yaralı ve damalı, Parçalanmış bir iskelet.
С ушами и глазами Величиной с пятак И кожей - шрам на шраме, Надетой на костяк.
Parçalanmış.
Ну, кто бы мог подумать? Она распалась.
Parçalanmış.
Разорван на части.
Parçalanmış bir dünya. Biz mültecileriz.
╦ мам йатайеялатислемо йосло.
Hiç bu kadar kırgın parçalanmış bir adam görmedim.
В его душе не было спокойствия и покоя... его изнутри разрывал он сам, его собственные противоречия.
Yanına vardığımızda orada öyle oturuyordu.Parçalanmış yüzüyle bağırmaya çalışarak.
Тем временем мы его повязали он просто сидел там, пытаясь кричать, вся морда ободрана.
Kristal küre gibi parçalanmış bir dünyanın hikayesiyle.
о мире, разбитом вдребезги, как хрустальная сфера ;
Verdiğimiz hasarı da düşünürsek parçalanmış olmalılar.
Да, адмирал, что такое?
Üzerindeki benim tişörtüm, hem de parçalanmış.
Эй, на нем моя рубашка. Одевай свое тряпье.
Parçalanmış mı?
Легко сказать.
Ülke Parçalanmış Ve Kralsız Kalmıştı
Земли раздробленны, и нет единого короля
Kendini parçalanmış hissediyor olmalısın.
Ты, наверно... разрываешься.
Orada iki tane daha parçalanmış motor var.
Там еще два разбитых спидера.
Parçalanmış bir aileden geliyorsun, tabii?
- Ты конечно же с самых низов, парень?
Ve kafası parçalanmıştı. ... ve beyni akmış gibiydi ya da dökülüyor gibiydi.
Его голова взорвалась, и... какие то... слизни... вывалились оттуда.
Tüm müfreze parçalanmış, 32 adam, ve biz yürüyüp gidiyoruz, sadece sen ve ben.
Целый взвод... 32 человека... постреляли в мясо...
Korkunç bir şekilde parçalanmış.
Это такая ужасная история.
Benliği bir kadın tarafından parçalanmış.
Видите ли его самолюбие получило сокрушительный удар от женщины.
Bebek, Parçalanmış Halde Bulundu
Найдено расчлененное тело младенца
Ön aks tamamen parçalanmış...
Передняя ось буквально прошла насквозь.
Devrelerden biri parçalanmış.
Буферную схему кто-то вырвал.
Şapkasını elinde tutuyor, ki bileği parçalanmış olsaydı bunu yapamazdı.
Мы видим, что он держит шляпу, а это не возможно с прострелянной рукой.
Atılgan Moab Sektöründe... parçalanmış bir nötron yıldızının çekirdek parçasını takip etmekte.
"Энтерпрайз" был направлен в сектор Моэб для наблюдением за фрагментом ядра разрушившейся нейтронной звезды.
Kurbanlardan birinin derisi oldukça garipti. ... ay ışığındaki mermerin rengindeydi. Göğsü ölümcül bir şekilde parçalanmıştı,... son kelimeleri :
Под его обломками нашли умирающего человека с пробитой грудной клеткой и бледной мраморной кожей.
Ana güç çekirdeği parçalanmış.
Его реактор скоро взорвется.
Tanınmayacak şekilde parçalanmış ve kesilmiş.
Расчлененных! Изуродованных до неузнаваемости!
- Kalp atardamarı parçalanmış.
- Критическая остановка сердца! Артерия!
"Tatlı rüyalar ve uçan makineler" "yerde parçalanmış"
Сладкие мечты и самолеты - вдребезги на земле...
Boşanma yoktur, parçalanmış aile yoktur. Sadece huzurlu ve mutlu aileler var.
Нет разводов, нет разрушенных семей... ничего, кроме мирного супружеского блаженства.