Pişmanlık translate Russian
1,432 parallel translation
En baştan bu işi aldığıma pişmanlık duyarak kulübemde olacağım.
Я просто буду в своем коттедже сожалеть, что согласилась на эту работу.
Pişmanlık yok.
Без сожалений.
Eğer o başkasıyla takılacak olursa Cindy ile takılırken hiç pişmanlık duyman gerekmez.
И если она крутит с кем-нибудь ещё, то ты не будешь испытывать вину, закрутив роман с Синди.
Hiçbir medeni erkek zevkten pişmanlık duymaz.
Цивилизованный человек не сожалеет о наслаждении
Sizden, elimde görmüş olduğunuz pişmanlık açıklamamın altına imza atmanızı istiyorum.
Так, вы все должны подписать заявление о раскаянии, в качестве признания, что вы его слышали.
Bundan bir an bile pişmanlık duymadım.
Я об этом ни капли не жалею.
Ve gerçekleşir de o yağlanmış sürtükler için en iyi şekilde görünmezsem sonsuza kadar pişmanlık duyarım.
И если это случится, а я не буду выглядеть отпадно перед этими скользкими шлюшками, я себе этого не прощу.
"Senin aramanı beklemeyeceğim." "Aşka balıklama atlamayacağım." "Hiçbir pişmanlık duymadan istediğim erkekle yatacağım."
я буду встречаться с другими, у меня нет сил ждать, когда ты позвонишь, может быть, даже влюблюсь, хочу спать с кем хочу, когда хочу, и без угрызений совести.
- Neden başarılı olmaktan... -... pişmanlık mı duymalıyım?
- Я был бы глупым, если бы жалел, что мне удалось сделать карьеру.
Yaşam ve ölüm vuku bulur, kahramanlar bundan pişmanlık duymaz.
Защищает отчизнy и ночью, и днем И одну лишь надежду лелеет...
Yaşam ve ölüm vuku bulur, kahramanlar bundan pişmanlık duymaz.
Защищает отчизнy и ночью, и днем И одну лишь надежду лелеет.
Daha önce de söylediğim gibi, insan her zaman pişmanlık duyabilir.
Всегда можно о чем-то жалеть.
Hem bu yöreyi de çok seviyorum, pek de pişmanlık duyduğum söylenemez.
Мне нравится здесь. Нет, не могу сказать, что я жалею.
Çoğu insanda az çok pişmanlık olur. Bende tonlarca. Daha farklı yapardım diyeceğim bir sürü şey var.
Почти все люди о чём-то жалеют, я - почти обо всём, я бы столько всего хотела изменить...
- Pişmanlık yok.
- Без разочарований.
İçten içe çok büyük pişmanlık hissediyordu.
У неё было это внутреннее угрызение совести.
Bundan hep pişmanlık duymuşumdur.
Я всегда сожалел об этом.
Gidin ve Abyss'in dibinde pişmanlık duyun.
Отправляйтесь в Бездну.
Bernie Madoff. Bu endişe ve pişmanlık.
Берни Медофф.
Pişmanlık.
Раскаяние.
Yediğin her halttan pişmanlık duyuyor olmalısın.
Ты наверняка наделал всякого, о чем жалеешь.
Öfke parlaması, hayat boyu pişmanlık bu hala cinayet.
Вспышка гнева, сожаления до конца жизни - всё равно это убийство.
Pişmanlık hissinin ne kadar acımasız olduğunu çok iyi biliyorum.
Уж я-то знаю, как ужасно постоянно сожалеть о несбывшемся.
Yarın kıyamet kopacak olsaydı, pişmanlık yüzünden ilk ölecek insan sen olurdun.
Если завтра наступит конец света, ты наверняка умрёшь первой от сожалений.
Belki biraz pişmanlık.
Угрызения совести, может быть.
Buna derinden bir pişmanlık duyacağıma dair bir his var içimde.
У меня есть чувство, что я очень пожалею об этом.
Pişmanlık duymadığım bir gün bile geçmedi.
И до сих пор, я сожалею об этом каждый день.
Hayatı, pişmanlık duymayan bir katilden daha değerli değil mi?
Разве его жизнь не дороже жизни убийцы, который даже не раскаивается?
Kürtaj yaptığın için pişmanlık duyuyor musun?
Ты сожалеешь о своем аборте?
Çok hasta bir adam. Yaptığınız şey için pişmanlık duymamalısınız.
Он извращенец, и у вас не должно быть угрызений совести из-за того, что вы делаете
Pişmanlık yok, tamam mı?
Никаких сожалений, хорошо? Брось.
Pişmanlık duymamın nedeni burada olamayıp da bezlerini değiştirememiş ya da ilk adımlarını attışını görememiş olmamam değil.
Я сожалею не потому что меня не было здесь, чтобы менять подгузники или наблюдать за ее первыми шагами.
Anlıyorum çünkü Pamela'yı sevdiğimi söylemediğim her gün için pişmanlık duyuyorum.
Я понимаю. Я понимаю, потому что я каждый день жалею о том, что я не говорил Памеле, что я люблю её.
Bazıları sözde günahlarımız için pişmanlıkla kendimizi tüketmemizi bekliyor Ouroboros bize döngüyü kırmamızı ve aydınlanma yolunda ilerlememiz gerektiğini hatırlatıyor.
Некоторые требуют, чтобы люди терзали себя угрызениями совести за свои предполагаемые грехи. Уроборос напоминает, что нужно выйти из бесконечного круга и идти по пути просветления.
- "Pişmanlık..."
- "Сожаления..."
Babam Sota'yı terk ettiği için pişmanlık duydu.
Отец сожалел, что оставил Соту.
Nasıl oluyor da bir insanı öldürdükten sonra hiç pişmanlık duymuyorken Rita'yı hayal kırıklığına uğrattığımda kendimi dünyanın en iğrenç insanı gibi hissediyorum?
Как так получилось, что я могу убивать людей и не испытывать сожаления... но разочаровав Риту я чувствую себя последним ничтожеством?
Belki de sadece canavarlar pişmanlık duymuyordur.
Может быть, только монстры не испытывают сожаления.
Netice yoksa pişmanlık da olmaz.
Нет последствий - не о чем сожалеть.
Bir pişmanlık.
Об одном только сожалею.
Kabarık saçlı, iri kemikli, boşboğaz bir pişmanlık.
О ком-то волосатом, болтливом и с крупными костями.
Pişmanlık duymaya başlıyorum. Senin de ahlaki değerlerini kaybetmeye başlamadan korkuyorum.
и жалею что твой моральный компас заело.
Siz.. bundan pişmanlık duyacaksınız.
Это дерь... Вы пожалеете.
Acı verici pişmanlık.
Болезненное переживание.
- Pişmanlık duymanı istemem.
- ни о чём не жалел.
Evet, banliyöler günahkarlarla doludur. Bazıları da ara sıra.. bundan pişmanlık duyar.
Да, пригород кишит грешниками, некоторые из которых иногда...
Seninle tanıştığımdan pişmanlık duyuyorum, Ari Gold.
Лишней была наша встреча, Ари Голд.
O öpücük, cezayı etkiledi mi? Davranışım uygunsuzdu ve etik değildi. Ve bundan derin bir pişmanlık duyuyorum.
Мое поведение было неуместным и неэтичным, и я глубоко сожалею об этом,
Hiç pişmanlık duyduğun bir şey var mı?
О чем-то сожалеешь?
Vay canına. Bir katil için. çok fazla pişmanlık var. - Bakın, onu ben öldürmedim.
Многовато сожаления
Pişmanlık demeyi dene.
Пытаюсь раскаяться.